Temel Armutçu

'Gelin bu ayrımı ortadan kaldıralım'

Temel Armutçu

Gazilerimiz Soruyor Sayın Cumhurbaşkanım  

Bir milletin onuru, sadece bayrağının dalgalanmasında değil, o bayrağı gökyüzünde tutan kahramanlarının alın terinde, omzundaki yükte, kalbindeki yarada saklıdır. Bu vatan, toprağı şehitlerin kanı, nefesi gazilerin duası ile yoğrulmuş bir emanettir. Eğer bugün bu ülke dimdik ayaktaysa, o bedeli gözü kırpmadan ödeyen şehitlerimiz ve gazilerimiz sayesindedir.  

Sayın Cumhurbaşkanım,  
2007 yılına kadar şeref payını alan gazilerimiz, bir kanun değişikliğiyle gelir ölçüsüne göre değerlendirilerek haksızca bu haktan mahrum bırakıldı. Tam 16 yıl süren bu eksiklik nihayet 2023’te MHP'nin de dayatmasıyla bir nevi giderilmiş oldu. Bu, bir anlamda iktidarın kendi vicdanını ve devletin üstünde oluşan zaafın da onarılması anlamına geliyordu. Ancak şu da unutulmamalıdır: o 16 yıl, birçoğunun sessizce yoksullukla, sağlık sorunlarıyla, unutulmuşlukla mücadele ettiği bir dönem olmasıdır. Şimdi gazilerimiz şu soruyu soruyor: “O yılların kaybını kim yerine koyacak? O geçen yılların izini hangi karar silebilecek?”  

Bir umut olarak duyurulan “500 bin konut projesi” ve %5 lik kısımında şehit yakınları ve gazilerimize tahsis edilme projesi ülkemiz için çok güzel bir adım. Çünkü barınma hakkı, sadece bir ev meselesi değil; insanın vazgeçilmez hakkı ve onurudur. İşte mesele tamda bu noktada düğümleniyor. Yeni düzenleme incelendiğinde Kore ve Kıbrıs gazilerimize ayrıyeten "Kendinde, hanımında, çocuğunda ya da torununda kısaca velayetinde bulunan hiç kimsede ev olmama şartı getiridiği gibi geçmişte de evi olup satmamış olması” gibi ağır ve anlaşılması güç şartlar dayatılıyor.  Bu ayrıştırıcı şart, ne insafla ne de adaletle bağdaşmıyor.  

Oysa o gaziler, yabancı devletlerin değil bu devletin ve milletin yaşayan şerefli evlatlarıdır. Kimse onlara ayrıcalık yapıp haklarını çeşitli bahanelerle ellerinden alamaz. Ve bu Kore, bu Kıbrıs bu 15 temmuz şehit yakını ya da gazisi diye Aralarında bir ayrım yapmak, şehit yakınıyla gaziyi farklı kefelere koymak, bu milletin ruhuna yakışmaz. Çünkü cephede canını verenle, gazi olarak dönen aynı duanın içinde anılır: “Ya şehit ol ya gazi.” Devletin vefası da bu kardeşliği korumak olmalıdır.  

Sayın Cumhurbaşkanım,  
Kore ve Kıbrıs gazileri sayıca çok az — belki 20 bin civarında bir destan kalıntısı. Yaşları 70 ila 90 arasında. Çoğu bastonuna yaslanarak hâlâ İstiklal Marşı’nı ayakta okuyor. Onlara ayrıcalık değil, insanca bir hatırlanış gerek. Meclis kararıyla cepheye gönderilen bu yiğitlere, “şartlı hak” değil, “şartsız minnet” yakışır. 

Gelin bu ayrımı ortadan kaldıralım. Şehit yakını da, gazi de bu milletin başının tacıdır. Biri vefa ister, biri dua — ikisi de aynı kalpten çıkar. Gazilerimizi konut hakkı dışında tutmak değil, o hakka layık görmek bu devletin büyüklüğüne değer katar.  

Sayın Cumhurbaşkanım,  
Bu ses, sadece bir talep değil, bir vicdan çağrısıdır. Onlar dün bu vatan için savaşırken, biz rahat uyuyalım diye canlarını ortaya koydular. Bugün onların huzur içinde yaşama gayesi bizim borcumuzdur.  

Unutmayalım; evleri olmasa da, onlar zaten bu milletin yüreğinde yaşayan en asil konuklardır.

Yazarın Diğer Yazıları