"Yıkılmamamızın mahareti, doğrulardan vazgeçmememizdir"

Erol ŞEKER

Önümüzde ki haftadan itibaren göreceksiniz,
lkemizde, memlekette çok enteresan işlerle gündeme gelecek.
Siyaset, ekonomi vs vs vs...
Mesela bayram bitti ekonominin göstergesi, 
Dolar: 5.57, Euro: 6.21 ve Altın: 270.58. Çeyrek altın: 455.00TL.
Ne oluyor da Kaz dağlarında, altın aranırken,
Ülkem de altının gramı 270.58 TL oluyor?
Dolar ve Euro inerken neden bu ekonomi düzelmiyor.
İnşaat sektörü hızlansın diye kredi vade ve faiz oranları 0.99 a indirilmişken  
Ekonomi ve inşaat sektörü neden canlanma olmuyor!!?
AK Parti içinde neden bu kadar kavga, gerilim had safhaya ulaşıyor?
Ülkemiz nereye koşuyor?
ABD, AB ve diğer düşmanlar,
Ülkemiz üzerinde ki tezgahları ne alemde!
Ve ülkemizde gelecek erken seçim konusu ne olacak?
Erken seçimle kim neyi şimdiden hedefliyor.
Hepsi önümüzde ama biz sizi son 15 yılda yaptığımız,
Haberciliği anlatan, şu hikaye ile şimdilik baş başa bırakalım.
*** 

Zalim bir vali vardı. Vali bir gün adamlarını göndererek Hasan Basri Hazretleri'ni yakalatmak istedi.
O da bir vakit ders verdiği Habib-i Acemi Hazretleri'nin kulübesine gelip saklandı.
Valinin adamları geldi ve hışımla: 
- "Hasan Basri'yi (r.a.) gördün mü?" diye sordular. 
O gayet sakin: 
- "Evet" dedi. 
- "Nerede? "
- "İşte şu kulübemde... "
Adamlar kulübeye daldı. Fakat bir türlü Hasan Basri Hazretleri'ni bulamadılar. Dışarı çıkınca tehdit edip: 
- "Ya şeyh, niçin yalan söylüyorsun?" dediler. 
- "Ben yalan söylemedim, siz göremedinizse, benim suçum ne? " dedi
Tekrar girdi, aradı, fakat bulamadılar.
Onlar gidince, Hasan Basri Hazretleri: 
-" Ey Habib! Biliyorum ki Rabb'im senin hürmetine beni onlara göstermedi. Fakat yerimi niçin söyledin, hocalık hakkı yok mudur?" dedi. 
Hazreti Habib mahcub bir şekilde: 
- "Ey Üstadım! Sizi bulamamaları benim hürmetime değil, doğru söylediğimizdendir. Çünkü bilirsiniz ki, doğruların yardımcısı Allah'tır. Eğer yalan söyleseydim, sizi de beni de götürürlerdi" dedi.
***
Bu noktada kendi hayatıma dönecek olursak;
Helal kazanmak çoğu zaman değil bu zaman da çok zor. Hele hele hırsızlık, riyakarlık, siyasi güç kullanmadan ayakta kalmak imkansız. 
O nedenle gazetecilik mesleği olan bu yola girerken rahmetli babam;
"Evladım bu meslek yalan üzerine kurulu ve sana asla uymaz. Sen 'her doğru, her yerde söylenmez' düsturunu uygulamayan bir kişisin. Bu nedenle çok eza, cefa, acı çekeceksin. Ama Rabbim sonunu hayırlı edecek inşallah. Rabbim seni bu yoldan hiç ayırmasın evlat" demişti.
***
Ne mutlu ki bize 15 yıla yakın süre kinci, gaddar, namus, ekmek tanımayan,
Birileri karşısında doğrudan şaşmadık dik durduk.
O kadar baskı ve zulme karşı hiç yalan söylemedik,
Namusa, yalana ve kimsenin ekmeğine engel olmak için,
Pis yollara yönelmedik. 
Aksine bize karşı tüm kanunsuz,
Dine aykırı, ahlaksız yolları deneyenleri bile,
Bu rezilliklerden koruduk.
Bundan sonra da bize saldıranlara karşı tavrımız aynı olacak.
Bizim kitabımızda olduğu gibi doğru her zaman tek doğru olduğuna göre;
Bundan sonra da biz değil yalan ve riyaya,
Kanunsuz işlere hazırlanan veya o yolda olanlar düşünsün.
Demem o ki menkıbede anlatıldığı ve söylenen söz misali;
Birilerinin bizi yıkamamasının mahareti bizim başarımız değil,
Doğrulardan vazgeçmediğimizden ve,
Hep doğruları söylediğimizdendir.
Çünkü bilirsiniz ki,
Doğruların yardımcısı Allah'tır.
Eğer yalan söyleseydik,
Sizi de beni de çoktan bitirmişlerdi.

Ve o nedenledir ki;
Biz ilk gün yola çıktığımız kervan ve yolun yolcusuyuz.
Bu kervan aynı heyecan ve aynı kararlılıkla aynı yolda ilerliyor.
Bilmem anlatabildim mi??
Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.