CHP'de Atakum'dan Yükselen Çatlağın Sesi

CHP Atakum İlçe Mahalle Delege seçimlerinde yaşananlar, sadece bir "kavga" olarak görülmemeli. Bu olay, bir süredir CHP'nin farklı katmanlarında biriken gerilimin, birdenbire ve kontrolsüzce patlamasıdır. Tartışmanın fiziksel şiddete dönüşmesi, partililerin yaralanması. En önemlisi Partili Ayhan Abdikoğlu’nun olaylar nedeniyle beyin kanaması geçirerek yoğun bakıma alınması, Türkiye’nin ana muhalefet partisinin içinde ciddi bir fay hattının bulunduğunu ortaya koyuyor.
Seçimlerin iptal edilmesi, bazı adayların geri çekilmesi ve Genel Başkan Özgür Özel’in bizzat Samsun’daki seçimleri durdurma talimatı vermesi, yaşananların yalnızca bir "basit mahalle kavgası veya hadisesi” olmadığını, parti merkezine kadar ulaşan bir yangın olduğunu gösteriyor.
Fakat bu yangın sadece Samsun’da değil,CHP’nin birçok il ve ilçesinde de "dumanı tüten" başka yangınların habercisi niteliğinde…
31 Mart seçim zaferinin ardından “yükselişte” olduğu konuşulan CHP, ilk kez bu kadar sert ve görünür bir iç krizle karşı karşıya kaldı. Partideki hizipleşmeler, fraksiyonlar ve “liste savaşları” artık ilçe teşkilatlarının içine artık sığmıyor. Üstelik bu mücadeleler sokaklara, yumruklara, sandalyelere taştı. 
Bu durum, iktidar alternatifi olma iddiasındaki partinin halk benliğinde ki güvenilirliğini de zedeliyor. Olaylarda yaralanan partili Ayhan Abdikoğlu’nun yoğun bakımda yaşam mücadelesi verdiği bu günlerde, parti içinde hâlâ sessizliğini koruyan kesimlerin olması ise daha da düşündürücü!
Atakum’un CHP’li Belediye Başkanı Serhat Türkel ve CHP İl Başkanı Mehmet Özdağ’ın bu süreçteki sessizliği de dikkatleri üzerlerine çekiyor. Parti kulislerinde konuşulan bazı iddialara göre, bu olaylardan sonra Belediye Başkanı Türkel’in bağları zayıf olduğu iddia edildiği günleri yaşarken, AK Parti’ye geçebileceği dahi konuşuluyor.
Eğer şayet bu türden bir geçiş gerçekleşirse, yalnızca Atakum değil; Samsun siyasetinde ve belki de Karadeniz’in birçok CHP kalesinde taşlar yerinden oynayabilir. Bu, CHP’nin yerel düzeydeki uzun soluklu hâkimiyetine ciddi bir darbe anlamına gelir.
Olayın ardından kamuoyunun gözleri, CHP’nin Samsun’daki üst düzey temsilcilerine çevrildi. Bu bağlamda, CHP Samsun Milletvekili Dr. Murat Çan, yaşananlarla ilgili yaptığı açıklamada gazetemizde ki haberde sizlere sunduk. Aslında Dr. Murat Çan’ın açıklamaları, hem olayın ciddiyetini hem de parti yönetiminin tavrını açık şekilde ortaya koyuyor. Ancak bu açıklamalar aynı zamanda partililerdeki endişeyi bastırmak için yeterli mi, o hâlâ tartışmalı.
Yaşanan kavganın yalnızca bir delege seçiminde ortaya çıkması, il kongresi ve sonrasına dair endişeleri artırıyor. Eğer bu kriz doğru yönetilmezse, önümüzdeki süreçte çok daha derin yaralar açılması mümkün. Zira bugün yaşanan olayların halk nezdinde oluşturduğu algı yalnızca Atakum’la sınırlı değil. Türkiye’nin dört bir yanındaki CHP seçmeni bu süreci dikkatle ve kaygıyla takip ediyor.
CHP, bugün hâlâ Türkiye’nin iktidar alternatifi olma potansiyeline sahip en büyük muhalefet partisi. Bu potansiyel, ancak iç barışını sağlayabilmiş bir yapıyla gerçek bir seçmen güvenine dönüşebilir.
Yumruklarla, sandalyelerle, saldırılarla değil; demokrasiyle, şeffaflıkla, liyakatle ve partililer arası sağlıklı iletişimle ilerlenmeli.
Şimdi herkesin gözü CHP’de. Bu kriz, partiyi çözüme mi taşıyacak, yoksa yeni kopuşlara mı yol açacak?
Ya güçlü bir kadroyla yerel seçime giderler…
Ya da sandıklarda sessizce yok olurlar.
Önümüzdeki günler, yalnızca CHP'nin değil, Türkiye muhalefetinin geleceğini şekillendirecek kararlarla dolu olacak. Cevap; alınacak kararlarda, gösterilecek iradede ve sergilenecek sorumlulukta gizli.
Kısacası; Yaşananların hepsinin çözümü de çözümsüzlüğü de CHP’nin kendi iç dinamikleri ile halka yansıtılabilmesine kalmış görünüyor.
Bekleyip hep birlikte göreceğiz.
Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın…