MEMmi, ŞEM mi? Çözün çözebilirseniz...

Erol ŞEKER

Türkiye'de sadece hükümet değil hemen her şey kaosa girdi. Öylesine kaos oldu ki ülke kilitlendi, Samsun kilitlendi, Çarşamba kilitlendi. Herkes 1 Kasım seçimlerine kilitlenmiş bekliyor.

Velhasıl dedim ya; Bürokrasi, siyaset, vatandaş herkes tedirgin. Hem de öylesine tedirgin ki baskı, endişe ve korkudan kimse konuşamıyor. Bu korku da kararsızlığı, tedirginliği beraberinde getiriyor.

Dün Bakan Çağatay Kılıç'ın kahvaltı toplantısına katıldık. O toplantı öncesinde bazı gazeteci meslektaşlarımızla seçimler öncesi atmosferi tartıştık. Ortaya ilginç detaylar çıktığı gözlemlendi.  Meslektaşlarımızda ki düşünce ve yaptıkları araştırmaya göre;  Son zamanlarda olmadığı kadar kararsızlar olduğu ve bunu da milletvekili adayları ile partilerin gerçekten halka inerek, tarafsız, bağımsız ve eskisi gibi cesur sokak sokak ve köy köy gezilerek kendilerini anlatmaları halinde değişeceğini ifade ettiler.

Evet Samsun kararsız...

Hem de öylesine kararsız ki; Kimse ne tarafa gideceğinin rengini vermiyor. Kısacası Cumhuriyet Meydanına bir milyon insanı da toplasanız hangi parti olursa olsun hepsi GÜVEN ve İSTİKRAR, KORKMADAN YAŞAMAK istiyor. Endişeleri had safhada anlayacağınız.

Mesela neden kararsızlık ve korku derseniz. Bürokrasi, iş dünyası, STK'lar, vatandaşlar siyasetin son yıllarda ki acımasız hissedilir şekilde oluşturduğu baskı ve korku ile kişi ve yakınlığa endeksli iş ve istihdam alanı yaratılmasından kaynaklandığı iddia ediliyor. Bunun yanı sıra vatandaş her ne yazar, konuşursa ekmeğinden olurum, başıma bir iş gelir endişesini had safhada yaşıyor. Bu korkuyu kimse kusura bakmasın ama, bu hükümetin içinde ki bazı isimler yarattı. Bunu da çözecek olan şu anda kesinlikle AK Parti ve parti teşkilatlarıdır. Küstüm oynamıyorum muhabbeti bitmiştir. Çünkü AK Partinin ölüm kalım seçimi 1 Kasım seçimleri ise ilk ruha acil dönmeleri şarttır.

Gelelim Çarşamba'ya..

Geçen hafta sonunda iki bayan gazetemize iki gözü iki çeşme halinde geldi. İsyanlarını dile getirdiler. Konuyu araştırıyoruz. Detaylara ulaştığımız da sizlerle paylaşacağız. Elbette ki bu ağlatan karar yine üzülerek belirteyim ki Çarşamba MİLLİ EĞİTİM' den kaynaklanıyor.

Çarşamba Milli Eğitim milli olmaktan çıkmış, şahsi olmuş adeta...

Çarşamba Milli Eğitim Müdürlüğü artık söylenenler ve iddialara göre; Şahsi eğitim Müdürlüğü gibi mübarek. Kanunları, yönergeleri ve yönetmelikleri kendilerine göre yorumlaya yorumlaya ihale, öğrenci alımı, nakli, yemeği, servisi derken her şeyleri Şahsi Eğitim Kanunu ile yönetilir hale gelmiş. Kursları bile. Veliler, öğrenciler iki gözü iki çeşme medyaya koşuyor. Çünkü devlet bedava kitap dedikçe, birileri beleş demediler, iyi yerleştir dediler anlamış olsa gerek. İhaleleri alanı da alamayan dertli. Yani MEM' den dertsiz kimse yok. ŞEM' de ise bir kesim musmutlu...

İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Cumhuriyet kurulduğundan bu güne sanırım ki böylesi hiç basiretsiz şekilde yönetilmemişti. Kaldı ki Merkez Müdürü olunca işler çözüldü sanan İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Aytekin Girgin'in suskun. O neden çekiniyor çözemedik. O kadar isyan, sorun, sıkıntı ve şikayet notlarını koleksiyon mu yapacak bilmiyorum. Bari not almasa tamam dedi salladı deriz. Notta alıyor. Hmmm,  çözdük sanırım emekli olunca kitap yazacaktır kitap...

İşte tüm bu iddialar neticesinde vatandaş der ki; Milli Eğitim değil artık o müdürlük dönüştürülmüş olmuş Şahsi Eğitim Müdürlüğü. Her şey şahsileştirilip, adeta çıkara dönüştürülüyorsa, halk kime güvenecek. Halkın tek güvendiği Devlet idi, devlet suskun ve siyasetçiler keyifte. Bu vesile ile de bu yaşananlara bakınca veliye, halka acı, ızdırap ve keder. Yöneticilerse keyfe keder.

Adamlar ihaleyi bile baksanıza Pastel Yemek Fabrikasının öngörüsü sonucuna göre yapıyorsalar. "Devletin malı deniz, yemeyen keriz" muhabbetinin ne safhada olduğunu varın siz düşünün. Şimdi anladınız mı?. Halk neden kararsız, neden suskun ve endişeli. Milli Eğitimi tel tel dökülen bir memlekette siz neyi düzgün olduğunu iddia edebilirsiniz.

Bu ve buna benzer daha detaylı yazımı ileri de sizlere aktaracağım. Özellikle Siyasetçilerin hem de çok güvendiğiniz siyasetçilerin tavırları, söylemleri ile eylemlerini daha net açıklayacağım. Düzelme noktasında haber, ilgi bekliyoruz. Bakalım düzelme ve hakkaniyet olacak mı, yoksa "aynı hamam aynı tas, durmak yok yola devam mı" denilecek hep birlikte göreceğiz efendim...

Çünkü başta da dediğim gibi, hiç bir değişim, düzelme ve düzeltme girişimi olmalıdır. Aksi takdirde : Halk 1 Kasım seçiminin cevabı çok sert olacak. Göreceksiniz...

Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.