Emine Temiz Yılmaz

Karadeniz'in Doğası Üzerine

Emine Temiz Yılmaz

Karadeniz bambaşka bir yer. Havası değişik, suyu serin, toprağı hep yaş. Yağmur durmaz çoğu zaman. Yağar, geçer, yine gelir. Bulut iner dağların üzerine. Sis dolanır yolların arasına. Böyle ağır ağır çöker doğa insanın içine.

Yeşil zaten her yerde. Ağaç çok, ot çok, çiçek çok. Dağlar sanki bir duvar gibi durur karşında. Bir bakarsın, orman kıpır kıpır. Bir bakarsın, sessizleşir. Hep bir hareket, hep bir sakinlik iç içedir.

Dere sesleri hiç eksik olmaz. Su akar gider, ama sesi kalır. Köprüden geçersin, altından su koşar. Kenarında oturursun, içi bir ferahlar insanın. Su soğuk, hava nemli, ama güzel bir rahatlık verir.

Köyler de hep bir yamaçtadır. Evler birbirine bakar gibi durur. Çatıdan duman çıkar. İnsanlar çay toplar, bahçeyle uğraşır. Çay bahçeleri sırayla dizilir tepelere. Her yaprak bir emek, her torba bir alın teri.

Deniz başka bir hikâye. Bazen çok sinirli. Dalgalar yüksek, rüzgâr sert. Bazen de çok sakin. Hafif hafif kıyıya dokunur. Denize bakınca insan dalar gider. Ufuk çizgisi de bazen kaybolur, bazen parlar.

Yaylalar ise bambaşka bir dünya. Yollar kıvrılır, uzar, bazen biter gibi olur. Ama manzara hiç bitmez. Yaylaya çıkınca hava bir anda değişir. Temiz, serin, ferah bir rüzgâr karşılar seni. Çiçekler renk renk, otlar yüksek. Hayvanlar yayılır, çan sesleri uzaktan gelir. İnsan bir durur, bir nefes alır. Sanki dünya orada daha yavaş döner.

Karadeniz’in doğası insanı içine çeken bir şeydir. Ne tam anlatılır ne de tam biter. Görünce şaşırtır, dönünce düşündürür. Uzakta kalınca özletir. Hep çağırır sanki. “Gel yine” der, “bir daha bak, bir daha hisset” der.

Karadeniz böyle bir yer işte. Basit, doğal, samimi. Hem hırçın hem yumuşak. Hem gürültülü hem sessiz. Kendi halinde ama çok güçlü. İnsanı yormaz, sadece kendine çeker.

Yazarın Diğer Yazıları