"Balık baştan kokmuş, kıçtan koku yeni geliyor."

Erol ŞEKER

Türkiye'ye rezil edildiğimiz, rezalet dolu görüntülerle Çarşamba yine zirve yaptı. Eskiden TEKSAS adı ile anılır, rezil edilirdik. Şimdilerde başka başka daha berbat ucuz ithamlarla... Üzülmemek elde değil!

Olayın iç yüzü aydınlandıkça daha da vahim durumlar varmış dedik. Konu yargıya intikal etti. Ancak ailelerin iş yeri sahibinin tutuklanmamasına tepkileri ayyuka çıkıyor...

İş yerinde ki rezaleti sadece çalışan 2 görevli değil, iş yeri sahibinin de buna prim tanımasından kaynaklandığı hatta çalışan görevlileri onun cesaretlendirdiğine inanıyorlar. Aileler bir başka olaya daha kızgın.

Yıllardır Çarşamba' da böyle bir kreş var. Bu kreş ilk etapta Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumundan 3 Şubat 2011 tarihinde resmi olarak izin alındıktan sonra açılmış. Kurumda eğitim vermek üzere Samsun OMÜ Çocuk Bakımı ve Gelişimi bölümü mezunu Öğretmen M.K.K. ve idaresinde 4 Öğretmen, 4 Çocuk bakıcısı, 1 yemekhane görevli olarak aşçı ile işe başlamış. Ardından bir süre sonra bu kreş sessiz sedasız mühürlenmiş.

Bu mühürden sonra bina değiştirilmiş yeniden yan tarafta açılmış ve o da Kasım, Aralık 2017 tarihinde yeniden mühürlenmiş. Neden? Kurumun evrakları, izinleri, ruhsatı olmadığı için. Mührü vuran kim!?

Birileri "KAPATIN" denileni kapatıp ve mühürleyip takibini sıkı yapar. Orada sorun asla yoook. Ama aynı yere "DOKUNMAYIN BİZDENDİR" denildiği yeri herkes hepten unutmak zorundadır. Unutunca da böyle rezaletler çıkar işte. Bakalım bu rezaleti nasıl temizleyecekler?

BU REZALETİN SİYASETİ OLMAZ, OLAMAZ, OLMAMALIDIR.

BU ÇOCUKLARA İŞKENCE, İSTİSMAR ADINI HER NE KOYARSANIZ KOYUN, SUÇ CEZASIZ KALMAYACAKTIR.

Ama hemen akıllara gelen ilk sorular şunlar; Bu kreş olayında suçlu iş yeri sahibi mi yoksa başka birileri var mı?  İş yeri sahibi kesinlikle vicdanlarda suçlu. O nedenledir ki; yargı karar verecek. Sıkıntı yok. Ama asıl suçlu kim?  

Çok iyi hatırlıyorum. Bazı mühürlenen iş yerleri dedektif gibi izlettirilip, mührü kıranları mahkeme kapılarına gönderip yıllarca süründürenler bu memlekette yok muydu? Biz yanlış mı hatırlıyoruz? Bu olayda neredeydiler?

Yıllardır kırılan Mühürlere, iskansız iş yerine, ruhsatsız binaya neden, niçin kimse ses çıkartmaz!?
Sizce neden? Ahbap- çavuş ilişkisi mi, başka nedenle mi? Bilinmeyenleri yargı çözecek.

Bu davada merak edilen ve cevabı beklenen sorular var. Bizler de bu soruların cevabını bekliyoruz. Cevap geldiği takdirde buradan aynen yayınlanacaktır.

1 -Savcılık, adı geçen kreş binasının imar, iskan, ruhsat var mıydı? Bakanlık Müfettişi haricinde bu kurumla ilgili hangi kurum görevini yapmamıştır?

2- Mühürlenen işyerinde mühür kırma olayı var mıdır? Varsa kim hangi yasal işlemleri yapmıştır?

3- Kreşin çalışmasına kim nasıl ve neden müsaade etmiştir? İlgili resmi kurumlara kreşin yasal olmadığı ilgili kuruma bildirmiş midir?

4- Savcılık olayla ilgili kurum eksiklikleri yönünden yetkili görülen kimlerin ifadesine başvurulmuştur?

Merak edilen ilk sorulara cevap beklenmektedir. Diğer sorular gündeme daha sonra getirilecektir. Şimdilik bu soruların yetkililerce cevaplanması beklenmektedir.  

Eskilerin deyimi ile "Baş ne yaparsa, nereye giderse, kıç o yöne gider."  

Memlekette "Balık baştan kokmuş, kıçtan koku yeni geliyor." Mesele bu kadar basit.  Baş'ta ki pis kokuya neden olan neyse temizlemedikçe, kıç kokusunu memleket daha çok çekecektir.

Yargıya gelince;  Hafta sonu boyunca mağdur ailelere de dediğim gibi. Yargı kesinlikle gereğini adaletli biçim de kesinlikle yapacaktır. Ne siyaset ne de bilmem ne, yargıya müdahil olamaz merak etmeyin. Sizler sadece sakin olun, sabırlı olun ve sonucu bekleyin. Gerisi gelecektir. Göreceksiniz.

Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.