Erdoğan: 'Benim için önemli olan petrol değil insandır'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütü IŞİD'in petrol kuyularından elde ettiği imkanlarla silah alarak insan kıyımını sürdürdüğüne dikkat çekerek, “Bölgede yaşanan trajediyi görmek için acilen tedbir almalıyız.

Daha fazla geç kalırsak telafisi uzun yıllar sürece çetrefilli bir sorunla mücadele etmek zorunda kalabiliriz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’ndan düzenlenen Dünya Enerji Düzenleme Formu’na katıldı. Forumda konuşan Erdoğan, İstanbul’un enerji gibi önemli bir konuda dünyaya verecek mesajları olduğuna inandığını söyledi.

Dünyanın en önemli günden maddelerinden birisinin enerji olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Enerji ekonomiden siyasete, güvenlikten dış politikaya kadar hayatın her alanında ağırlığını hissettiriyor. Artan nüfus ve büyüyen küresel ekonomi neticesinde enerjinin ciddi bir küresel mesele olarak önümüzde bulunduğunu hepimiz biliyoruz. Küresel meseleler ancak küresel gayretler sayesinde çözüme kavuşabilir. Sorunların küreselleştiği bir dünyada dayanışma ve işbirliğini küreselleştiremezsek başarılı olamayız. Asya’nın en uzağındaki bir ülkede yaşanan sorunlar Avrupa’nın en batısını etkileyebilir. Ortadoğu sorunu, Kuzey Afrika’daki gelişmeler, dünyanın her köşesinde hissedilebiliyor. Tıpkı ekonomide olduğu gibi enerjide de dünya üzerindeki her ülke birbiri ile iletişim içinde. Günümüzün ihtiyaçlarını karşılamak sorumluluğunun yanında gelecek nesillere de yaşanabilir bir dünya emanet etmeliyiz. Öyleyse insan onuruna yaraşır bir yolla sorunları aşmak, işbirliği halinde ortak bir gelecek vizyonu belirlemeliyiz” diye konuştu.

“KENDİ VATANDAŞINI KATLEDEN REJİME ADETA ÖRTÜLÜ DESTEK VERİLİYOR”
Konuşmasında Ortadoğu ve Afrika’da yaşanan sorunlara değinen Erdoğan, “Bugün Filistin Libya, Mısır, Irak ve Suriye’de yaşanan hadiseler bize önemli dersler verdi. Ülkelere ve halklara sadece yer altı kaynaklarının değeri ile bakanlar, tarifi mümkün olmayan acıların yaşanmasına zemin hazırlıyorlar. Bu bölgede küresel barış ve huzurun teminatı olan ilkeler ayaklar altına alınırken, maalesef uluslararası toplum iyi bir imtihan verememiştir. Daha önce benzer süreçlerden geçen ülkeler için ortaya konan tavır özellikle Suriye’den esirgenmiştir. Bugün karşımızda 300 bin sivilin hayatını kaybettiği, ülkenin tüm altyapısının yok olduğu, bin yıllık kültürel mirasın talan edildiği bir Suriye var. 2 milyonu bizde olmak üzere 5 milyon Suriyeli başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı. İnsani yükün tamamen komşu ülkelerce yüklendiği, milyonlarca insanın göçe zorlandığı bir tablo giderek ağırlaşıyor. Uluslararası tüm çizgiler aşılmasına rağmen terör örgütlerinin arkasına sığınan, her gün varil bombaları ve balistik füzelerle kendi vatandaşını katleden rejime adeta örtülü destek veriliyor. Batılı ülke vatandaşları için en temel hak olan demokrasi ve özgürlük Suriye halkından tamamen esirgeniyor. Demokratik haklarının peşine düşmekten başka gayeleri olmayan on binlerce Mısırlının dramı Birleşmiş Milletler’de ve Avrupa Birliği’nde yeterince yankı bulmuyor. Gazze sahilde top oynayan çocukların bombalarla parçalanan masumiyeti, annelerin yürek dağlayan feryatları sadece iki satırlık bir haber olarak verilip geçiliyor” şeklinde konuştu.

“BENİM İCİN BİRİNCİ DERECEDE ÖNEMLİ OLAN PETROL DEĞİL, İNSANDIR”
Geçtiğimiz yüzyılda enerji arz güvenliğinin diktatörler eliyle sağlandığını vurgulayan Erdoğan, “Ancak insan unsuru ihmal edildi. ‘Bir dama petrol bir damla kandan daha değerlidir’ diyorlardı. Bu anlayış ile hareket eden politikacılardan bize adalet yoksulu bir dünya kaldı. Tabii diyebilirsiniz. ‘Biz bu enerji politikalarını görüştüğümüz böyle bir günde Suriye ile Irak ile ile ne işimiz var. Kusura bakmayın benim işim var. Benim için birinci derecede önemli olan petrol değil, insandır. İnsan olmadan petrolün ne anlamı var. İnsan varsa petrolün, suyun değeri var. 21. Yüzyılda bu acımasız sistemin devam edemeyeceğini tüm dünyanın idrak etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“DEAŞ PETROLDEN ELDE ETTİĞİ İMKANLARLA SİLAH ALARAK İNSAN KIYIMINI SÜRDÜRÜYOR”
Irak’daki petrol kuyularının terör örgütü IŞİD’in elinde olduğunu belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“DEAŞ bu kuyuları acaba kim için kullanıyor. DEAŞ şu anda bu petrol kuyularından elde ettiği imkanlarla silahları elde edip sonra insan kıyımını sürdürüyor. Tek tek ülkeler halklar ve insanlar dikkate alınmada insana insan olduğu için değer verilmeden küresel ekonominin refaha ulaşamayacağı görülmelidir. Adaleti, paylaşımı, işbirliğini merkeze almadan ne küresel barış, ne de enerji kaynaklarının güvenliği tesis edilebilir. Suriye’deki kaos ortamından beslenen Esed rejiminin tüm bunlara göz yumması ile palazlanan DEAŞ terörü bunun en açık ispatıdır. DEAŞ terörünün önce Suriye sonra Irak’da elde ettiği etkinlik bu iki ülke ile sınırlı kalmamış dünyanın 80’e yakın ülkesini etkilemiştir. DEAŞ tehdidinin dünyaya verdiği en büyük ders Ortadoğu’daki sorunların bölgesel değil küresel sorunlar olduğudur. Bu meselelerde sadece sınırlarımızın güvenliği ve enerji güvenliği değil, küresel huzur anlamında da insiyatif alınmalıdır. Bölgede yaşanan trajediyi görmek için acilen tedbir almalıyız. Daha fazla geç kalırsak telafisi uzun yıllar sürece çetrefilli bir sorunla mücadele etmek zorunda kalabiliriz”.

“ENERJİ YER ALTINDAYKEN SAVAŞIN, YER ÜSTÜNDEYKEN BARIŞIN KAYNAĞI HALİNE GELMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan enerjinin bir rekabet unsurundan çok işbirliği unsuru olması gerektiğinin altını çizerek, “Enerji meselelerinin uluslararası işbirliği ile kalıcı olarak çözülebileceği kanaatindeyiz. Enerji yer altındayken savaşın, yer üstündeyken barışın kaynağı haline gelmiştir. Enerjinin yer üstüne çıkarıldıktan sonraki pazarlama, tüketici ülkelere ulaştırılma süreci uluslararası anlaşmalar ve işbirliğini zorunlu kılan yanı ile barışa hizmet eder. Güçlü ekonomisi, ilkeli dış politikası ile Türkiye kaynak ülkelerle tüketici piyasaları arasında güvenli bir köprü olmaya devam edecektir. Ülkemizin son 12 yılda yaşadığı değişimin farkındasınız. Türkiye 12 yıl önce olduğu gibi sadece kendi ihtiyacın karşılamaya çalışan ülke değildir. Bugün Avrupa başta olmak üzere tüm dost ülkelerin enerji arz güvenliğine katkı sunmaya çalışıyoruz. Bakü - Tiflis - Ceyhan ham petrol ve Bakü - Tiflis - Erzurum doğalgaz boru hattını bu dönemde hayata geçirdik. Bu amaçla hayata geçirilecek güney gaz koridorunun temelini attık. Bu koridor enerji arz güvenliğinin arttırılması ve kaynak çeşitliliğinin sağlanması bakımından çok önemli. Azerbaycan ile başlattığımız TANAP projesinin de temelini Kars’ta attık. İnşallah 2018 yılında TANAP’tan ilk gaz akışını başlatacağız” dedi.

“KKTC VE ADANIN ENERJİ KAYNAKLARI İLE İLGİLİ POLİTİKALARIMIZDAN TAVİZ VERMEYİZ”
Erdoğan konuşmasında Kıbrıs çevresindeki enerji kaynaklarına da değindi. Bu kaynakların Türkiye’nin enerji diplomasisinde önemli bir yer teşkil ettiğini söyleyen Erdoğan, “KKTC’nin ve adanın enerji kaynakları ile ilgili politikalarımızdan taviz vermemiz söz konusu değildir. Bölgede çıkarılacak herhangi bir kaynağın tüm ada halkının olduğunu her fırsatta dile getiriyoruz. Oradan çıkacak kaynağın uluslararası piyasalara ulaştırılmasında kilit ülke Türkiye’dir. Kıbrıs’ta da aynı Irak’ta olduğu gibi iki taraf arasında anlaşma sağlanırsa bundan en fazla memnun olacak yine bizleriz. Şimdiye kadar nasın adada çözüm irademizi muhafaza etmişsek, bundan sonra da aynı tavrımızı sürdüreceğiz” açıklamalarında bulundu.

“2023 YILINA KADAR 120 MİLYAR DOLARLIK ENERJİ YATIRIMINA İHTİYACIMIZ VAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin enerji kaynaklarını çeşitlendirme çalışmalarından da bahsederek şunları söyledi;
“Sinop ve Akkuyu nükleer santral yatırımları öne çıkan iki önemli projemiz. Akkuyu nükleer santralinin liman projesinin temeli geçtiğimiz ay atıldı. Türkiye’nin gelişen nüfusu, ekonomisi ile doğru orantılı olarak 2023 yılına kadar yaklaşık 120 milyar dolar enerji yatırımına ihtiyacı bulunuyor. Enerji tüketimi artışında hızlı büyüyen bir ülkeyiz zira ileri sanayi teknolojisi bunu gerektiriyor. Bugün 12 yıl öncesine göre 2 kat fazla elektrik tüketiyoruz. 2023’de ise bugüne oranla 2 kat fazla tüketiyor olacağız. Enerjide dışa bağımlılığı azaltma çalışmaları kapsamında özelleştirmeler başta olmak üzere devletin boşalttığı alanlarda özel sektörün aktif olması için gayret gösteriyoruz. Bankacılık sisteminin güçlendirilmesi yönünde önemli adımlar attık. Küresel krizlerden etkilenmeyen bir finans yapısı oluşmasını sağladık. Devraldığımızda 25 bankanın iflas ettiğin düşünürseniz, o andan itibaren de 40 milyar dolarlık bir iflas bedelini ödeyen bir ülke olduk. Bugün güçlü finans sektörü ile ayakta olan Türkiye var. Enerji yatırımlarını destekleyen teşvikler verdik. Kamunun enerjiye ayırdığı yatırımları, sağlık, eğitim, adalet gibi alanlara kaydırma imkanı bulduk. Yapılan çalışmalarla enerjide özel sektörün payı 2002’de yüzde 32 iken bugün yüzde 70 düzeyine ulaştı. Biz artık yeni yatırımların ithal bir kaynak olan doğalgazdan ziyade yerli ve yenilenebilir kaynaklardan oluşmasını istiyoruz. Bu anlamda rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarında hızlı bir ivme yakaladık. Aynı şekilde kömür rezervimizi de ekonomiye kazandırıyoruz. Doğalgazın temiz ve çevreci bir kaynak olması nedeniyle evlerde yakıt olarak kullanımını yaygınlaştırmaya devam ediyoruz. Ülkemiz bugün 1.2 milyon kilometrelik elektrik şebekesi ile Avrupa’nın en uzun 2’inci, dünyanın 5’inci şebekesine sahip. Türkiye jeopolitik konumunun avantajlarını ülke gerçekleri çerçevesinde başarı ile yönetiyor. Türkiye’nin enerji arz güvenliğine yaptığı önemli katkıya rağmen gereğinden zorlu geçen AB ile üyelik müzakerelerinde tıkanan fasıllardan birinin enerji olması çelişkilidir. Buna rağmen rekabetçi ve serbest enerji piyasaları için yaptığımız çalışmaları devam ettireceğiz. Türkiye olarak küresel ve bölgesel refahı istikrar ve barış adına enerji arz güvenliği noktasında yapıcı katkılar vermeyi sürdüreceğiz”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri