2019-2020 Arası!

Furkan Eren Özdemir

78’li subayların özelliği şu; üniversite tahsili yaptırılmış subaylardı. 78’li subaylar ve devamı olan üniversite tahsilliler kalsaydı Türk Ordusunun yapılanması bugün çok farklı olacaktı.

12 Eylül 1980’i yapabilmek için 1 Mayıs 1977 katliamıyla başladılar. Onun ardından sürdüre sürdüre geldiler; Kahramanmaraş, Çorum, Sivas olayları…

Aradaki bütün cinayetler! Gazetecilerin öldürülmeleri, bütün o bilim insanlarının yok edilmesi…

Bakın Bedrettin Demirel Orgeneral, Çankaya’da Kenan Evren’in Başdanışmanı iken anlatıyor: “12 Eylül’ü 1 yıl önce tasarlamıştık, 1 yıl önce yapacaktık. Fakat oturup konuşunca komutanlarla, yeteri sayıda insan ölmediğine karar verdik. Türk halkı bu müdahaleyi kabul etmez.”

Ondan sonra günde “ortalama” 32 kişi öldü.

Peki ne oldu?

12 Eylül 1980 oldu, 78’li subaylar için emir çıkarıldı, Türkiye genelindeki 78’li subayların tamamı ve 79’luların bir kısmı, Kara Kuvvetleri ve Jandarma neredeyse tamamını ihraç etti. Deniz ve Hava’nın yüzde ellisi gitmişken durduruldu. Deniz Kuvvetleri bu tasfiyeyi istemiyordu.

Bütün bunlar yeni subay tipini içine sindiremeyişlerinden kaynaklıydı.

Üstelik yeni subay tipinin yaratılmasının emrini verende Eğitim Komutanlığı’nda Korgeneral rütbesinde Genel Kurmay’da iken Kenan Evren’di.

Ama çıkan sonuçtan mutlu olmadılar.

Niye?

Çünkü çıkan sonuç kabullenmedi. Çıkan sonuç anarşist geldi. Reddediyor her şeyi. Denetlemelerde mavi kaplı klasörleri denetlemek yerine siz sistemi değiştirin filan gibi çıkışlar vardı.

Bunları göğüsleyemediler. Sosyal yaşam vs. gibi alanlarda bir sürü talepler vardı. 12 Eylül’e burada virgül koyarak 15 Temmuz’a gelelim.

*

 15 Temmuz’daki yapılan bir isyandır. Herkes darbe girişimi diyor, hayır efendim darbe girişimi değil!

Bu bir isyan, bu bir terör örgütünün yaptığı kalkışmadır.

Başarısızlık stratejisi üzerine kurgulanmış çok başarılı bir operasyon yaptılar.

O gece Türkiye’de iç savaşı prova ettiler.

Ve gördüler ki Türkiye çok hassas ve istedikleri zaman iç savaş çıkarabilirler.

Çünkü o gece düşünün kimse kimseyi tanımadığı halde 254 kişi hayatını kaybetti.

Kaç yüz kişi yaralı filan o sayıyı bilemiyoruz.

Asker cenahından kaç ölü var onun sayısını iyi bilmiyoruz.

Ama düşünün o geceyi, kimse kimseyi tanımıyorken neler oldu?

O gece birlikte oturduğum arkadaşlarıma gelen bilgilerden sonra dedim ki, bu FETÖ’cü bir kalkışma!

Kalkışmadan çok zaman önce ordu içindeki yapılanmayla alakalı birçok kitap, makale ve açıklama yapıldı. Ve bu kaynakların birçoğu asker kökenliydi. Ama dikkate alınmadı, biz 15 Temmuz’u yaşadık.

Bu iş bile bile, göre göre geldi. Tıpkı 12 Eylül gibi…

12 Eylül’ü yapmalarının en önemli nedenlerinden biri ; 24 Ocak 1980 kararlarını hayata geçirebilmekti. Bu kararları demokratik bir sistemde hayata geçiremezdiniz.

Yunanistan’ın NATO’nun güney kanadına geri dönüşü sağlatmak, Rogers Planıyla.

Diğer nokta 78’li subayları tasfiye etmek ve sol ile birlikte Ülkücüleri bitirmekti.

Ne bıraktılar geriye?

Şimdi herkes mızmızlanıyor. Geride insan manzumesi mi bıraktılar?

*

Bakın ABD istemeden Türkiye’de darbe OLAMAZ.

Kalkışma olur, isyan olur belinizde silah var. Girişimleriniz olur ama darbe yapamazsınız.

*

15 Temmuz darbe niyetiyle yapılmadı, bir provaydı.

NATO’nun bir koridoru, CIA’nın bir koridoru, Pentagon’un bir koridoru var işin içinde.

Beyaz Saray, Pentagon, NATO Genel Komutanlığı olacak, Türk Genel Kurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı işin içinde olmayacak, öyle mi?

Böyle bir şey olabilir mi?

O gece kendi kaynaklarımızdan baktık, Genel Kurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı nerede diye.

Dediler ki o işin içinde yok. Genel Kurmay’da kan gövdeyi götürüyor.

Gece 12’de dedim ki devlet bu işe hakim olmuştur.  Sabaha etkisiz hale getirilir.

O gece Halk TV haber merkezi zırvalamış, zil takıp oynamış, Erdoğan’a karşı darbe oluyor filan gibi…

Neyse sonra yatıştırılmış, öyle de bir aptallık yapmışlar.

Şimdi bu yanlışa birçok kişi düştü.

Ama şunu düşünmüyorlar, askeri darbe dediğiniz şey önünde herkesi sürükler. Asker postalı başka bir şeydir. Herkes aklını başına toplamalıdır.

Ergenekon sürecinde de yargılananlar dedi ki, ABD istemediği sürece askeri darbe yapamazsınız, Ergenekon diye bir örgüt filan yoktur diye.

Kemalist o subaylar karargahlardan dışarı çıkardı, niye çıkmadılar?

Onlar çıksalardı ne olacağını düşünebiliyor muydunuz bu ülkede?

Çünkü onlar meseleyi biliyordu, gördü ve bunlar Fetullahçıları tanıyor zaten herkes.

Bunların ne halt ettiğini biliyorlardı.

1984’te ilk soruları çaldılar çünkü.

1985’te çaldılar, 1986’da çaldılar ayyuka çıktı, 62 veya 63 kişinin okula girişinin önünü kestiler. O gün Genel Kurmay Başkanı dedi ki “Hepsini bunların atmayalım, biz bunları kazanırız.” Dedikleri de 15 Temmuz’da general, amiraldi.

*

Bakın 2019-2020 aralığı Türkiye için çok zor…

Dolar 2,30 iken ekonomistler dedi ki biz 4,50’yi göreceğiz.

Bu rakamı gördüğünüzde anlayın ki tekerleği geri dönmeyecek biçimde adamlar döndürüyor artık.

Türkiye’yi zorluyor.

Bunun anlamı ne?

Böyle yıktın yıktın.

Peki kural koşul ne?

İç savaş çıkarmak.

Sen bunları göre göre bunlar yokmuş gibi davranırsan bu modellerle karşılaşacağız.

Çünkü çevremiz hep bu modellerle karşılaştı.

2003’te Condoleezza Rice’in bir konuşması var.

Sene 1896. Amerikan Senatosu, parlamentoda gizli bir oturum yapıldı. Konu neydi biliyor musunuz?

Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması meselesi.

Parçalatılacak, Birleşik Türkiye Devleti kurulsun.

Kaç?

1896.

Sonra geldik 1988’e.

1988’de yine bir parlamento konuşması var. O parlamento konuşmasını referans alarak, 1999’da bir kitap yayınladılar. Graham Fuller-Henri Barkey imzalı…

Türkiye’nin Kürt Meselesi’dir ismi.

Aynen o kitapta da ne diyorlar biliyor musunuz?

Eğer mümkünse birleşik bir Türk devleti içerisinde çözüme kavuşulmasından yanayız. (Sayfa 11)

Bir kere Birleşik Türk Devleti ne demek?

Şuanda sen zaten üniter bir devletsin. Seni önce ayrıştıracak, sonra birleşik!

Ne yapacak?

Federasyon, konfederasyon… Sözde Türkiye Kürdistan’ı ile bunu birleştireceğim!

Şimdi bu çok kolay bir şey mi olur Türkiye’de?

Bu kan akmadan mümkün müdür?

Uyarılarımız bundan dolayıdır.

Bunu kendileri söylüyor, lütfen görelim. Aklımız var. Andımız meselesi neden gündeme geldi?

Erdoğan’ın Kürtlük söylemleri neden dirildi?

Şimdi benim siyasi görüşüm sebebiyle bu uyarılarım eleştirilebilir. O muhaliftir filan denilebilir.

Kardeşim! Ben bir vatanseverim. Ben istiyorum ki çatı çökmesin. Çünkü çatı çökerse altında hepimiz kalırız.

Görün, Osmanlı Devleti 1820’De ilk parçalatılmaya başladı. 10 Ağustos 1920 son noktası, Sevr. Anadolu bile parçalatılmış, Mustafa Kemal diye bir adam çıktı ve bütün haritaları, planları yüzyıl uğraşıları çöpe attı.

2020’de yüzüncü yılı geliyor. Emperyalizmin belleği unutur mu?

*

ABD bir iç savaş denedi, yine deneyecektir.

Bakın deniyor; Afganistan’ı, Irak’ı, Suriye’si, Libya’sı deniyor…

Bakın Suudi Arabistan ne hale getirildi? Aşağıda Yemen ne durumda?

Birleşik Arap Emirlikleri… Bakın neler yapıyor ABD?

Bunu biz söylemiyoruz ki, kendileri söylüyor.

Elde ne kaldı?

Ekonomik operasyon yedik, sokak kalkışması yedik, ordumuza darbe yedik!

Elde tek bir şey kaldı; İç Savaş kaldı ellerinde…

Bunu geçmişte yaşanan Alevi-Sünni, Sağ- Sol olaylarıyla karıştırmamak lazım.

Bu sefer ki başka bir şey…

Bu sefer ki deneme, kristalize edilmiş olan siyasal etnik kimlikle kristalize edilmiş olan dini etnik kimlik meselesi…

80’deki mesele ve oradaki kutuplaştırma yanıltıcı olmasın!

Bu başka bir şey…

*

Allah devletimize zeval vermesin…

Esen kalın!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.