HACETTEPE MAÇININ ARDINDAN (2)

İBRAHİM FETHİ SEL

  Dünya küçüldü 450 km ötedeki maçımızı bilgisayarın başında ileri geri alarak izleme imkânımız var artık.

             Ankara’da ki maçımızı bir internet sitesinin yaptığı canlı yayından izledim, maçı anlatan bayan ve yorumcusunun objektif yorumlarını da müşahede ettim.

             Takımımız 6 maçlık yenilmezlik serisine son verdi bu maçta.

             Öncelikle bir iki genel tespit ve sonrasında oyuncularımızı değerlendirmek istiyorum.

             Birincisi tüm takım Burçak hariç üzerine ölü toprağı serpilmişçesine isteksiz ve kazanma arzusundan uzak oynadı

             Ceza sahamıza düşen, gelen kafa toplarında ne hikmetse ilk müdahaleleri yapmıyoruz. Safa sonrasında böyle bir açmazımız var.

             Benim yorumlarımda 3-5-2//4-3-3//4-4-2//3-1-4-1 gibi sistemsel yerleşmeler bulunmaz. Ben sahaya bakarım ve Arı’nın yaptığı bal’ı sorgularım. Teknik teferruatlar ve sporcunun hazırlanması hocanın işi yoksa ben hoca olurdum.

             Baktıklarım ve gördüklerimin iyi niyetli ifadelendirilişidir yazdıklarım sadece.

             Kaleci Kadir’le başlarsak karşı karşıya çıkardığı bir top var ki bunu yese kimse ona niye yedin demezdi ama daha önce bir maçta çalım atıp ta gol yedirdiği pozisyon misali 40 metreden karşı takımın kaptanın attığı golü yemenin bir anlamı yok diye düşünüyorum.

              Aykut’tan sağ bek oluşturmaya çalışırken kafa toplarına vurmayacaksın dememişlerdir diye düşünüyorum. İyi bir sağ bek transferi iyi olur dedik, çabuk, çevik gidişli ve gelişli ama olmadı.

              Emre sakatlandı mı sakatlanmadı mı anlayamadım, sakatsa niye oyundan alınmadı onu da anlayamadım. Oyun bitene kadar ayağıyla meşgul oynadı. Maçı anlatan bayan spikerimiz bile Emre orta saha oyuncusu ama defansta ihtiyaçtan oynatılıyor mealinde ifadeler kullandı. Maçın bitimine yakın yaptığı ortanın dışarı gitmesinde de kendisine teşekkür etti.

             Burçak iyi ki aldık dediklerimizden, Ömer hala ben buradayım demeyenlerimizden.

             Orta sahaya gelince Kadir ve Cemal sanki Ankara’ya gitmemiş gibi idiler. Kemal ki bu maçı bize tek başına alabilecek kapasitede ama ne hikmetse ne topla buluştu, ne topla oynadı, Cemal hala hazır olmayanlardan sağda ve solda aynı görüntüyü verdi, bir farkındalık ortaya koymadı.

             Doğancan ve Mert ilk geldikleri günlerde çimde basmadık yer bırakmayan oyuncu kıvamında değillerdi.

             Mustafa bize anlatılan geçmiş profilini bir türlü bize göstermiyor, çalım atmanın erdemliliğinden pas vermenin faziletliliğine dönüş yaptığında daha verimli olacağı kanaatindeyim.

              Muhammed’e gelince bir santrafor alıp onu da orta sahada oynatalım, santraforu o beslesin. Bir kafa vurmadı, bir şut atmadı, bir çalım atmadı santraforumuz ve maç bitti gitti.

            11 den yansıyanlar bu yarında yedeklerle devam ederiz inşallah.

            Sağlıklı ve spor dolu günler diliyorum.