Çarşamba’da Unutulmayacak İki Gün

Hasan TOPUZ

 

            Belediyemizin aylardır duyurduğu ve Kentimizin her yanına afişler asarak ilan ettiği gün geldi çattı Çarşamba’mızın yetiştirdiği Dünya’ca tanınmış ilim adamı Ordanyüs Profesör Ali Fuat Başgil için yapılan Sempozyumların üçüncüsünü cumartesi günü takip ettik. Pazar günü ise Ali Fuat Başgil Hukuk Fakültesi için yapılan binaların devir teslim töreni vardı o törene de katıldık. İlçemiz için unutulmayacak kültürel faaliyetlerden birini daha yaşadık. Bu düzeyde İlmi toplantılar ancak İstanbul ve Ankara gibi kültürel düzeyi yüksek kentlerde yapılır. Çarşamba’mızda böyle bir sempozyum’u bize izlemek fırsatı veren Çarşamba Belediyesine gönül dolusu teşekkürler ederim.

            Sevgili Dostlar.

            Size dolu, dolu yaşadığım bu kıymetli iki günün izlenimlerini yazmadan önce gördüğüm acı hakikatleri anlatacağım. Sevgili hemşehrilerim Türkiye’nin her yanından ilim adamları gelmiş, tarih, hukuk ve tarım alanlarında bizi aydınlatacaklar.   Cemil Şensoy salonunda kimse yok. İstanbul’dan Ankara’dan Konya dan Anayasa  profesörleri geliyor. Bizim Çarşambalının umrunda bile değil, İlçemizde onu Aşkın lise var. Yüksek okul var. Vatandaşların katılmamasını bir yana bırakalım. Öğretmenlerden salonda beş on kişi var Çarşamba tarihi ile ilgi Üniversite hocaları yep yeni bilgiler aktarıyorlar, tarih öğretmenleri salonda yok. Yeni Anayasa yapılması ile ilgili panel düzenlendi. Salon yine boş. Ben bir Çarşambalı olarak utandım. Biz bu kafa ile mi muassır Medeniyetler seviyesine ulaşacağız? Kentimize kadar gelmiş bu ilim ziyafetinden nasib almayan insanlarla mı ileri demokrasi kuracağız? Bende öğretmenim, arkadaşlar bana darılmasın, böyle ciddi bir sempozyum yapılırken tüm Çarşambalı öğretmenlerin gelmesi gerekirdi. Bu ilçede Milli Eğitim Müdürlüğü yok mu? Soruyorum Milli Eğitim Müdürlüğü iştirakı artırmak için çalışma yapamaz mıydı?

 

            Eğer Türkiye’nin her yerinde böyle bilimsel konuları ihtiva eden toplantılarda bizdeki gibi salonlar boş ise, vay halimize, kalkınıyoruz, ileri gidiyoruz diye kendimizi aldatmayalım. Eğer Belediye bir şarkıcı getirse idi o salon dolar taşardı. Darılmayın ama seviyemiz işte bu!

            Sempozyum’da ve panelde işlenen konuları size kısaca özetleyeyim de neden bu kadar öfkeli olduğumu anlarsınız.

            Sempozyum’un ilk bölümünde, Çarşamba tarihinde ulaşılan yeni bilgiler aktarıldı. Üç bilim adamı sunum yaptı. 1.Doc. Dr İbrahim Tellioğlu 2.Doc. Dr Doktor Rıza Karagöz   3. Prof Mehmet Beşirli. Sunulan bildirileri can kulağı ile dinledik. Saydığım bu üç hoca Türkiye’nin en önemli tarihçilerindendir. İbrahim Tellioğlu Taceddin oğlu Beyliğinin önemini anlattı. Yeşil Irmak çevresinde hakimiyet kuran bu Beyliğin son başkenti bizim ORDU köyümüzdür. Daha önceki yazılarımda Taceddin oğulları Beyliği ile ilgili araştırmalarımı size sunmuştum. Yeni yeni bilgiler edindik.

            Doc. Dr Rıza KARAGÖZ

            On Dokuz Mayıs Üniversitesinde tarih bölümü Doc. Dr olan hocamız bize 1834 sayımına göre Çarşamba’nın nüfusunu anlattı. Oysa biz aynı konuyu bir yıldır çalışıyorduk. Çarşamba kent konseyi Başkanı Avukat Sefa TEMİZ söz aldı. “Biz Çarşamba’nın 1834 sayımına göre nüfus yapısını eski Türkçeden yeni Türkçeye çevirdik, Hasan Topuz Hocam Haber Expres Gazetesinde yayınlıyor dedi. Bütün Prof.ler dikkatle dinlediler. Çay içmeye geçtiğimizde Sefa Beyle birlikte yaptığımız çalışmaları anlattık.

            Sefa Temiz Bey Haznedar Oğullarının Çarşambalı olduğunu belgeleri ile birlikte anlattı. Kent Konseyi olarak yaptığımız diğer çalışmalar hakkında bilgi verdik.

            Doc.  Dr İbrahim Tellioğlu, Yeşil ırmak havzasının on birinci yüz yıldan itibaren Türklerin eline geçmeye başladığını açıkladı. 1380 tarihinde Taceddin oğulları Beyliğinin on iki bin askeri var. Beyliğin nüfusu ise altmış bin dolaylarında.

            Rıza Karagöz 975 Nolu nüfus defterindeki bilgilerin sunumunu yaptı. 1834 tarihinde Çarşamba’nın köyleri ile birlikte Müslüman Nüfusu 3390 kişi olduğunu açıkladı.

            Termeli olduğunu bildiğimiz Prof. Mehmet Beşirli bize Safiye Hanımın terekesini (öldükten sonra kalan malları) anlattı. Safiye Hanım’ın mezarı RAHTVAN camimizin haziresindedir. Safiye Hanım Trabzon Valisi Haznedar oğlu Osman Paşanın gelinidir.

            İstiklal savaşında Komünist Partisi reisi olan Mustafa Subhinin Canik Mebusu olduğunu öğrendik. Mustafa Subhi daha sonra Trabzon’da denizde boğularak öldürüldü.

            Ayvacık ilçesinin Keskinoğlu köyünden olan Keskinoğlu Rüstem’in ve Tülezoğlu Ahmet’in istiklal savaşında Çarşamba’da müsbet manada adı geçen ve silahlı birlikleri olan kişiler olduğunu öğrendik.

            Son sunumda; İstiklal savaşı yıllarında Çarşamba’da Müslim ve gayri Müslim birçok eşkiya çetesi  olduğu anlatıldı. Bunlardan birinin, Kafkasyalılardan meydana gelen eşkiya çetesinin Ankara’ya görevli olarak gitmekte olan Kelkitli Ziya Bey ve Ahmet Bey’leri öldürdükleri anlatıldı. En önemlisi ise devlet zayıf olduğundan katiller mahkemeye çıkarılamadı.

            Sempozyum’un birinci bölümünde Çarşamba’mızın tarihi ile ilgili yepyeni bilgiler edindik. İlçemizin tarihini yeniden öğrenmeye başladık. Emeği geçen Hocalarımıza teşekkürü bir borç bilirim.

            Sevgili Çarşamba’lı Dostlarım

            Yazımın sonunda çok önemli bir önerim var: tarihçi Doc. Dr İbrahim Tellioğlu sözlerinin sonunda şunların altını çize çize anlattı. “Belgesi olmayan sadece efsaneye dayanan Amazonları bir yana bırakın. Taceddin oğulları Beyliğine ağırlık verin. Son Başkenti Ordu köyü olan bu Beylik Karadeniz Bölgesinin Türk yurdu olmasında çok büyük rol oynamıştır. Ordu köyündeki cami  muhteşem bir tarihi eserdir. Hasan Gazi Türbesi orada duruyor. Kale duvarları kalıntılar halinde boy gösteriyor. Çarşamba Ordu köyündeki bu tarihi mekanı değerlendirsin.”

 Yukarıdaki sözlerden ilham alarak bende Çarşamba’ya sesleniyorum. Başta sempozyum’u baştan sona ‘bizimle birlikte sonuna kadar takip eden İlçe Kaymakamımızın önderliğinde bir kampanya başlatalım. Taceddin oğulları Beyliğinin son Başkenti olan ORDU köyündeki tarihi mekanı tanıtalım. Kafileler halinde önce İlçe halkının o mekanı ziyaret etmelerini teşvik edelim. Daha sonra bütün Türkiye’ye tanıtalım. Ordu köyündeki bu tarihi mekanın onarılması ve yeniden düzenlenmesi için hükümeti harekete geçirelim. Ben eminim ki eğer iyi tanıtılırsa Ordu köyü turistik ve kültürel bir mekan haline gelir. Son olarak Ordu köyünde Taceddin oğulları Beyliğinden kalan Hasan Gazi Camiinin onarılması için bir trilyon ödenek ayrıldığını ve onarıma başlandığını öğrendim. Bu bilgiyi bizzat caminin imamından aldım. Bu bir başlangıç olsun. Haydi Çarşamba.

Selam ve Dualarımla                                                    

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.