MUSTAFA ALTIKATOĞLU

MUSTAFA ALTIKATOĞLU

SAHİ, SEN KİMSİN?

SAHİ, SEN KİMSİN?

Belh Sultanı İbrahim bin Edhem Hazretleri tahtında uyurken, tıkırtılar duyup uyandı. Hemen dama çıktı. Orada birini görüp sordu: “Kimsin sen, damda ne arıyorsun?”, “Devemi arıyorum.”, “Ey şaşkın, damda deve aranır mı?” “Asıl şaşkın sensin ki yumuşak yataklar içinde Rabbini arıyorsun!” dedi ve kayboldu gözden.

Bir gün de sarayındayken heybetli biri girdi saray kapısından! Sultan başını kaldırdı. Karşısında bu zatı görünce sordu: “Kimsin sen, ne ararsın burada ?” Heybetli zat: “Yolcuyum, bu handa konaklamak istiyorum” dedi. Sultan sinirlenip : “ Burası han değil!” dedi. “Ya nedir?” deyince: “Saraydır” dedi. “Peki senden önce kim vardı bu sarayda?” , “Sultan babam vardı.” “Filanca hükümdar.”, “Ondan önce?”, “Falan sultan.” , “Ne oldu bu sultanlar?” , “Hepsi öldüler.”, O heybetli zat: “Bir yer ki, insanların biri gelir biri gider, böyle yerlere saray değil (Han) denir. Ey İbrahim, bir gün sen de göçersin!” dedi ve çıkıp gitti. Sultan yetişip sordu ki: “Sahi, sen kimsin?”, “Hızırım” dedi…

İbrahim bin Edhem Hazretleri anlatır: mahşerin sıkıntısı dayanılmaz hal alınca, ehli mahşer Adem Nebi’ye varıp: “Ey babamız! Halimiz pek fenadır. Ne olur bize şefaat et ki, hesabımız başlasın.” Diye yalvarırlar. Adem Nebi onları dinler ve kendini geri çekip: “Siz Nuh Peygambere gidin!” buyurur. Mahşer Halkı Nuh Nebi’ye giderler ve kendisine “Ya Nuh! Ne olur sen bize şefaat et ki, Rabbimiz hesabımıza baksın.” O da geri çekilip, “Siz İbrahim Peygambere gidin!” buyurur. onlar İbrahim Peygambere varırlar ve selam verip; “Ya İbrahim! Sen Allah’ın dostusun. Bize şefaat et ki, hesabımız başlasın.” Derler. O da özür dileyip, “Siz Musa Peygambere gidin! Der. Ehli mahşer, bir ümitle Musa Nebi’ye varır ve ondan şefaat etmesi için yalvarırlar. O da özür dileyip: “Siz İsa Nebi’ye gidin!” buyurur. Bu defa Hazreti İsa’ya varıp yalvarırlar. O da kendisini geri çekip; “Siz Hatem’ül Enbiya’ya gidin. Çünkü Peygamberlerin en üstünü O’dur. Ümit ederim ki, o şefaat eder.” Buyurur.

Sevinip ümitlenirler ve O’nun huzuruna varıp: “Ya Muhammed!  Senden başka gidecek kimsemiz kalmadı. Ne olur sen şefaat et ki, hesabımız başlasın. Hak Teala ne hüküm verirse razıyız.” Diye yalvarırlar. Efendimiz şefaat eder ve sıkıntıdan kurtulurlar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
MUSTAFA ALTIKATOĞLU Arşivi