BİZE NELER EMANET?

ADEM YAVUZ

Emanet, güvenilen bir kimseye koruması için geçici olarak tevdi edilen maddi ve manevi bir takım şeyler demek olup, dinimizde ise; Allah-û Tealâ’nın, biz insanlara ulaştırdığı bütün teklifler, sorumlu olduğumuz gerek ferdi gerek içtimai işler ve yapmamız gereken kulluk görevleri demektir. Emanet; yaratılanların, yaratıcıdan aldıkları her tür değerlerdir. En üstün varlık olan insanın Allaha karşı, ailesine karşı ve içinde yaşadığı topluma karşı görev ve sorumlulukları anlamına da gelir emanet..

Cenabı Hak Kur’ân-ı Kerim’de olgun müminin özelliklerini sayarken emanete riayete de yer vermiş ve şöyle buyurmuştur.  “O müminler ki emanetlerine ve verdikleri sözlere riayet ederler”(Mü'minun 23/8). Henüz peygamberlik vazifesi kendisine verilmeden önce içinde doğup büyüdüğü toplum tarafından “el-Emin” olarak adlandırılan Sevgili Peygamberimiz bir hadis-i şerifinde : “Agâh olun ki; emanete riayeti olmayanın imanı yoktur. Sözünde durmayanın da dini yoktur”(AhmedibniHanbel, Müsned, 4/271)buyurarak müminliği emanete, emaneti de müminliğe bağlayarak; bu iki unsuru birbirinden ayrılmaz kılmıştır. Yani insan emanet şuurunu kaybedince imanını, imanını kaybedince de eminlik sıfatını kaybetmiş oluyor.

Emanete hıyanet etmek ise, Rabbimiz tarafından yasaklanmıştır. Yüce Mevla'mız, “Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e hainlik etmeyin. Bile bile kendi (aranızdaki) emanetlerinize de hainlik etmeyin”(Enfal8/27)buyurmaktadır. Emanete hıyanet etmek aynı zamanda münafıklık alametidir. Sevgili peygamberimiz, “Münafığın alameti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verince vadinde durmaz, kendisine bir şey emanet edilince hıyanette bulunur”(Buhari, İman, 24) buyurarak emanete riayet etmemenin Müslüman'ın değil, ancak münafığın bir özelliği olduğunu ifade etmiştir. “Emanet zayi olduğunda kıyameti bekle”(Buhari, İlim, 2) hadisi ile de emanete hıyanetin yaygınlaşması ve güvenin ortadan kalkmasının toplumsal çöküşe neden olduğu anlatılmak istenmiştir.

Dünyada muhatap olduğumuz her şey emaneti teşkil eder.Allah’ın bütün emirleri, peygamberlerin bildirdikleri, insanların hak ve hukukları, tabiatın canlı ve cansız tüm varlıklarının tasarrufu, emanet olarak değerlendirilir ve insan, emanet sıfatını taşıyabildiği ölçüde, insani değerlerini korur. Nitekim insan, Allah’ın yeryüzündeki halifelik emanetini taşıyabilecek kuvvette ve kabiliyette yaratılmıştır. Bu bakımdan insanı güçlü ve güvenilir kılan, Allah’ın emanetlerini taşıyabilme özelliğidir.İnsanoğlu henüz ruhlar âleminde iken, “kâlû belâ” cevabıyla emaneti teslim almış ve onu koruyacağına dair söz vermiştir. İnsan Kelime-i Tevhidi söylemekle; bu dinin tüm değerlerine sahip çıkıp, onu koruyacağına dair yemin etmiştir adeta.

Şöylece bir hatırlayacak olursak bize neler emanet? Peygamber Efendimiz (s.a.v) veda hutbesinde bizlere şunları emanet bırakıyordu: "Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız: Allah'ın kitabı ve Resûlünün sünnetidir."(Muvatta, Kader 3) Allah’ın kitabı ve Resulünün sünneti kendilerine uyulması için emanettir, bunlara uymamak emaneti zayi etmektir. İnsanın Allah’a, peygambere ve mukaddes değerlere aldırmayıp; dinine, çevresine, himayesinde bulunan varlıklara fayda yerine zarar vermesi, emaneti zayi etmesidir.

Kadınlar ve çocuklar, bize emanettir. Kadınları korumak, çocukları İslâm ahlâkı üzere yetiştirmek emanetin gereği; iffet ve ahlâktan uzak bir neslin yetişmesine göz yummak ise, insanın kendi nesline ihanetidir. Komşu komşuya, arkadaş arkadaşa emanettir. Komşuluğu ve arkadaşlığı tek taraflı menfaate dayayarak, komşu ve arkadaşlık hukukuna tecavüz etmek; emaneti zayi etmektir. Öğrenciler öğretmenlere, hastalar doktorlara, Toplumun güçsüz, zayıf ve fakirleri; güçlü ve zenginlere emanettir.

Her şey birbirine bağlı ve her şey birbirine emanettir. Bunun yanında; din, adalet, ahlâk kuralları ve toplumun temel realiteleri; “ben insanım” diyen herkese emanettir. Bu kurallara riayet etmeyip, insanlar arasında ikincilik meydana getirmek, “doğruluğu koruma” emanetine ihanet sayılır. İnsanlık hasletlerinin tümü; yerine getirilmesi gereken birer emanettir. İnsanın canı ve bedeni bile; ölümle teslim edeceği bir emanettir. Onun için; her şeyin birer emanet olarak dolaştığı bu dünyada, emanetin gerçek sahibinin huzurunda mahcup olmayacağımız bir biçimde yaşayalım. Sizleri, her halinizle emanetin gerçek sahibi olan Allah’a emanet ediyorum.