Erol ŞEKER

Erol ŞEKER

Koltuk, bina, kasa ve şak şakçılığın sonu ayakçılık beyler...

Koltuk, bina, kasa ve şak şakçılığın sonu ayakçılık beyler...

Yerel seçimler yaklaştı ya!. Artık her kafadan ayrı teller, ince perdeden cazlar dinlemeye başladık yine. Mesela Samsun siyasetinde domine haberler BELEDİYE BİNALARI, KASALAR, KOLTUKLAR...

Hemen her seçimde vaatler havada uçuşur. Herkesin yüzüne milletin seveceği, benimseyeceği bir maske adeta yapışır. Dünyanın en kibar, en sevimli, en centilmen, en dürüstleri bizim siyasetçiler olur. Ama her nedense seçimler biter bitmez hiç birinden esame kalmaz. Kim kaybetmişse seçimi ara ki ilk aylarda yüzünü göresiniz.

Haydaaa beyler kaybedince unutacaktınız neden o sahte gülen maskeyle en azından 45 gün halkın kulağını patlatırcasına hoparlörler eşliğinde kapı kapı dolaştınız?. Bunu soran yok!. Ya seçimin galiplerine ne demeli. Onlar da ilk bir veya iki ayını çiçek böcek bahçesi ile geçirir biz gariban gazeteciler de o geldi bu gitti, çiçek bahçesi muhabbetleri haberlerini yaparız mecburen. Neden mi yapıyoruz?. Çalışma yok ki yapabilelim. Sonra icraata gelince...

İlk sırayı kim veya neresi alacak merak konusu?. Soran yok, eden yok, ilgilenen ara ki bulasın. Niye?. Çünkü nasıl olsa oy verdiniz seçtiniz başa getirdiniz. Artık KRAL MİSALİ, "Ben ne istersem, neyi yaparsam onunla ilgilenin " derler. Her neyse yeniden siyasi arena yavaş yavaş kızışıyor. Tek kanadı kırıkta olsa. AK Parti Belediye Başkan adayını açıklamadığı için muhalefette siyasete ısınamıyor, gardını alıp konuşamıyor. Ya yanlış olursa korkusu...

Sonuç olarak Çarşamba' da hafta sonu AK Parti siyaseti müthiş hareketli idi. Bu hareketliliğin sonucunu bizler de merakla hem izliyor, haber yapıyoruz hem de yansımalarını takip etmeye çalışıyoruz. Bakalım sonundan ne çıkacak. Şapkadan tavşan mı, yoksa başka bir şey mi çıkacak göreceğiz. Şimdi birileri ilk yorumlarımı merak ediyor değil mi?. YAPMAYACAĞIM.

Çünkü 10 yıldan bu yana ilk yorumları hep yaptık haklı çıktık ama zarar gördük. Bundan sonra dün birilerinin arkasından etmediği sözleri edip, sonra da işi görülünce kıvırtanları gördüğümüz için bu kez de biz gardımızı aldık sabırla bekliyoruz. Ya herro ya merrooo. Bu defa bizim dediğimiz değil, kimin dediği önemli ve onları yazacağız. Bakalım AK Parti de Belediye Başkan adayı da açıklanınca ne olacak.

Deprem mi, yoksa her şeyi gayet normal karşılayıp, "Parti bizim parti çalışmaya durmak yok devam mı?" diyecekler hep birlikte bekleyip göreceğiz. Ama bu seçimde de yine bina, koltuk ve kasa muhabbeti başladı ya!. Allah böyle koltuk, bina ve kasa muhabbeti yapan siyaset ve bu siyaseti yapanları başımızdan eksik etsin yeter...

O nedenle diyorum ki: Siyasete bak, koltuk, bina ve kasa!. Kasanıza dikkat edin yeter... Haydi hayırlısı bakalım...

 

 NOT: Geçen hafta 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günüydü!. Sonra bir okulda bilmem ne ödülleri verilmişti ya!. O konuda da muzdarip olduğumuz işler var. O konuyu bu gün bir yerlerle görüşeceğiz. Gerçi bizim görüşmemize gerek kalmadan birileri tepki gösterdi birileri de en tepeden bir tarzla şak şakçılık yaptı.

Biz tepki gösterenlerin yanındayız. Ama işin bir de iç yüzünü öğrenelim de tepkimizi o bilgilerden sonra göstereceğiz. Gazetecilik o kadar kolay meslek değil, olmadığı gibi öyle artık yağdanlık elde  lafla da peynir gemisi pardon GAZETECİLİK YAPILMIYOR. Şakşakçılığın sonu ayakçılıktır unutulmasın.

O nedenle duayen olmak başka şey, yağdanlık elde gazetecilik (sözüm ona) yapmak ayrı. Bizim işadamı, siyasetçi bilmem ne patronumuz yok. Biz  emekçiyiz ve emeğimizin karşılığını gece gündüz çile çekerek yapıyoruz. Öyle damdan düşer gibi bu işleri kimse tasvip etmez. Artık Gazeteci denildiğinde yağdanlık elde olanları değil, alın teri ile bu işi yapan ve kişisel ilişkileri, çıkar ilişkilerini ortaya koymadan ilçeleri ve ilde ki meslektaşları ile birlikte hareket eden GAZETECİLİĞİ UMUTLA BEKLİYORUZ.

Mesajı alan alması gerekir artık. Gazeteci leb demeden leblebiyi anlar ya!. Biz de o ilk sihirli cümleyi söyledik gerisi ilgililere kalmış.

Ama yazık bu mesleğin adını lekeleyenler de sözüm ona şakşakçılarla yüceltenler de bu memlekette el üstünde tutuluyor. Bizim makamımız, böyyük patronlarımız yok. Ama işi usulüne göre yapanda yok. Bizde mi usulü artık bir kenara bıraksak bilmem ki...

Siyaset ve Gazetecilik meslekleri birbirinden ayrılmaz iki parça. Ama bu iki camiaya da önerim ve uyarım şu dur: Koltuk, bina, kasa ve şak şakçılığın sonu ayakçılık beyler...

Ne ayakçı olun, ne şak şakçı.

Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol ŞEKER Arşivi