Halk suskun- Çarşamba suskun…

Erol ŞEKER

 

Bu gün haftanın son günü!. Çok fazla konuya değinip kafa karıştırmak istemiyorum. Aslına bakarsanız bu gün Çarşamba sokakları gibi sessiz ve sakin durmak istedim. Ama olmadı.

Sokak Köpekleri Öldürülüyor mu, uyutuluyor mu? Dedik. Manşetimiz de “Kim doğru söylüyor” dedik. Nedeni ise gazetemize gelen tepki ve şikâyetlerdi. Köpekler sokaklardan azaldı iyi ama akıbetleri ne oldu dedik, İlçeden tepki gelmedi. Oysa hayvan da olsa bazı canların bir şekilde sokaklardan temizlendiğini dile getirdik. Sokaklar suskun, halkımız suskun…

Sonra döndük Hafta boyunca Müftülüğün hazırladığı konferans ve diğer etkinlikleri gece gündüz demedik sizlere ulaştırdık. Dedik ki: Müminler Kardeştir. Ama bizimkiler kardeşliği başka yerde aradılar. Bir kesim kardeştir dememiz gerekiyormuş anladık ama geç oldu. Sadece bu noktada tesellimiz kendisinden Allah razı olsun Müftü ziyaretimize geldi hem Kutlu Doğum Haftamızı kutladı hem de ziyarette bulundu. Ama ne çare ki bizlerin onlara verdiğimiz hizmeti görmeyen, duymayan Müftülüğün etkinliklerinde görevliler bir kere daha bizi görmedi. Bir teşekkür edilmesi bile yeter de artardı oysa. Orada da halkımız suskun ve sessiz kaldı.

Hiç birine tepki gelmeyince bu defa biz mi yoksa onlar mı engelli diye düşündük. Gidip İlkumut ’ta Engelliler için düzenlenen şampiyonaya kadar gidip engelle karşılaşan Engelli Futbolcuların şampiyonasında dönen dolapları yazdık. Yine sokaklar, halkımız suskun. Kısacası Çarşamba suskun, Çarşamba sokakları suskun, Çarşamba halkı, esnafı suskun...

Bu suskunluğu sadece ve sadece “Bu ayıp Bizim” haberimizde bozdu küçücükte bir kesim olsa da. Ben daha büyük tepki bekliyordum. Haber tamamen Öğrencilerin konuşmalarından oluşmuştu. Haber çıkar çıkmaz hiç kimse arayıp “Erol bey bu yazılanlara siz bir şeyler kattınız mı,- yoksa Öğrencilerin sorunları mı” demedi. Arayan demediğini bırakmadı ve akabinde o kelime: Yazıklar olsun Erol sende Çarşambalısın. Bu haberi yapmamalıydın”. Yok ya!. Neden yapmayacakmışım?.

Bu memlekette bazı geri düşünceleri, küf tutmuş gelenek ve göreneklerin değişmesi lazım. Yaşadığımız zaman teknoloji çağı ve dönemi. Bunlardan yoksun eğitimsiz bir toplum daima bilgide eğitimden, kültürden yoksun kalacak demektir.  Düşünün bir Öğretmen, Öğrenci hakkında detaylı araştırma yapmadan sonucu tüm Okul öğrencileri ile paylaşsın, Öğretmenler odasında konuşup gencecik çocuklarımızın adını lekelesin. Siz bu Öğretmene nasıl güvenip Çocuk emanet edeceksiniz?. Kendinizi önce o öğrencinin yerine koyun, sonrasında ise toplumun o öğrenciye bakış tarzına. Hukuk Fakültesi Öğrencilerinin derdini soran kaç kişi oldu. Defalarca yazdık bu İlçeye bir sinema, bir tiyatro, sosyal etkinlik çerçevesinde bazı çalışmalar olsun, eğlence parkları, alanları olsun dedik. Kim dinledi. Birileri özel yapsın alanlar gösterilsin halkın hizmetine bir şeyler sunulsun.

Çarşamba halkı gezmek için Samsun’a kaçıyor. Deniz için bile millet Atakum’a gidiyorsa bu ayıp bizim. Öğrencilere bakışlar kötü ise o gözleri düzeltip, güzelliklerimizi sunmalıyız. Kaldı ki Öğrencilerin dile getirdiği gibi de Kötü bir Çarşamba değil. Onlarında abartısı elbette ki var. Bende çoğu dile getirdiklerine inanmıyorum. O anlatılan yer Çarşamba olamaz. Ama onların uzantıları olan asalak birkaç eylemler elbette ki var. Dahası da var. Gidin Adliyeye neler göreceksiniz. Kulaklarınıza bile inanamayacaksınız. İddiaya girerim. Yapmadığımız haberleri bilseniz siz bile kahrınızdan ölürsünüz. Kısacası bu memlekette ki çoğu insanın acil eğitilmesi, bilgilendirilmesi, sosyalleştirilmesi gerekiyor. Yüzme kursları ile Deniz ile doğa turizmi ile parkları, sosyal etkinlikleri, sineması ile.

Velhasıl siyaseti, bürokratı ile halkı ile susmayıp değişime ayak uydurmalıyız.

Ne dersiniz?

Mutlu ve (sağ)- lıcakla kalın…

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.