Erol ŞEKER

Erol ŞEKER

BİR İYİ, BİR KÖTÜ HABER!

BİR İYİ, BİR KÖTÜ HABER!

      Bir iyi bir de kötü yazı düştü bu gün kalemimin ucuna! Hangisini önce yazsam ki düşüncesiyle oturdum klavyemin başına ama düşüncelerim karıştı. Zaten ikisini  ayırmak imkansız...
      Güzel bir sözle başlasam!?
"Unut dediler, çok komiktiler. Unutmak için sevmem ki" dedim, "utanıp sustular."
Çünkü sevdiklerimi sevmekten hiç vazgeçmedim ama beklemekten yoruldum..."
      Birisi akraba diğeri sevip saydığım ağabey dediğim kişi. İnsan yaşadığı sürece iyi ve kötü habere birden alışamıyor. Fakat insanoğlu bu iyi veya kötü haberlere de çok hızlı geçiş sağlıyor. Aslında içinde fırtınalar esse de yaşayan her insan denen canlı alışıyor!
      Kötü habere bu gün çok girmeyeceğim. Ona daha sonra özel bir sayfa ayırmayı düşünüyorum. Kötü haber yaklaşık 2 yıldan bu yana yanına gidemediğim,1986 -87 yıllarında tanıdığım eski Ayvacık belediye başkanı, abi dostu Erkan Avcı'nın, "yenge" diye seslendiğim eski Ayvacık ve Çarşamba Ziraat Bankasında da görev yapıp emekli eşi  Güner Avcı yengemi ebediyete uğurladık.
       Rahmetli Efdal Ağabeyimden sonra ölüm haberleri çok ağır geliyor. Ne şehit cenazeleri ne sevdiklerim ne de tanıdıklarımın cenazelerine çok katılamıyorum. Çünkü rahatsızlığım artıyor. Mecbur kalınca çifte acı çekmek zorunda olsak da tıpkı dün Ayvacık'a gittiğimiz gibi gitmek zorundayız. Kalbimde ki inanılmaz ince sızıyı tarif edemem. Uzatmadan Allah, Güner Avcı yengemin mekanını cennet bahçesi eylesin. Onu rahmeti ile mükafatlandırsın inşallah. Erkan Avcı ağabeyim ile kederli evlatları ve Avcı ailesine, sülalesine  başsağlığı dilerim.
****
      İyi habere gelecek olursak!? Onu da 1992 yılında eski İstanbul otogarında tanıdım. Tanıdığım andan beridir kendisine "ağabey" dediğim, sevip- saydığım, asla vefasızlık yapamayacağım kişi o! Kendisi baba ocağına her gelişinde inanın kimse oturdukları eve giremezken bile şahsım sofralarına kadar gidip oturmuş ekmeklerini yemiş, çaylarını içmiş sohbet etmiş kardeşiyim. Ama bu görüntü nedeni ile etrafında ki çoğu sözde yönetici ve çalışanlarınca rahatsızlık kıskançlık duyarak şahsıma yönelik aşırı şekilde kin beslediğini de göremediğim kişiyim.
      Babası İsmail amca ve annesini de yine rahmetli Efdal ağabeyim sayesinde tanımıştım. Onlarla sohbet bir başkaydı! Hele babası çok şakacıydı. Babasının deyimi ile son yıllarda kendisi ülkede Samsun'un yüz akıydı. Ama o büyüdükçe, düşmanları da büyüdü, arttı. Bu durum sevenlerini birer birer yanından uzaklaştırırken sözde yönetici ve sahte çıkarcı dostları arttı. Onu bunlar yavaş yavaş yalnızlaştırdı. Taa ki babası İsmail Amca'nın ani rahatsızlığının ardından vefatı ile onun düzenini de bozdular.
      Sonra ne oldu ise bir olayla birlikte mecburen değiştirdiği yönetici kadrosunda ki bazı isimlerden kaynaklı bizimle aramıza da adeta kocaman kara kediler girdi.  
      Vicdan yoksunu, gözü dönmüş vefasız isimler, birbirimizi  karşılıklı vefasız, hatta hain ilan etmeye kalktılar. Yetmedi onun adını her pis işlerinde bile kullanmaktan utanmadılar. Ancak bilemedikleri şuydu ki; Bizde sevgi, vefa makam, para için değildi. O maneviyat bizlerde sonsuzdu. Tabi bu duyguları bilene. Bilmeyene bunları anlatsan ne yazar hepsi tın tın...
      Hepsini geçtim. Dedim ya ne oldu ise babası İsmail amcanın vefatı ile başladı. Şimdilerde anlaşılıyor ki  FETÖ'cü hainler oyuna başlamışlar.
      O önce gözaltına alındı sonra tutuklandı. O kara günlerinden önce kapısında kuyruk sallayıp kovsan da gitmeyen tipler, tezgahla birlikte kaçmaya, dağılmaya köşelerden takip günleri başlamıştı.
      Onun hakkında herkes köşe bucak kaçmaya başlayanların olduğu günlerde biz Haber Expres Gazetesinde onun adına Cemalettin Durmuş'un düzenlediği imza kampanyasına destek verdik. Haberleri yapılan gazetelerini ona gönderdik. Onun yanında ki hainler ne oldu hala bilemiyoruz.
      Her neyse o günlerde yaşananları geçtik. Kendisi bu gün iddia ettiği gibi firari eski savcı FETÖ'cü Muammer Akkaş'ın düzmece iddianamesi ile suçlanmış, FETÖ'cü hakimlerin kararı ile hapse mahkum edilmişti. O da mecburen kendisi iki yıla yakındır yurt dışındaydı.  
      Dün müjdeli haberi geldi. İnfazı durdurulmuş ve yeniden yargılanacağını öğrendik. Sonra araştırdım. İşin aslı doğru ya da değil ama genelde bilgiler sağlam gelir, o öğle saatlerinde memleketine gelmişti. Kimden mi bahsediyorum. METRO Holding Onursal Başkanı Galip Öztürk...
      Aslında sahne yeniden ışıklandırılıyor. Oyun yeniden başlıyor. Galip Öztürk yapılanlara kızıp, küsüp yaptığı tüm yatırımları, yardımları kesmişti. Bu defa ki yargılama ile umudum güzel günler geri dönecektir.            

      Samsun' da çok enteresan olayların yaşandığı dedikodu kazanları ile iflası gündeme getirilen büyük işadamlarının dillendirildiği, iflasların konuşulduğu bir ortamda Ülkeye dönen Galip Öztürk büyük yatırımlarını yapmaya başlayacağına inancım sonsuz.
      Onunla birlikte yeni yatırımların Samsun ve ilçelerinin yeniden kavuşması umudumla kendisine memleketine, sevdiklerine ve en önemlisi baba ocağına hoş geldin Galip Öztürk diyor,
      Umutların, güzelliklerin, dostlukların seninle, düşmanlarınınsa kahrolması dileklerimle...
       Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol ŞEKER Arşivi