VURAL YEŞİLYURT

Ateşin Gölgesinde: Orman Yangınlarının Görünmeyen Sebepleri

VURAL YEŞİLYURT

Her yaz mevsiminde aynı manzaraya uyanıyoruz: Gökyüzü turuncuya çalan bir pus, yüreğimizde ağır bir endişe… Orman yangınları artık sadece bir doğa olayı değil; ihmallerin, dikkatsizliklerin ve bilinçsizliğin acı faturası.

Peki, bu felaketlerin perde arkasında neler var?

İlk akla gelen, insan faktörü. Çoğu zaman bir izmaritin ucunda, piknik ateşinin közünde ya da tarlada yakılan anızın kıvılcımında saklanıyor felaketin başlangıcı. Kimi zaman “Bir şey olmaz” diyen sorumsuzluk, rüzgârın diliyle birleşip kilometrelerce ormanı saniyeler içinde alev topuna çevirebiliyor.

Ancak mesele sadece dikkatsizlik değil. İklim krizinin sessiz ama yakıcı etkisi, kuraklık ve aşırı sıcaklarla birlikte ormanlarımızı barut fıçısına çeviriyor. Toprak susuz, bitki örtüsü kırılgan ve nem oranı dibe vurmuşsa, tek bir kıvılcım bile ormanın kaderini değiştirebiliyor.

Bir de bilinçli olarak çıkarılan yangınlar var. Arazi rantı, tarım alanı açma isteği ya da kaçak yapılaşma için yok edilen ormanlar… Burada mesele sadece ağaç değil; yok edilen, içindeki binlerce canlıyla birlikte koca bir ekosistem.

Doğanın kendi döngüsü de bazen işin içinde. Yıldırım düşmesi, özellikle kuru ve rüzgârlı havalarda yangına sebep olabiliyor. Fakat istatistikler, bu tür doğal nedenlerin, insan kaynaklı yangınların yanında çok küçük bir oran tuttuğunu gösteriyor.

Orman yangınlarını önlemenin yolu, “yangın çıktıktan sonra söndürmek” değil; çıkmasını engellemekten geçiyor. Bu da bireysel sorumluluk, caydırıcı yasalar ve en önemlisi, toplumun her kesiminde kök salmış bir doğa bilinci gerektiriyor.

Unutmayalım; orman sadece ağaç değildir. O, nefesimiz, suyumuz, gölgemiz ve yarınlarımızdır. Ve biz, ateşin gölgesinde yaşamayı değil, yeşilin içinde nefes almayı hak ediyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları