Zeynep SEL

Zeynep SEL

Ramazanda Oruç Tutmak

Ramazanda Oruç Tutmak

11 ayın sultanı Ramazan-ı Şerif geldi çattı. Oruçlarımızı tutmaya başladık. Başladık ama oruç tuttuğum halde kendimi daha kötü hissediyorum, ramazanının sonunda kilo alıyorum vermiyorum diye endişeler yakınmalar da beraberinde geldi. Oruç beni çok halsiz yapıyor, başım ağrıyor, kan şekerim düştü, tansiyonum oynadı gibi gibi bir sürü sıkıntı sayabiliriz. Sanki oruç bizi kötü etkileyen ve zor duruma sokan bir aralık gibi gözükse de tam aksinedir. Yapılan çalışmalara göre son zamanlarda popüler olan aralıklı oruç ya da aralıklı açlık beslenme şekillerini duymuşsunuzdur. Vücudumuz aç kaldığında aslında bizi tamir etmeye daha çok yöneldiğini içimizde ki kötü hücreleri öldürmek için kendine enerji harcadığını ve aslında açlığın (kontrollü açlık) iyi bir şey olduğu görülmüştür. Ramazanda gün içinde aç kaldığımız için daha çok suya ihtiyacımız olması ve gün içinde aç kaldığımız için daha çok enerjiye ihtiyacımız olduğu doğrudur. İlk hafta yaşadığımız bu şikâyetler aslında bazen vücuttaki toksinlerin vücuttan atılmaya çalışmasının bir sonucudur. Aç kalmak ki şimdi ok sık yemek yediğimiz bu yıllarda vücut için yapılabilecek en iyi temizliklerden biridir. Bağırsaklara, karaciğere, mideye nefes aldırmış olmaktayız. Kötü hissetmemizin sebepleri daha çok sıralanabilir ama temelde vücudun kendini tamir ederken atıkların bizde oluşturduğu etki ve ağır beslenme yaşantımızdan sıyrılıp iki öğünlü bir beslenmeye adapte olmak diyebiliriz.

Diğer bir konu ise iftarda tıka basa yememek. En sağlıklı olan ölçümden ziyade budur. Yemek yedikten sonra namaz kılmak için secdeye gittiğimizde yemekler ağzımıza gelmiyorsa ya da oturduğumuzda midemizin şişkinliğinden rahatsız olmuyorsak ölçülü yemişizdir. İlk ölçü bu olmalıdır. Diğer dikkat edeceğimiz şey gün boyu aç kaldığımız için akşam her şeyi yiyebileceğimizi zannetmektir. Aksine vücut kendini dinlendirmişken ağır, bol yağlı, hamurlu kızartmalı yemekler yemek sindirim sistemini daha da zorlayacaktır. Bir çorbayla başladığımızda devamında tabağı ağzına kadar doldurmadan ana yemek yemek ve yiyeceğimiz pidenin ölçüsünü kaçırmamak gerekir. Yemekten 1 saat sonra su içmeye başlamak yine yemekten 45 dk sonra hafifçe hareketler etmek mide hazmını kolaylaştıracaktır. Asında yapmamız gerekenler basittir. Sofradan tam doymadan kalkmak ve kalktıktan sonra üstüne tatlı biraz sonra bir çay ve çayın yanında kuru yemişler…eee…çay bitti şimdide meyve yemeliyiz gün içinde hiç yiyemedik diye bir de meyve yemek ve yatmak mideyi tamamen yoracaktır. Kolay olması açısından bunu günlere bölebilirsiniz. Hem tatlı hem meyve hem de çerez grubunu aynı akşam tüketmek değil farklı akşamlardabirer seçenek gibi almak en azından sizi rahatsız hissettirmeyecektir. Sahurda kızartmalı, hamurlu yiyeceklerden kaçınmak gerekir. Normal bir kahvaltı gibi hafif ama bizi tok tutan şeyler seçmeliyiz. Ya iftarımız d aya da sahurumuzda bir yeşillik bulundurmalıyız. Yemesek bile sadece yeşilliğe bakmak için bile olsa o sofraya koyulmalı. Bu bizde bir alışkanlık oluşturacaktır. Bir kez iki kez üç kez durur dördüncüsünde belki de o yeşillikten alırız. Yemek kısmından daha önemli olan nokta susuz kalmaktır. Gün içinde yemekten daha çok suya ihtiyacımız vardır. Bu yüzden iftarla sahur arasını iyi değerlendirmeli aşırıya kaçmadan su içmeliyiz. Bir anda ezan okunacak diye 1 litre suyu devirmenin de pek faydası olmaz. Bölerek iftardan sonra her 1 saatte 2 bardak su içmek gibi küçük hedeflerle su ihtiyacımızı karşılamalıyız. Çay içtim sonuçta o da sudan oluyor diye düşünmemek gerekir ki çay içtiğimiz kadar da üstüne su içmemiz gerekir. Böyle bir durumda midemiz çok genişleyeceği için çayı aşırıya kaçmadan tüketmek en iyisidir. Ağır şerbetli tatlıları sık tüketmemek belki 2 haftada bir tüketmek sütlü daha hafif tatlılara yönelmek iyi olacaktır. Soframızda salatamız ya da yoğurdumuz eksik olmasın. Günün sonunda hepimiz bir hurma ve bir kâse çorbayla bile karnımızın doyabildiğini görüyoruz. Aslında bu kadar az bir ölçünün bize yettiğini gördüğümüz halde aşırıya kaçmamak gerekir Ki böyle bir ay başkalarının halinden anlamayı gerektiriyorsa iftar için sofraya oturduğumuzda yiyeceğimiz yemeklerden önce şükretmek hepsinden daha faydalı olacaktır. Bugün Müslüman kardeşlerimiz bir kuru ekmek ile doymaya çalışıyorken bizim yarın sırf aç kalacağımız için ana yemek, tatlı, meyve, kuruyemiş gibi büyük bir kombinasyonla karnımızı doyurmamızaihtiyacımız yoktur. Bu durumlar tabiki ağır işte çalışmayan, özel hastalığı ya da durumu olmayan kişiler için geçerli önerilerdir. Beslenmenin yanında bir de yediğimizi şeylerin nereden geldiğini bilmek kimin ürettiğini bilmek önemlidir. Oruç tutuyorum ama orucumu içinde helal olmayan ürünlerle açıyorum gibi bir duruma düşmemek için de aldığımız şeylerin etiketleri dikkatlice okunmalıdır. Buna hurmalar, şerbetli içeceklerde dâhildir. Şimdi çok popülerleşen ramazan şerbetleri adı altında şeker ve suyu karıştırarak bir de aroma verici eklenerek bize sanki sağlıklıymış gibi lanse ettirilen içeceklere dikkat etmek gerekir. Unutmayalım ki bizler “ne yersek o’yuzdur. “ Hayırlı ramazanlar dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zeynep SEL Arşivi

POSA

31 Ocak 2024 Çarşamba 07:01