VURAL YEŞİLYURT

'Yanan Sadece Ağaç Değil…'

VURAL YEŞİLYURT

Gecenin en sessiz saatlerinde başlıyor çığlıklar…
Uykudan uyanmış bir çam ormanı, rüzgârla birlikte alevlere teslim oluyor. Ekran başında izliyoruz, elimizden bir şey gelmeden. Bazen bir yangın söndürme uçağının geç kalışını, bazen de sorumsuzca atılan bir izmariti konuşuyoruz. Ama konuşmak, ormanları geri getirmiyor.

Orman yangınları artık sadece yaz aylarının değil, ülkenin kader tartışmalarının da ana konusu oldu. Peki, gerçekten ne yanıyor? Ağaç mı sadece?
Hayır.
Yanan; toprağın hafızası.
Yanan; kuşların yuvası, sincapların yolu, geyiklerin susuzluğunu giderdiği dere.
Yanan; gelecek.

Her yangının ardından sıraya dizilen cümleler var:
“Araziye otel yapılacakmış!”
“Yine sabotaj olabilir.”
“Nerede bu uçaklar?”
Ama yangın çıkmadan önce duyulmayan bir cümle var:
“Ormanı korumalıyız.”

Oysa orman, sadece ağaç değil.
Orman; bir toplumun vicdanıdır.
O vicdan her yandığında, hepimiz biraz daha eksiliyoruz.
Çocuklara anlatacak bir masal eksiliyor mesela; içinde kuşların ötmediği, rüzgarın yapraklara değmediği bir masal kalıyor geriye.
Ve sonra, o çocuk büyüyor.
Ormanı bilmeyen, ağacı tanımayan, toprağın kıymetini öğrenememiş bir yetişkin oluyor.

Şimdi bir yangın daha çıktı diye hep birlikte kızgınız. Haklıyız da.
Ama asıl mesele, bu öfkeyi ne kadar süre taşıyacağımız.
Yangın söndükten sonra da devam edecek mi bu öfke?
Yoksa bir sonraki yangına kadar unutacak mıyız yine?

Birileri çıkıp diyecek ki:
“Yangın kaderdir.”
Hayır, değildir.
İnsan eliyle çıkan her yangının sorumlusu da kader değil, biziz.

Son olarak şunu hatırlayalım:
Bir orman kolay büyümez.
Bir çam fidanı, toprağa düşüp ağaç olana kadar 30 yıl ister.
Ama onu yok etmek 30 dakika sürmez.
İşte tam da bu yüzden, orman sadece yeşil değildir.
Orman; sabırdır.
Ve biz sabrı, ihmalle yakıyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları