Furkan Eren Özdemir

Furkan Eren Özdemir

İç Savaş Çığırtkanlığı

İç Savaş Çığırtkanlığı

Ülkemiz bilindiği üzere zorlu ve hassas bir dönemden geçiyor. AKP’nin Davutoğlu öncülüğündeki zeka sınırlarını zorlayan iç ve dış politikaları Türk devletini beka sorunu yaşar bir duruma getirmiştir.

Başbuğ Atatürk’ün “Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği bir cephedir.” Sözlerine atıfta bulunarak diyorum ki, bu süreci iç cephede çelik gibi sıkı ve beraber olduğumuz derecede kayıpsız atlatabiliriz.

İç cephe sağlam olmadığı vakit, dış cephede mücadele edilebilmesi mümkün değildir.

İç cephede birliği nasıl sağlarız?

Öncelikle iletişim dilini değiştirmeli, karşımızdakini yargılamadan önce anlamaya özen göstermeliyiz. Bunu toplumun tüm katmanlarına enjekte edebilmenin en güçlü yolu ve aracı siyasettir. Yani işin özü, bu toplumsal birlikteliğe siyasal iletişim dilinde başlanmalıdır.

Peki bu mümkün müdür?

18 Mart Çanakkale Zaferimizin 103. Yılı nedeniyle tüm siyasileri dinlemeye çalıştım. MHP kongresinde sayın Devlet Bahçeli’nin ağzından çıkacak yapıcı ve milli birliği pekiştirici cümleleri beklerken hiç ummadığım, devlet aklıyla ve aklıselimle bağdaşmayan bir konuşmaya şahit oldum. Sayın Bahçeli, AKP ile kurdukları Cumhur ittifakının dışında kalan kitleleri FETÖ ile PKK ile PYD ile IŞİD ile birlikte hareket etmekle itham etti.

Sayın Erdoğan’ın sözlerine hiç değinmiyorum bile… Neticede sayın Erdoğan’ın 16 yıllık iktidarında daima ötekileştirici ve nefret söylemlerine dayanan bir siyaset izlediğini artık ezberledik.

Sayın Bahçeli ve Erdoğan’ın gayrı milli unsur olarak itham ettikleri kimlerdir?

Türk milletinin belki yüzde 50’si belki yüzde 60’ı belki yüzde 70’idir!

Bu ne derece aklıselim bir siyaset dilidir? Ne derece birleştirici ve milli birliği pekiştiricidir?

Çok merak ediyorum!

Önümüzdeki seçimlerde Cumhur ittifakı seçimleri kaybettiği takdirde sayın Erdoğan ve Bahçeli’nin tavrı ne olacaktır? Hangi çağrıda bulunacaklardır?

Kendi tabanlarını fikirsel anlamda karşılarında olan gruplara ve kitlelere karşı düşmanlaştıran bir dille konsolide eden bu isimler olası bir seçim mağlubiyetinde kendi seçmenlerini sokağa, seçilmiş hükümete karşı isyana mı davet edeceklerdir?

Neticede karşılarındaki siyasi parti ve düşünceleri terör örgütleriyle eş değer tutan bir zihniyet, bu partilerden birinin seçimi kazanması durumunda kendi seçmenlerine bu durumu nasıl izah edeceklerdir? Bunlar terörist, bunları sivil darbeyle indirin mi diyeceklerdir?

Yaşayageldiğimiz şu durum bir Türk vatandaşı olarak beni derinden üzmektedir. Siyaset bu denli ayrıştırıcı ve düşmanlaştırıcı olmamalıdır.

Sayın Erdoğan ve sayın Bahçeli başta olmak üzere bu dili kullanan her şahıs büyük vebal altındadır.

Dilerim siyasal çekişmeleri ve şahsi nefretlerini biraz daha kendi içlerinde yaşayabilmeyi tercih ederler. Yoksa bu şartlar altında seçime giden bir Türkiye seçimin neticesine göre bu söylemler ve anlayıştan kaynaklanarak bir iç savaş veya karışıklıkla karşı karşıya kalabilir.

Bunu da hiçbir Türk evladı arzu etmez.

Bahse konu duruma muhatap kişilerin ilerde “İç Savaş Çığırtkanı” olarak anılmamayı, bu etiketin kendilerine yapışmamasını tercih edeceklerine eminim.

Allah herkese akıl ve hidayet versin…

Esen kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Furkan Eren Özdemir Arşivi