Ülke de sanki bürokratik deprem yaşanıyor gibi geliyor artık. Çünkü hem Eğitim hem de Din Görevlileri arenasında habire ya haberlerle ya da yaptıkları veya iddia edilen konularla gündemde ilk sıralarda yer alıyorlar.

Mesela Diyanet Başkanlığı yıllardır merkezi sistemle ezan okunmasını kaldırırken herkes sevinmişti.

Gelin görün ki bu karar ne kadar sevindirdi ise de bu karardan sonra Camilerde ki minarelerden okunan ezanlar nedeni ile şikâyetler de artmaya başladı.  Bazı camilerde ya müezzinler yok ya da olanlar her nedense keyfi midir yoksa başka nedenle midir bilemiyoruz fakat ezan okumayınca iş vatandaşa ve çocuklara kalıyor.

Bu şekilde çoğu camilerde okunan ezanlarda hatalı okunan ezanlardan alın da ses ya da diğer deyimle hiçbir ses terbiyesi olmayanların ezan okumaya başlaması tepkiler almaya başladı. Buna diyanet ya da ilçede müftülük yapacağımız fazla bir şey yok diyerek kendilerini kenara çekiyor. O işlere Müftülük değil de kim bakıyor merak ettik.  Acaba o işlere Kaportacılar veya Güvercin Besleyenler Dernekleri mi bakıyor anlamadık. Sonra müezzinimiz yok deniliyor, o vakitte imam hatipler ne yapıyor demezler mi?

Son yıllarda İmam Hatiplerimiz maşallah düğünlerde boy gösterdikleri kadar camilerde görev yapsalar daha düzgün iş olmaz mı sorusu akıllara geliyor. Yani imamlar cami dışında daha çok görünüyorlar. Çözümü Müftülük ve Diyanet Başkanlığına düşüyor. Bizden söylemesi.

***  

Diğer bir konu yine eğitim ama eğitim bu defa dini değil normal eğitimde yaşanıyor.

Dün yazdığım köşe yazımda da değindiğim gibi bu günkü haberde de sorunları yayınladık.  Bu sorunlar arasında en dikkat çekeni ise eğitimde para almanın yasak olmasına rağmen diğer taraftan Bakan da yasak dedi. Ama Bakan şunu da dile getirdi: Para almak yok ama bağış yapana da diyeceğim yok. Bu ne demek oluyor?. Bağış adı altında toplayın suçu da kanunlarla kısıtlaması da yok.   Okullar bağış adı altında toplayınca veliler Okul Müdürlerini şikayet etmeye başladı. Elbette ki bu şikayetleri Milli Eğitim Müdürlükleri işleme koymak zorunda kalıyorlar. O vakitte sorun başka boyuta uzanıyor.

Sonuç olarak eğitimde ki bu kadar büyük değişim sonrasında milli eğitimde ki bu kadar küçük olayları sorun yapılmasına üzülmemek elde değil. Hele ki öğrencileri bedava okutuyoruz derken bir yandan da bu çocukları dilenci konumuna ya da eğitim camiasında okul idarecileri ile öğretmenleri ve yöneticileri dilenci konumuna koymak büyük suç ve günahtır. Bunlar ülkemde ki eğitim eksiği mi, sorunu mu dur? Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın.

(NOT: Önce ki gün görevi başında rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan TÜRKAV Çarşamba Şube Başkanı ve Gökçeçakmak İlköğretim Okulu Müdür Yardımcısı Bekir Özçelik’in eşi Değirmenbaşı İlköğretim Okulu Öğretmenlerinden Havva Özçelik’ e geçmiş olsun dileklerimizi iletir, acil şifalar dilerim. )