Erol ŞEKER

Vicdan koktu mu, onun temizliği daha zordur

Erol ŞEKER

Bazen düşünüyorum…

İnsan, en çok neye alışır? Fakirliğe mi, adaletsizliğe mi?

Yoksa burnunun dibindeki kötü kokuya mı?

 

Çarşamba’da yaşayan herkes artık biliyor:

Akşam saatlerinde pencereler kapanır, balkon kapıları kilitlenir, dışarı çıkmak cesaret ister. Çünkü o meşhur “koku” gelir.

Adını siz koyun; çöp fabrikası mı, katı atık depolama mı, elektrik üretim tesisi mi?

Adı ne olursa olsun, burnumuza gelen şeyin adı belli: Rahatsızlık!

Bu mesele yeni değil. Yıllardır CİMER’e yazılmış dilekçeler, yerel yönetime iletilmiş şikâyetler var.

Hepsinin ortak noktası: “Kokudan bıktık!”

Ama değişmeyen tek şey, kokunun ta kendisi.

Mahalle sakinleri anlatıyor:

Akşam 8’den sonra koku başlıyor, gece 11’e kadar devam ediyor.

Sıcak havalarda şiddeti artıyor. Sabah saatlerinde bile tekrar hissediliyor.

Sinek, böcek, hatta akrep bile artmış. Tarım etkileniyor, sağlık etkileniyor, psikoloji etkileniyor.

Peki yetkililer ne yapıyor?

Ölçüm cihazı bile olmadığı iddia edilen bir tesise “Gereğini yapın” demekle yetiniyor.

Buradan soruyorum:

– Bu koku TOKİ’de oturan hâkim, savcı, polis, jandarma konutlarına uğramıyor mu?

– Vatandaşın evinde oturamadığı bir yerde yöneticiler nasıl rahat oturabiliyor?

– İlla birinin sağlığı ciddi zarar mı görmeli ki harekete geçilsin?

Yerleşim yerinin bu kadar yakınında, Yeşilırmak havzasının dibinde bir çöp tesisi…

Dünyanın gelişmiş ülkelerinde bu kadarına asla izin verilmez.

Bizde ise “alışın” deniyor sanki.

Ama unutmayalım: Kokuya alışmak, soruna çözüm değildir.

Evet, bu tesis belki enerji üretiyor.

Ama ürettiği şey sadece elektrik değil; hastalık, huzursuzluk ve güvensizlik de üretiyor.

Çözüm belli:

Ya teknolojiyi yenileyin, çevre dostu hale getirin ya da bu tesisi şehir dışına taşıyın.

Çünkü “koku” sadece burna gelmez…

Vicdana da gelir.

Ve vicdan koktu mu, onun temizliği daha zordur.

Birileri elektrik üretip para kazanacak diye,

Ya da tanıdık hatırına sessiz kalanlar…

Gün gelir, kendi aileniz bu sorunla yüz yüze kalırsa,

Keşke demenin faydası olmayacak.

Artık herkes görevini layıkıyla yapsın.

Yeter!

Mutlu ve sağlıcakla kalın…

Yazarın Diğer Yazıları