Türkiye, dünya arıcılığında öne çıkıyor
Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün Arıcılık Ürün Raporu'ndan derlediği bilgilere göre, zengin bitki örtüsü, iklim yapısı ve uygun coğrafi konumu sayesinde Türkiye, dünya arıcılığında öne çıkıyor.
Çiçek, çam ve kestane gibi yöresel ve özgün bal çeşitleri, Türkiye arıcılığında dikkati çekiyor. Türkiye'de arıcılık sektöründe 2024 sonu itibarıyla 97 bin 984 işletme ve 8 milyon 815 bin 146 kovan bulunurken, 95 bin 492 ton bal üretimi yapıldı.
Ülkedeki toplam koloni varlığı da geçen yıl sonu itibarıyla 9 milyona ulaştı. Muğla, 729 bin arılı kovanla ülkenin toplam kovan varlığında ilk sırada yer aldı. Bu ili 625 bin kovanla Ordu ve 487 bin kovanla Adana izledi. İç talebin yüksek olması nedeniyle Türkiye'de geçen yıl sadece 8 bin 657 ton bal ihraç edildi. Söz konusu ihracatta da Avrupa ve Kuzey Amerika kıtaları öne çıktı.
Türkiye'de sektör, geleneksel yöntemler yanında modern teknikler ve bilimsel yaklaşımlarla da faaliyet gösteriyor. Arıcılık sektörüne yönelik sağlanan destekler, eğitim programları ve teşvikler de bu gelişime katkıda bulunuyor. Ancak iklim değişikliğinin neden olduğu kuraklık ve düzensiz yağışlar, arıların beslenme kaynaklarını olumsuz etkiliyor ve bal üretiminde dalgalanmalara yol açabiliyor. Raporda, bu olumsuzluklardan etkilenen sektörün geleceğine yönelik çeşitli önerilerde de bulunuldu.
Buna göre, Türkiye arıcılığının sürdürülebilirliği ve potansiyelinin değerlendirilebilmesi için sektörün güçlü yönlerinin daha da geliştirilmesi gerekiyor. Organik arıcılık uygulamalarının yaygınlaştırılması, arı hastalıkları ve zararlılarıyla etkin mücadele, çevreye duyarlı tarım yöntemlerinin teşvik edilmesi, tüketicinin bilinçlendirilmesi ve sahte bal ile mücadele gibi konuların, sektörün öncelikleri arasında yer alması önem taşıyor.
Bal üretimi yanında arı sütü, polen, propolis, arı zehri, balmumu ve paket arı üretimi ile ticaretinin yapılması, bal veriminde yaşanabilecek olası düşe karşı üreticiler için önemli alternatif oluşturuyor. Ayrıca üretim aşamasında birim maliyetin düşürülmesi, standardizasyonu sağlanmış üretim tipinin yerleşmesi ve teknolojik gelişmelerin faaliyete entegre edilmesi, verim ve kalite artışı için önem taşıyor.