DEMOKRASİ, İSLAM DÜNYASI VE TÜRKİYE

Hasan TOPUZ

 Sevgili Dostlar;

Son Günlerde, Arap dünyasındaki toplumsal deprem niteliği taşıyan olaylar, yüzyıllardır biriken enerjinin patlamasından başka bir şey değildir.

Teknolojinin baş döndürücü bir şekilde gelişmesi, iletişim araçlarının insanların bireysel olarak diyalog kurmalarına neden oluyor. Her evde internet var, televizyonlar dünyanın tüm olaylarını insanların gözü önüne getiriyor. İşte bütün bu gelişmeler toplumsal depremin şiddetini arttırıyor… Kapalı rejimler ve ya dikta idareleri halklarında dünyadaki olayları gizleyemez hale geldiler.

            İslam dünyası birkaç istisna dışında dikta rejimleri tarafından yönetiliyor. Mısır, Yemen, Libya, Cezayir, Suudi Arabistan gibi küçüklü büyüklü halkı Müslüman olan devletler, otuz yıl, kırk yıl kanlı diktatörlerin idaresi altında inim inim inliyor. Mübarek, Kaddafi ve Abdullah gibi halkının tepesinde boza pişiren hainler tahtlarında kendileri oturduklarını sanıyorlar. Oysa durum hiçte öyle değil. Dünya’yı idare eden emperyalist ağalar bu diktatörleri zengin petrol yatakları üstünde bekçi olarak kullanıyorlar. Avrupa ve Amerika gibi kendilerine demokrat olan efendiler olanların halkın tepesinde boza pişirmelerine göz yumuyorlar. Zengin Almanya’nın Başbakanı Merkel kaçacak yer arayan Mübarek’i ülkesine davet ediyor. İkiyüzlülüğün ve ya yüzsüzlüğün apaçık misali değil mi?

            Birinci dünya savaşından sonra yıktıkları Osmanlı Devleti’nin yerine irili ufaklı suni devletler kurduran emperyalist büyükler işi bu güne kadar getirdiler. Fakat bugün toplum uyanmağa başladı. Bireysel özgürlüklerin sınırı geliştikçe toplumsal taleplerde artmağa başladı.

                        DEMOKRASİ

            Toplumların kendi idarecilerini, serbest ve özgür seçimlerle kendilerinin seçtiği yönetimlere demokrasi denir. Hak, Hukuk, Adalet gibi insanın en önemli hakları demokratik idarelerde daha iyi sağlanır. Demokratik yönetimlerde insanların inancına karışılmaz, kimse kimseye inancından dolayı baskı yapamaz. Kimse kimseye başka bir dine inanması için zor kullanamaz.

            Nasıl, teknolojinin gelişmesi insan aklının en son bilimsel bilgileri geliştirmesi ile oluyorsa demokrasi de aynı kurallarla gelişir. Toplumsal ve bireysel özgürlüklerin en geniş bir biçimde kullanılması ancak demokrasi yolu ile olur.,

 

 

NEDEN İSLAM DÜNYASI GERİ KALDI.

 

Krallıklar, sultanlıklar, şahlıklar, padişahlıklar hiçbir şekilde İSLAM’A ve KURAN’A uygun idare şekilleri değillerdir. Babadan oğla geçen bir taht nasıl olurda İslam’a uygun olur. Peygamberimizden sonra gelen 4 halife devrinde demokratik yöntemler olmuştur ama daha sonra bu uyulama terk edilmiştir. Biz yukarıda saydığımız doğru idare şekillerini ancak bu çağda söyleyebiliyoruz. Daha önceki yüzyıllarda neden demokratik yöntemler kullanmadılar diye kimseyi suçlayamayız. Kanuni Sultan Süleyman neden demokratik kurallar uygulamadı demek ancak abesle iştigaldir. Çünkü demokrasi gökten zembille düşen bir cisim değildir. Binlerce yıldır topluluk halinde yaşayan insanoğlu, demokrasi fikrine ancak 20.ci yüzyılda ulaşabilmişlerdir.

            Cenab-ı hak peygamber yolu ile KURAN’I göndermiş ve insanlara ulaştırmıştır. Vahiyi okumak anlamak insanın işidir. Cenab-ı hakkın buyruklarını anlayıp uygulamak biz müminlerin işidir. Eğer biz geri kaldı isek bu suç bizimdir.

            Dünyadaki Müslümanların tek devleti olan Osmanlı ortadan kalkalı yüz yıla yakın bir zaman geçti. Osmanlı bakiyesi olan topluluklar hala kendilerini toplayamadılar. Batılı emperyalistlerin telkini ile tek partili rejimleri kurdular. Baas partileri bütün Arap dünyasını etkisi altına aldılar. Batının himayesinde diktatörlükler kuruldu. Nasırlar, Saddamlar, Kaddafiler hep o Marksist diktatörlüklerin son artıklarıdır.

            İşte soğuk savaş döneminde etkinliklerini artıran baasıcılar günümüzün çürümüş ve kanlı diktatörlüklerini yarattılar. Adları Cumhuriyet ama baştakiler diktatördür. Seçim yapmadan 40 yıl koltuklarında oturuyorlar. Bunun neresi Cumhuriyet idaresi olurmuş. Yaptıkları seçim ise komik ve insanları küçülten dikta yöntemleridir.

Libya Cumhuriyeti, Yemen Cumhuriyeti, Suriye Cumhuriyeti denir ama başlarındaki adamlar seçim yapmadan 30 yıl koltuklarında oturuyorlar.

İnşallah son olaylarda toplumlar gerçekten uyanmışlardır.ş demokrasi bu gün, yarın hemen gelecek bir rejim değildir. Demokrasilere ulaşmak için yüz yılların geçmesi gerekir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.