SAİT KUZU

Yalnız Değilsin Recep Abi

SAİT KUZU

Samsun’da yaşanan bir görüntü, yalnızca bir gazetecinin değil, vicdanı olan herkesin canını yaktı. 

Mesleğinde yıllarını geçirmiş, kaleminden başka silahı olmayan gazeteci Recep Yazgan, görevini yaparken sokak ortasında yere yatırıldı ve ters kelepçeyle gözaltına alındı. Üstelik bu sırada defalarca “Gazeteciyim” diye haykırmasına rağmen...

Bu olayın adı "müdahale" değil, "ibretlik bir baskıdır". Bu olayın adı "gözaltı" değil, "gözdağıdır".

İddia edilen “polise mukavemet” söylemi, bu ülkede basın mensuplarına yöneltilen klasik ve kaçak bir bahanedir artık. Çünkü mukavemet gösterdiği iddia edilen kişi bir gazeteci, üstelik onlarca yıldır Samsun’da tanınan, bilinen, sevilen bir basın emekçisidir. Böyle birine sokak ortasında, toplumun gözleri önünde yapılan bu muamele kabul edilemez. Bu bir utanç vesikasıdır.

Bu sadece bir kişiye değil, aynı zamanda “basın özgürlüğüne” yapılan bir saldırıdır.

Bu ülkede gazeteci olmak, bazen hedef tahtasına konulmak, bazen sokakta darp edilmek, bazen de ters kelepçeyle yerlerde sürüklenmek demek. Soruyorum size: Hangi demokratik ülkede böyle bir tabloya “olağan” gözüyle bakılabilir?

Susturulmak İstenen Basın Değil, Halktır

Gazeteciler halkın gözü, kulağı ve sesidir. Onların görevi, olup biteni kamuoyuna aktarmaktır. Recep Yazgan’a yapılan muamele, aslında “siz susun, görmeyin, yazmayın” talimatıdır. Bu da bize şunu gösteriyor: Susturulmak istenen yalnızca gazeteci değil, halktır.

Ama bilinmelidir ki:

Gazeteciye kelepçe takanlar, gerçeğin akışını durduramaz!
Kalem kırılır, ama hakikat eğilmez!

Recep Yazgan Yalnız Değildir!

Bugün sokakta yere yatırılan Recep Yazgan, sadece bir gazeteci değil; bu ülkenin vicdanıdır. Onun yaşadıkları, milyonlarca gazetecilik öğrencisine “gerçek hayat dersidir”. Bu ülkenin her karış toprağında, bağımsız basın için direnen binlerce kalem, bu olay karşısında öfkelidir, endişelidir ama asla suskun değildir.

Recep Yazgan’a geçmiş olsun. Ama asıl geçmiş olsun dileği, hukuk devleti ilkesine darbe vuranlara değil, sessiz kalanlaradır. Bu utanç, onların hanesine yazılmıştır.

Recep Yazgan nezdinde özgür basına uzatılan her kelepçeyi reddediyor, bu çarpık düzeni teşhir ediyoruz.

Çünkü biz biliyoruz:
Basını susturamazsınız.
Gerçeği karartamazsınız.
Hakikati kelepçeleyemezsiniz.

 

Yazarın Diğer Yazıları