Tunahan Çekiç

21. Yüzyılın Petrolü: Enerji

Tunahan Çekiç

Tarih, medeniyetlerin yükselişini hep kaynaklarla yazdı. Ortaçağ’da demir, 20. yüzyılda 
petrol… Bugünse sırada enerji var. Artık “21. yüzyılın petrolü” derken bir benzetme 
yapmıyoruz; bu, çağımızın en kritik gerçeği. 
Modern hayat tamamen elektriğe bağımlı. İnternet, sağlık, ulaşım, üretim… Her şey 
elektriğin görünmez akımıyla dönüyor. Türkiye’nin yalnızca 2024 yılında tükettiği 340 
milyar kilovatsaat elektrik, bu bağımlılığın boyutunu gözler önüne seriyor. 
Bir günlük kesinti, sadece evleri değil; hastaneleri, fabrikaları, okulları felç eder. Enerji 
güvenliği artık ulusal güvenliğin kalbinde. 
Ama mesele yalnızca üretim değil. Enerji bugün en güçlü siyasi araçlardan biri. 
Rusya’nın gazı, ABD’nin petrol stratejileri, Çin’in güneş panelleri… Enerji, diplomasinin 
masasında en büyük koz haline geldi. 
Krizin gölgesi evlerimizin kapısına kadar geliyor. Enerji fiyatları arttıkça faturalar 
kabarıyor, odalar soğuyor, iş yerleri kapanıyor. Karanlıkta kalmak artık sadece ışık 
eksikliği değil; bir toplumun umudunun söndüğü an. 
Çözüm belli: Yenilenebilir enerji. Güneş, rüzgâr, hidro, jeotermal… Doğanın sunduğu 
sınırsız kaynaklara yönelmek hem iklim kriziyle mücadele hem de bağımsızlık için 
zorunlu. Türkiye, 2030’a kadar rüzgâr kapasitesini 20 GW’a çıkarma hedefini koydu. 
Karadeniz’in 66 GW deniz üstü rüzgâr potansiyeli, bu bağımsızlığın anahtarı olabilir. 
Karadeniz, yıllardır enerji üretiminde ikinci planda kaldı. Oysa bölge, birçok Avrupa 
ülkesinden fazla güneşlenme süresine sahip. Yeni nesil paneller, depolama çözümleri 
ve dağıtık üretim modelleri sayesinde, güneşi az gören bölgeler bile artık enerji 
üretebiliyor. 
Samsun bunun örneklerini veriyor. Büyükşehir Belediyesi’nin hayata geçirdiği 67,7 
MW’lık üç güneş santrali, yılda 420 milyon TL tasarruf sağlayacak. Tarım arazilerinde 
enerji üretimi, hem toprağı hem ekonomiyi aynı anda güçlendirecek. 
Gelecek, merkezi santrallerde değil; çatı panellerinde, sanayi bölgelerinde, kamu 
binalarında. Yani küçük ama dayanıklı enerji adalarında. Bu model sadece faturaları 
düşürmez; kriz anlarında toplumun ayakta kalmasını da sağlar. 
21. yüzyılda fikirler kaderimizi belirleyecek. Ama o fikirleri ayakta tutacak olan şey 
enerjidir. 
Seçim bizim: Karanlığa yürümek mi, yoksa ışığımızı kendi kaynaklarımızla yakmak mı?

Yazarın Diğer Yazıları