Ayvacığın kaderi mi?

Erol ŞEKER

Ayvacık…

Sadece Samsun’un değil aynı zamanda barajı, mesire alanları ve güzelim manzarasıyla Çarşambalılarında nefes almak için, çoluk çocuk, genç yaşlı demeden akın ettiği, Karadenizimizin güzide bir bölgesi.

Şimdilerde sele teslim…

Dün gazetemiz de maalesef üzücü bir olaydan ötürü manşet olan Ayvacık’ta ve Ayvacık halkının yanındaydım.

Derelerin alıp götürdüğü, arazisinin büyük bir bölümünü suya teslim etmiş olan çiftçimizin yanındaydım. Gözleri dolmuş bir halde bana yaşanan olayları anlatmaktaydı. Ses tonundan ve çaresizce bakan gözlerinden belli ki hala olayın şokunu yaşamaktaydı. Yaklaşık 9 saat süren yağışlar sonrasında Ayvacık sele teslim olmuştu.

Dere yataklarının kenarlarına sıklıkla dile getirilmesine rağmen ve bir o kadar da geçmişten dersler çıkartılmasına rağmen bir türlü yapılmayan bentlere mi yansam, bana buğulu gözleriyle bakan, arazisinin 40 metresini sulara feda etmiş olan ve neredeyse evini güçlükle kurtarmış olan çiftçi kardeşime mi?...

Yapılan çalışmaları izlerken ve yetkililerden bilgi alırken ruhum daraldı. İçimden “Beee kardeş bu mudur Ayvacık’ın kaderi?” demek geçti. Bu kaçıncı Ayvacıklıların sel felaketini yaşamasıdır. Bir bölge bu kadar mı kaderine terk edilir ki, böylesine turistik değerlere sahip olduğunu düşündüğüm, Samsun’un akciğeri olarak gördüğüm bu ilçe…

Bu konuya yetkililerin bir an önce el atmasının zamanı geldi de geçiyor. Bunu sadece ben dile getirmemekteyim. Aynı zamanda bunu bölge haklıda istemekte. Sel ve toprak kaymaları bölgede sadece maddi yönden zararlara neden olmamakta, aynı zamanda Ayvacıklıların manevi yönden de yıkılmalarına neden olmaktadır.

İçimiz acıyarak gazeteye dönerken arkamızda bıraktıklarımızı düşünmeden edemedik. Sular altında kalan araziler, evler, yıkılan köprüler ve çöken yollar…

Elbet bir şekilde onarılacaktır ve yeniden inşa edilecektir. Mesele o değil. Mesele olası bir sel felaketinde daha aynı manzaralarla karşılaşmamak için neler yapılması gerektiğinin şimdiden düşünülmesi ve yetkililerin bu doğrultuda, böylesine bir felaket senaryosu karşısında neler yapabileceklerini oturup düşünmeleridir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.