Av. Hayrettin GÖKÇE

Av. Hayrettin GÖKÇE

KELLE KOPARMAK

KELLE KOPARMAK

 

 

                        Bu başlık okunduğunda beynimizde hangi çağrışımı yaratır diye sorsam eminim ki hepiniz bir cevap verirsiniz. Yine eminim ki verilen cevapların büyük çoğunluğunu, kralın, şahın yada padişahın bir fermanı ile cellada uzatılan ve celladın baltası ile gövdeden ayrılan insan kellesi çağrışımı oluşturur.                        Dün Kars’ta da bir kelle TEKBİR SESLERİ ARASINDA KOPARILDI. Kelle koparma töreni de birçok TV kanalı tarafından naklen yayınlandı. 

                        Olayı hepiniz biliyorsunuz. Kars’ın b.ir önceki AKP li Belediye Başkanı, yine AKP li Kültür Bakanı Ertuğrul GÜNAY’ın desteği ile Kars’ta bir insanlık anıtı dikmeye kalkışıyor.  Her türlü yasa prosedür tamamlandıktan sonra işi alan heykeltıraş, kararlaştırılan yere 24.5 m yüksekliğinden, yüzyüze bakan iki insan figüründen oluşan heykeli dikiyor.

                        Bu arada yenilenen mahalli seçimlerde  bu belediye başkanı yeniden aday gösterilmiyor ve AKP ile ipleri kopuyor. Ne olduysa bundan sonra oluyor ve AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN, Kars’ta yaptığı bir konuşmada “ORAYA BİR UCUBE DİKMİŞLER. BUNU HEMEN YIKIN” diye talimat ( aslında ferman demeliydim)  veriyor.

                        Demokrasi ile yönetilen  bir ülkenin başbakanı, bir sanatçının tamamen yasal zeminde yaptığı ve belirlenen yerine diktiği heykeli kendi sanat anlayışına göre beğenmeyip “ucube” diye niteliyor ve fermanın infazı için heykel  cellatlara teslim ediliyor.

                        Burada hemen şunu belirtelim. Heykeli beğenip beğenmemek tamamen kişisel bir değerlendirmedir ve tabi ki Başbakanın da bu heykeli beğenmeme hakkı vardır. Nitekim ilk gördüğümde ben de pek beğenmedim. Mesele bu değil. Bir ülkenin başbakanının beğenmediği bir heykeli yıktırmak için tamamen kendi subjektif değerlendirmelerine dayanarak YIKIN talimatı vermesi ve  bu talimatın Yerel Yöneticiler tarafından  KUTSAL EMİR telakki edilerek akıl almaz bir hızla infaz edilmesi  AKP zihniyetine karşı aklımızın bir köşesinde sürekli duran ve giderek artan şüphelerimizi sizce de haklı çıkarmıyor mu?

                        Başbakanımızın en ünlü fotoğraflarından biri bildiğiniz gibi Gulbettin Hikmetyar adlı  Taliban Liderinin dizinin dibinde çekilmiş bir fotoğraftır. Bu fotoğrafın çekildiği dönemde Sayın Başbakan henüz Türkiye gibi bir büyük ülkeyi yönetme konumunda değildir ve sadece mensup olduğu siyasi partinin bir üyesidir. Ama bu resim hepimizin beyninin arka planında “Recep Tayip Erdoğan’ın  din ve siyaset ekseninde bulunduğu yer hakkında bir kanaat oluşturmuştur.  Nitekim daha sonra Afganistan’da iktidarı ele geçiren Taliban’ın ilk icraatlarından biri ülkenin en ünlü sembolü haline gelmiş dev heykelleri top ateşi ile yıkmak olmuştur.  Başbakan’ın mensup olduğu siyasi görüşün resim ve heykel gibi sanat eserlerine aynı perspektiften baktığını ve sempati duymadığını, hatta bu tür sanat eserlerini birer günah abidesi olarak gördüğünü bilmeyenimiz yoktur. İşte tam da bu noktada, hür ve demokrat bir ülkenin vatandaşları olarak içimizdeki endişe yuvarlanan kartopuna dönüşmektedir.

                        Yıkım görüntüleri  doğrusu yukarıda belirttiğimiz endişelerimizi maalesef haklı çıkaran bir şekilde gerçekleşti. Özellikle heykelin baş kısmının kesilmesi ve gövdeden koparılması sırasında  duyulan TEKBİR SESLERİ  her türlü yoruma açıktı. Şimdi burada yapacağımız değerlendirmeye karşı bir kısım insanlarımızın “bunlar tekbir sesinden bile rahatsız oluyorlar” diye karşı atağa geçeceklerini biliyoruz. Ama bunu söyleyecek olanlar da bizim TEKBİR SESİNDEN RAHATSIZ OLMAYACAĞIMIZI  bal gibi biliyorlar.  Orada

 

 

yaşananlar, dinci teröristlerin  mürted yada din düşmanı saydıkları insanların kellelerini kamera önünde testere dişli bıçaklarla koparırken tekbir getirmelerini andırmıyor mu? Aslında bu hareketin arka planında kendileri gibi düşünmeyenlere yönelik bir tehdit  algılayanlar haksız sayılabilir mi? Devlet yönetme sorumluluğu taşıyan insanların bu tür gösterilere karşı duyarlı olması gerekmez mi? Peki siz HER KONUDA AŞIRI DUYARLI  DEVLET BÜYÜKLERİMİZDEN BU HUSUSTA BİR ÜZÜNTÜ BEYANI DUYDUNUZ MU?

                        Tam da bu noktada geçen haftanın yoğun gündemi içinde kaynayıp giden bir başka habere göz atalım.

                        İstanbul Büyükçekmece’de İlköğretim 7. sınıf öğrencisi E.K,  “erkeklerle geziyor diye” okul müdürünün talimatı ile okulun hizmetlileri tarafından Türkçe dersinde sınıftan zorla alınarak tuvalete götürüldü. Okul Müdürü de tuvaletin kapısında bekledi. Öğrenciden idrar örneği alınıp gebelik testi yapıldı. Öğrencinin intihara teşebbüs etmesi üzerine durumu öğrenen babası şikayetçi oldu. Okul Müdürü şikayetçi babaya ‘al kızını çek git’ dedi.   Yapılan idari soruşturma örtbas edildi. Ancak babanın C. Savcılığına suç duyurusunda bulunması üzerine soruşturma başlatıldı.

                        Bu haber hakkında yorum yapmayı bile iğrenç buluyorum ve yapmıyorum. Ama sevgili okurlar, siz de bir insan olarak bu iki haber arasındaki zihniyet benzerliğini lütfen görmeye çalışın. Görmemeniz mümkün değil ki… İNSANIN SADECE GÖZÜNE DEĞİL, YÜREĞİNE BATIYOR…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Av. Hayrettin GÖKÇE Arşivi