Erol ŞEKER

Erol ŞEKER

Ruhun şad olsun KOCA ÇINAR…

Ruhun şad olsun KOCA ÇINAR…

 

Bir Çınar daha aramızdan ayrıldı gitti.

Evet, Kimse bilmez ama 2003 yılında ilk kez bu mesleğe adım atmayı hayal ederken Çarşamba’ da ilk kez onun yanına gittim. Bu yolculuğa çıkacağımı ama yanında başlamak istediğimi dile getirdim. Onun yanında çırak olarak başlamak ve onun yanında muhabir olmak istedim.

Ama ilk dersimi rahmetli babamdan almıştım.

Babam bana malulen emekli olup geldiğimde hiç yardım etmemiş aksine iş bulmam için olmadık yollar denemişti.

Sanırım ki Sevgili Vedat Amca’ da bize ya ders vermek istedi, ya da kendi ayaklarım üzerinde durmasını öğretmek.

Bana dönerek demişti ki;

“Ben yıllardır bu meslekte didindim durdum. Yeter artık. Ben yoruldum. Çocuklarıma da kendi işlerini yaparlarsa yapsınlar. Bu işi sürdürmek istiyorsanız siz bilirsiniz dedim. Yaparlar veya yapmazlar. Ben sana hiçbir şey diyemem. Ben yoruldum yeter Çarşamba’ya yaptıklarım” diyerek beni tatlı bir dille çevirmişti.

O gün bu gündür kendi kurduğumuz gazetemizde yolumuza devam ettik. Bizi 2005 yılından bu yana birbirimize rakip göstermek, birbirimiz ile dargın ayırmak için her yol denendi bu ilçede.

Hatta buna Samsun’ u bile kattılar. O nedenle Erdem kardeşime demiştim ki:

“Kardeşim aramızda bir şey yok. Gel Kol kola girelim şu köprüden geçelim şu ağzı çuval gibi olanlara iyi bir ders ve cevap olsun”.

Biz dost, kardeşiz, ama sevmeyenlerimiz de o kadar çok.  

Sonuç olarak bunları neden anlatıyorum.

Matbaacı, gazeteci Vedat Coşkundere…

Öncelikle aramızdan ani ayrılışı neni ile kendisine Allahtan rahmet diliyorum.

Geride kalan acılı ailelerine başsağlığı diliyorum.

Babam Rahmetliyi kaybettiğimde bu duygunun nasıl bir duygu olduğunu çok iyi bilirim babanın yanı başınızdan kayıp gitmesinin acısını kelimelerle anlatamazsınız…

O tarifsiz bir kayıptır. Yıllar geçtikçe onun değeri daha çok anlaşılır.

Ama önce babam sonra da (Babıali) denilen Gazete camiasının ilk dersini aldığım Vedat Coşkundere bana bir şeyi çok iyi öğretti.

“BU MESLEK VEFASIZDIR, RİYAKÂRDIR”.

Çünkü bu meslekte ilerlemek, kendini yenilemek ve daima güçlü olmak zorundasındır.

Aksi takdirde İstanbul, Ankara ve hatta Samsun da gazetecilik yapmak çok kolaydır.

Çarşamba’ da zulümdür.

Çünkü Kurumlar, İş adamları falan filan senin değerini, kıymetini bilmez.

Daima siyasetçisi, işadamı velhasıl önüne geleni hep seni bir adım önde suçlu görür.

Ama sonra Habercinin doğru ve dürüst işini yapıp ilçede ki eksiklikleri yanlışları gün yüzüne çıkarttığını gördükçe, doğru ve tarafsız olduğunu gördükçe değeriniz artar.

Ama korkudan kimse size yaklaşamaz.

Sözün özü;

Yıllarca Vedat Coşkundere bu işi başarılı yaptı. Belki sessiz sedasız gazetesini çıkarttı ve yıllarca bu işten ekmek yedi.

Büyüklük, ağabeylik, önderlikler yaptı.

İyi veya kötü…

Ben Vedat Coşkundere’yi tanıdığım günden itibaren tanıdığım kadarı ile yorumlarım.

İyi bir kişi ve kimseye haksızlık etmeyen, sessiz sedasız kendi halinde bir insandı.

İyi bir matbaacı, gazeteci ve büyüğümüz idi…

Adını ilçede bilmeyen yoktu.

Ne yaparsa çevresinde ki dostları ile yapar o kadarla idareyi bilirdi. Dedikodu ile işi olmazdı.

Ve iyi bir baba, iyi bir dosttu.

Gittiği yer cennet mekan olsun.

Bir çınarı daha aramızdan ayrılmasını izledik.

Sağlık problemlerim nedeni ile cenaze namazına katılamadım ama ruhuna bir Fatiha okumayı da asla unutmayacağım.

Veee, Çarşamba bir değerini, Bir çınarını daha kaybetti.

Çarşamba bundan sonra değerlerinin değerini bari unutmasa, ihanet etmese…

Dün onun dostları ve sevenleri orada idi.

Demek ki dünyada ki her şey yalan.

Ruhun şad olsun KOCA ÇINAR…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol ŞEKER Arşivi