KOZANIN HİKÂYESİ… 1

MUSTAFA ALTIKATOĞLU

Bursa iklimiyle ve bereketli toprakları ile meşhurdur. Taş eksen gül biter tabiri Bursa’da söylenmiştir tahminimce, bire bin veren toprağında doğrusu böyle bir söz yakışır şanına…
Her yörenin hususi yanı bulunur ama Bursa şeftalide, zeytinde, dutta hatta yaprağı ile beslenen kurtta da dünyada bir numara. Kurt deyince ipek böceği hemen gelmiş olmalı aklınıza. Osmanoğulları ipek kültürünü Orta Asya’dan taşımışlar buraya. Duydunuz mu bilmem Molla Feneri, Üftade Hazretleri gibi büyükler de ipek üretip satmışlar zamanında. Türkiye’de bir zamanlar ithal ipeğe fon uygulanır ve yerli üretici kollanır. Bu 90’lara kadar böyle sürer. Fonlar kalkınca ipekçinin keyfi kaçar. Sovyetlerin dağılması ile Özbek ipeği sahneye çıkar. İşin acı yanı o sene köylüye tohum verilir. İş satın almaya gelince masal okunur, ipe un serilir.
Hasılı üç, beş akça kazanma ümidi ile çalışan üreticinin neşesi boğazına dizilir. Ata mesleğini kaybetmek istemeyenler kafa yorar ama attığın taş ürküttüğün kurbağaya değmeyince neye yarar.
Bunlardan biri de Mehmet Ünal’dır. Koza Handa İpek alınmadığı sene küser, yollara düşer. 24 yaşında Kazakistan’a, Kırgızistan’a, Çin’e gider Özbekistan İpek Bakanlığında danışmanlık yapar hatta gurbette geçen 20 yılın ardından hasret ağır basar ve döner gelir Bursa’ya ipekçiliği tekrardan canlandırmak için kolları sıvar ve “Bursa İpekçiliğini Geliştirme Derneğini” kurar. Dilerseniz sözü Mehmet Ünal’a bırakalım o anlatsın:
“Bursa’ya gelir gelmez hemen bir festival yaptım. Gazeteler, olmayan bir ipeğe festival yapıyorlar diye yazdı ama şuan 32 kişi çalışıyor. 180 kişi de halı dokuyor. Demekki sahip çıkılınca oluyor. Bursa’da 20 yıldır yerli ipek çekilmiyordu. Sağ olsun Belediye Başkanımız elimizden tuttu, belli bir noktaya ulaştırdı. Türkiye’ye Çin, Brezilya ipeği geliyor. Özbekistan’ın Fergana Vadisinden çıkan ipek de pek iyidir. Ama Bursa ipeğinin eline su dökemez. Bizim ipeğimiz yıkandıkça parlar, renkleri güzelleşir, antik bir görüntü alır. Yurt dışından gelenler ise yıkandıkça matlaşırlar. Osmanlı zamanında Avrupalılar, Bursa ipeklisi gelsin, pazarımızı şenlendirsin diye vergi bile almazlardı.
Bursa’da dut yaprakları kuzukulağı olgunluğuna geldiğinde Koza Birlik tohumları köylüye dağıtır. Bunlar yerlerine yerleştirilir, 3-4 gün içerisinde minik minik kurtçuklar çıkmaya başlar. Toplanan taze dut yaprakları salata gibi kıyılıp üzerlerine serpilir. Beslenme dönemi yaklaşık 40 gün sürer. Bu zaman zarfında 4 defa uykuya yatar. Her uykuda deri değiştirir. Eğer kafasını kobra yılanı gibi sallamaya başladıysa koza örecek demektir. Böcek adeta sekiz işareti çizerek kozasını örmeye başlar. Serisini çözmeden ipeği alamazsınız Bunun için haşlak su kullanılır, sıcak su böcekleri öldürmek için değildir. Zaten ipekçiler hiçbir zaman canlı ipek böceği kullanmaz. İpek çekimi için mutlaka ölmüş ve kurutulmuş olması lazımdır. 3 kilogram kozadan ancak 1 kilo ipek elde edilir. Burada ustalık önemlidir, ipekçiler hususi bir bitkinin kökünden yapılmış uç burma süpürgesini maharetle kullanılır, kozaların uçlarını yakalarlar. İp kalınlığı denya denilen bir ölçüyle belirlenir. Mesela 22 denya kalınlığında ip çekecekseniz 11-12 tane koza kullanırsınız. Daha sonra vargel ve çarka bağlanır, böylece iplerin bükümü sağlanır. İpler önce bobin haline gelir sonra çileye çekilir ve sabunlu suyla pişirilir. Böylece ipek yumuşar ve güzelleşir. Sonra boya kazanlarına alınır ve renklendirilir.
Devamı Yarın…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.