Değerli okurlar; bu konu bölgemizin önemli sorunlarından biridir.
170.000 nüfuslu bir ilçeyiz. İlçemizin 144 mahallesi vardır. Her köyde ortalama iki cami olduğunu düşünürsek yaklaşık 288–300 cami bulunduğunu söyleyebiliriz.
Bizim inancımızda herkes kendi bölgesinin köyünü, mahallesini, camisinin ihtiyaçlarını kendisi karşılamalıdır. Ancak insanlar, farklı yollara başvurmak ve başka bölgelerden yardım alabilmek amacıyla dernekler kurmaya başladılar.
Derneklerin tüzükleri, amaçları, görevleri vardır ve bunun dışına çıkamazlar. Derneklerin kaymakamlığa bağlı olduğunu ve Dernekler Masası tarafından denetlendiğini biliyorum. Buradaki idareciler fahri olarak görev yaparlar; fakat haddini aşanları, kendini dev aynasında görenleri de biliyoruz.
Cami derneklerinin, caminin imamı ya da müezzini ile hiçbir bağı olmamalıdır; olamaz da zaten. Dernek başkanı caminin sorunlarıyla ilgilenir; imam veya müezzin ise cemaate namaz kıldırmakla, dini vazifelerini yerine getirmekle görevlidir. Hiç kimse kendi alanının dışına çıkmamalıdır.
Konuyu nereye getireceğimi söyleyeyim:
Yakın zamanlarda üç ya da dört caminin imamı ve dernek idarecileri arasında yaşanan keşmekeşlere ve zıtlaşmalara hem şahit oldum hem de dahil oldum. İmamlar kendi görevlerini yaptığı sürece, onların amiri konumunda olan müftülük zaten onları sahiplenir ve koruma altına alır.
Fakat sorunlu dernekler var. Uzun zamandır yaptığım araştırma ve analiz sonucunda, bu sorunların çoğunun ego kaynaklı olduğu kanısına vardım. “Benim tekelimde olacak” anlayışı maalesef hâkim.
Cami dernek başkanları, caminin yapı, imar ve diğer sorunlarını çözmekle meşgul olmalıdır. Camiye imam atama işlerini Diyanet’e ve müftülüğe bırakmaları gerekir. Görüyorum ki değişik siyasi hamlelere başvuruyorlar, ayak oyunları yapıyorlar, adam arıyorlar… Neler neler!
Üç derneği takipteyim. Eğer hocalar, imamlar veya müezzinlerde de bir yanlış görürsem, neler yapabileceğimi göreceklerdir. Din adamlarıyla uğraşılmaz; hocalarla uğraşılmaz. Ancak onlar da görevlerini layıkıyla yapmalıdır. Herkes işini yapacak!
Devletin imamını dernek başkanlarının atayacağını sananlara da “Hadi oradan!” diyorum. Burada idarecileri töhmet altında bırakmak istemiyorum; onlar hakka niyetle görevlerini yapıyorlar ve derneklerin haksız taleplerini dikkate almıyorlar.
Bu ülkenin adaletli idarecilere ihtiyacı vardır. Adalet sağlanmazsa huzursuzluk ve lakayıtlık boy gösterir. Ben diyorum ki: Herkes işini, görevini yapsın. Hem de layıkıyla yapsın.
Kimsenin babasının malı değil bu camiler! Dernekler bunları babalarının parasıyla mı yaptırıyorlar? Gereken neyse yapılacaktır. Bu konuların benim takibimde olduğu bilinsin. Kimin ne fırıldak çevirdiğini de biliyoruz.
Saygılar sunuyorum.