VURAL YEŞİLYURT

Toprağın Dili Vardır, Dinlemesini Bilene...

VURAL YEŞİLYURT

Sabahın en sessiz anıdır, güneşin doğmasına az kala. Tüm doğa nefesini tutmuş gibidir. O sessizlikte toprağa eğilen bir çiftçi, elleriyle avuçladığı toprağı evirip çevirir. Kimine göre sıradan bir hareket, kimine göre anlamlı bir ritüeldir bu. Çünkü o eller, yıllardır toprağın sesini duymayı öğrenmiştir. Toprak konuşur aslında. Çatlağından, kokusundan, neminden, renginden… Yeter ki biri dinlemeyi bilsin.

Eskiden büyüklerimiz "toprağa küsme, barışmayı bilir" derdi. Bugün ise toprağın bize küsmesine ramak kaldı. Çünkü biz dinlemeyi unuttuk. Onu anlamayı bıraktık. Sadece ne kadar verim aldığıyla ilgileniyoruz. Kimyasal gübreyle, bilinçsiz ilaçlamayla, sürekli sürmeyle yorduğumuz toprağın bize söyleyecek sözü kalmadı belki de. Verim alıyoruz, evet. Ama nasıl? Yorgun düşmüş, organik yapısı bozulmuş, içindeki canlı yaşamı kaybolmuş topraklarla.

Toprağın bir dili vardır. Bu dil, sabırla, gözlemle, sevgiyle öğrenilir. Toprak ne ister? Dinlenmek ister. Doğal besinle güçlenmek ister. Monokültürden uzak, çeşitlilikle beslenmek ister. Sadece ürün yetiştirmek değil, yaşam üretmek ister. Onun üzerindeki her bitki, içindeki her canlıyla bir bütündür.

Şehirlerde büyüyen çocuklar toprağı yalnızca parkların çimlerinden tanıyor. Oysa bir çocuğun toprağa çıplak elle dokunduğu an, hem kendisiyle hem de doğayla kurduğu ilk gerçek bağdır. Bu yüzden eğitimi köy okullarından değil, doğrudan toprağın içinden başlatmalıyız. Tarım eğitimi yalnızca teorik değil, duygusal da olmalı. Çünkü ancak hissederek öğrenilir toprak.

Toprak, geçmişin ve geleceğin ortak alanıdır. Bugün ne ekersek, yarın onu biçeriz. Ama ekmeden önce dinlemek gerekir. Çünkü toprağın dili vardır. Ve o dili unutan toplumlar, bir gün susuzlukla, kıtlıkla, yalnızlıkla sınanır. Biz hâlâ dinleyebilecek durumdayız. 
Yeter ki kulak verelim.
 

Yazarın Diğer Yazıları