RAMAZANDA HER ŞEYİ Mİ YİYECEĞİZ BİR ŞEYİ Mİ?

Zeynep SEL

11 ayın sultanı hepimizin göz bebeği ramazan geldi çattı. Şimdiden marketlerde bayram havasında ramazan için hazırlanan koliler, güllaçlar, hurmalar, kolonyalar, imsakiyeler yerlerini aldı. Manevi olarak huzurlu bir ayın habercisi olan nefsi terbiye ettiğimiz bu mübarek günlerde nasıl besleneceğiz belki de en çok kafa yorulan soru. Şu bir gerçek ki ramazanda kimse aç kalmadığı için ve sürekli iftarda ne yemek var?Acaba hangi tatlı akşama çıkacak ya da pideyi sıcak alırım daha iyi, ama gazlı içecek olmayacak mı ya da yanında şerbet gibi düşüncelerle boğuşmaktan aslında bizim ne için oruç tutuğumuzu ve ne için bu ibadeti yapıp bizde ne etkisi olduğunu görmemeyi ve düşünmemeyi seçmekteyiz. Neden oruç tutarız? Oruç tuttuğumuz da ne hissetmeliyiz? Akşam ne yiyeceğimizi düşünmek mi yoksa gün içinde yiyemediğimiz şeylere öfkelenmekten mi ibaret ibadetlerimiz? Şu açıktır ki yemek yemediğimizde çoğumuz sinirleniriz gergin oluruz asabileşiriz. Ama aslında bu ay bizim için nefis terbiyesi ve idrak ayıdır. İnsan ne kadar düzgün olursa olsun nefsini terbiye edemedikten sonra hep eksik kalacaktır. Bu yüzden her şeyden önce benim tavsiyem bu aya mükellef sofralar kurulacak her gün sıcak pideler ve tatlılar yenilecek gibi bakılmamasıdır. Bolluk bereket ayı denilirken bolluğun ve bereketin bizim evlerimize değil bu ihtiyaçlarını karşılayamayan her bir Müslüman kardeşimizin evine bolluk getirebilmesidir. Bu idrak olayını gerçekleştirdikten sonra peki nefsimizi nasıl terbiyede tutacağız konusuna geliriz. Gün boyu aç kaldık, sinirlendik, açlığın susuzluğun ne demek olduğunu gördük ve o an için bir tabak yemeğin bile ne kadar değerli olduğunu anladık. Ya sonra? Zaten asıl kısım oruç açmakla başlar. Orucumuzu neyle açacağımız da bu ayın önemini nasıl kavradığımızla alakalıdır? Suyla mı yoksa bizimbedenimizehiçbir katkısı olmayan gazlı içeceklerle mi? Gün içinde yemediğimiz şeylerin hırsını çıkararak yemek mi yoksa gün içindeterbiyeolan nefsimizi kontrol ederek aşırıya kaçmadan yiyebilmek mi? Hepimiz çok kez televizyonlarda ki uzmanlardan doğru olan şeyleri duyduk. Hafif bir yiyecekle mümkünse çorbayla başlamak ve 10 dkkadar bir ara vermek. Pidede, tatlılarda aşırıya kaçmamak. Yağlı yiyecekleri çok tüketmemek özellikle sahurda bizi susatan ve yağ deposu olan kızartmaları tüketmemek gibi bir sürü örnekler mevcut. Elbette davetlere gideceğiz ikramlar olacak kendi evimizde de olacak bu yiyecekler. Hiç mi yemeyeceğiz? Yiyeceğiz ama ölçüyü kaçırmadan. Ölçümüz ne olacak peki,diye düşündüğümüzde burada 1 dilim ekmek ve sahur da 1 yumurta gibi bir ölçü değilde kendimizi dinlememiz gerekir. Akşam iftar sofrasından midemiz tıka basa dolmadan kalkmak en büyük ölçüdür. Midemizde 2 bardak su içecekkadar bir boşluk bırakmak, yediğimizin ağzımıza geri gelmemesi ya da kalktığımızdakarnımızı ovuşturarak bir de soda içelim diyerek rahatlamamaya çalışmak bir ölçüdür. İftar ve sahur arasında zaten yiyeceğim saat aralığı kısıtlı ne yersem kardır diye düşünmeden bir meyve ya da biraz kuruyemiş gibi şeyler tüketmek gerekir. Özellikle sahurda ezan okunana kadar yemek yememek gerekir çünkü ezandan sonra hemen yatacağımız için yediklerimiz midemize rahatsızlık verecektir. O yüzden araya biraz vakit koymak en iyisidir. Her akşam börek, kızartılmış soslu yemekler ve hamur işleri yerine sebzenin bol olduğu bir hafta geçirmek düşünülmelidir. Tatlılardan daha hafif, sütlü olanlarseçilmelidir. Ama ne seçecek olursak olalım glukoz, früktoz şurubuna batırılmış şerbetlilerden uzak duralım. Yemek sonrası hemen uzanmayalım hafif tempolu bir yürüyüş yemekten yarım saat sonra hazmımızı kolaylaştıracaktır. Bu kısa, basit bilgilerden sonra herkese şimdiden hayırlı, bereketli ramazanlar dilerim…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.