Şair Halise Tekbaş Haber Expres TV'ye konuştu
Efendim, bu haftaki röportajımızda Çukurova'nın incisi Adana'dayız ve değerli dostum, gazeteci, yazar ve şair Sayın Halise Tekbaş ile birlikteyiz. İnsanlar yaptıkları güzel işlerle hatırlanır. Halise Hanım da onlardan biri. Gazeteciliği, yazarlığı ve şairliğinin yanı sıra, Türk Dünyası sanatçılarını bir araya getiren, düzenlediği uluslararası festivallerle kültürel köprüler kuran özel bir isim.
Yüzlerce sanatçıyı aynı çatı altında toplamak, onları en güzel şekilde ağırlamak, gerçekten her yiğidin harcı değildir. Halise Tekbaş bu anlamda adeta tek başına bir ordu gibi… Kendisine saygı duymamak, şapka çıkarmamak elde değil.
Şimdi gelin, bu güçlü ve üretken kadını daha yakından tanıyalım. Buyurun, röportajımıza…

REMZİ ÖZKAN: Öncelikle röportajımıza hoş geldiniz değerli hocam. Kendinizi kısaca tanıtmanızı rica ediyor ve hemen akabinde sanata ilk adımınızı nasıl attınız, diye sormak istiyorum.
HALİSE TEKBAŞ: Hoşbulduk kıymetli dostum. Adana’da doğdum. Çobanoğlu Ticaret Meslek Lisesi mezunuyum. Kız kardeşimin davetiyle gazetecilik mesleğine adım attım. Haber Müdürlüğü, Genel Yayın Yönetmenliği, Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğü görevlerinde bulundum. Başta Adana Altın Koza olmak üzere onlarca ödülüm bulunmakta. Üç çocuk annesiyim. Üç torun sahibiyim. 2008 yılından bugüne kadar başkanlığını yürüttüğüm Çukurova Edebiyatçılar Derneği adına birçok kültürel etkinliklere imza attım. Amaçlarımdan en önde geleni; yaşadığım bereketli toprakları, Çukurova’yı, güzel Adana’yı, yurt içi ve yurt dışı kültürel etkinliklere katılarak gururla tanıtmaktı. Önümüzdeki günlerde 11. Uluslararası Kültür Sanat Resim Şiir ve Müzik Festivali’ni yapacak olmanın heyecan ve gururunu şimdiden yaşıyorum. Amacım Dünya’da Türkçe konuşanları bir araya getirmek ki bunda da başarılı olduğumu düşünüyorum.
Çocukluğumda yazma hevesim çoktu. Pembe renkli şiir defterleri alırdım, yazarken uykuya dalardım. Babam şiir defterimi yırtardı. Sabah kalktığımda şiir defterimin yırtılmış olduğunu gördüğümde çok üzülürdüm ama yılmadım yazmaya devam ettim. Rahmetli amcam Avrupa da yıllarca yaşamış okumayı yazmayı seven biriydi, örnek aldığım tek kişidir. Babamın yasaklarına rağmen amcamdan aldığım cesaretle şiir yazmayı devam ettirdim.

REMZİ ÖZKAN: Şiirlerinizde “EYLÜL” mahlasını kullanıyorsunuz. Bu ismin sizin için özel bir anlamı var mı? Bir de özellikle “anne” kelimesinin, sizdeki çağaşımını çok merak ediyorum. Çünkü Çukurova Edebiyatçılar (ÇED) Derneği olarak, uzun zamandan beri düzenlediğiniz şiir yarışmalarında sadece “anne” temalı şiirlere yer veriyorsunuz. Niçin anne?
HALİSE TEKBAŞ:Yıllar önce, Kars Belediyesi’nin Murat Çobanoğlu adına düzenlediği “Murat Çobanoğlu Âşıklar Bayramı”na davet edildim. Sanırım yıl 2006 idi. Bu özel şenlikte, değerli âşıklarla gerçekleştirdiğimiz sohbetler sırasında, onlar bana “Eylül” mahlasını verdiler. O günden sonra şiirlerimde ve yazılarımda bu mahlası kullanmaya başladım.Zaten mevsimlerin en hüzünlü, en derin ayı olan Eylül, iç dünyamda hep ayrı bir yere sahipti. Bu yüzden bu mahlası taşımayı büyük bir anlamla benimsedim.
“Anne” temalı şiir yarışması ise benim için çok özel ve duygusal bir yere sahip. Annemi 42 yaşındayken kaybettim. Ona doyamadan, eksikliğini hep yüreğimde hissederek yaşamaya devam ettim.
Bu yarışmayı başlatmamdaki en büyük neden, kendi annem başta olmak üzere tüm anneleri anmak, yaşatmak ve onlara duyduğumuz sevgiyi şiirle ifade etmektir.
Her yıl düzenlediğimiz bu yarışma hem hayatta olan hem de ebediyete uğurladığımız annelere yazılan dizelerle, duygu ve özlemlerimizi şiirle anlatmanın bir yoludur. Çünkü anne, her zaman insanın tek ve en büyük dayanağıdır.
REMZİ ÖZKAN: Gazetecilik ve edebiyat arasında nasıl bir bağ kuruyorsunuz? Bu iki alan birbirini nasıl besliyor?
HALİSE TEKBAŞ:Gazetecilik, olayları nesnel bir şekilde aktarıp kamuoyunu bilgilen-dirmeyi amaçlarken, edebiyat olayların ardındaki insanı, duyguları ve toplumsal etkileri sorgular. Gazeteci günceli yakalar, edebiyatçı onu zamansızlaştırır. Bir haber, bir edebi metne ilham olabilir. Bir roman, bir şiir, bir masal ya da öykü ise toplumsal bir gerçeği görünür kılabilir. Bu açıdan, gazetecilik ve edebiyat birbirini besleyen, biri gözlemle diğeri yorumla ilerleyen iki anlatım biçimidir.
REMZİ ÖZKAN: Aynı zamanda kısa adı ÇED olan Çukurova Edebiyatçılar Derneği’nin başkanlığını da yürütüyorsunuz. Kaç yıldır başkanlık görevini icra ediyorsunuz ve dernek faaliyetlerinizden kısaca bahseder misiniz?
HALİSE TEKBAŞ: 2004 yılının Ekim ayında Çukurova Edebiyatçılar Derneği’ne (ÇED) üye oldum. Dernekte aktif olarak görev almam, 2008 yılında yapılan genel kurulda beni başkanlık görevine taşıdı.
Edebiyat, her yönüyle insan ruhuna işlenen bir nakıştır. Bu anlayışla, dernek çatısı altında birçok anlamlı etkinliğe imza attık. 10 yıl boyunca kesintisiz düzenlediğimiz Orhan Kemal Öykü Yarışması, edebiyatımıza önemli katkılar sundu. Her yıl büyük bir ilgiyle karşılanan “Anne” temalı şiir yarışmasının ise bu yıl 12’ncisini gerçekleştirdik.
Ayrıca, üyeler arasındaki bağları güçlendirmek adına dayanışma yemekleri ve çeşitli kültürel buluşmalar düzenlemeye devam ediyoruz. (ÇED Türk Halk Müziği Korosu) konserimizi de yakın tarihte başarıyla gerçekleştirdik. Yalnızca ülkemizle sınırlı kalmayan etkinliklerimizle, Kıbrıs, Kırgızistan ve Kazakistan gibi Türk dünyasının farklı coğrafyalarında da kültür, sanat ve şiir festivallerimizi büyük katılımlarla hayata geçirdik.
REMZİ ÖZKAN: Bugüne dek pek çok alanda ödüller aldınız. Peki, aldığınız bu ödüller arasında sizin için en anlamlı olan hangisiydi?
HALİSE TEKBAŞ: Karaisalı’da düzenlediğimiz Uluslararası Kültür Sanat Şiir ve Müzik Festivali’nde, Azerbaycan
ÇED TEKBAŞ: Ilgar Türkoğlu’nun, tamamen el yapımı ahşaptan hazırladığı “Türk Dünyası Demir Leydi” objesi, bana hediye edildiğinde tarifsiz bir mutluluk yaşadım.
Türk Dünyası’yla kurulan gönül köprüsünün bir elçisi olmak, benim için sadece büyük bir onur değil, aynı zamanda kalbimde daima taşıyacağım bir sorumluluktur.
REMZİ ÖZKAN: Yazarken hangi konulara ağırlık veriyorsunuz? Temalarınızda öne çıkan unsurlar neler?
HALİSE TEKBAŞ:Beni en çok cezbeden, aşk ve sevgidir. Bu iki duyguya dair sözcükleri evrensel bir bakışla ele almak ve onları kalemle buluşturmak, benim için bir tutkudur. Çünkü duygular kelepçelenemez.Onlardan kaçmak da susmak da mümkün değildir. Kalemime, yüreğimin dağarcığından ne düşerse benim için bir heyecandır. Ve o heyecanın tek bir adı vardır: Aşk.
REMZİ ÖZKAN: Eserlerinizden de bahsedelim mi biraz? Bugüne dek hangi kitapları yayınladınız? Bu eserlerinizin içeriğini sormak isterim. Ayrıca gelecekte gerçekleştirmeyi düşündüğünüz ne gibi projeler var?
HALİSE TEKBAŞ:İlk şiir kitabım “Üşüyen Güneş”, serbest tarzda kaleme aldığım şiirlerimden oluşuyor. Bu kitapta, duyguların en çıplak haliyle dile geldiği serbest şiirlerime yer verdim.
İkinci kitabım “Bendeki Seni Yaşa” ve son kitabım “Yine Hüzün Çöktü Gecelerime” ise daha çok aşk, sevgi, özlem, hasret ve sevgiliye duyulan serzenişlerle örülmüş dizelerden oluşuyor.
Ayrıca, “Şairlerden Bir Demet” adıyla hazırladığım üç ayrı Türk Dünyası şairleri antolojisi, bu yolda attığım önemli adımlardan biri oldu.
Hayallerimi ve düşündüklerimi, sabır ve inançla tek tek gerçeğe dönüştürdüm. Her eserim, iç dünyamdan süzülen bir iz, kalbimden damlayan bir mısra oldu.
REMZİ ÖZKAN: Çok takdir ettiğim ve pes etmeyen bir yapınız var. Özellikle Türk Dünyası sanatçılarını bir araya getirme çabanız takdire şayan. Dernek olarak düzenlediğiniz festival ile her yıl yüzlerce sanatçıyı Adana’da ağırlıyorsunuz ki bir defa da ben katılmış ve organizasyondan büyük keyif almıştım. Sadece Türk ülkelerinden değil, dünyanın birçok ülkesinden katılımın olduğu harika bir festivaldi. Benim için unutulmayacaklar arasında yer almış bir etkinlikti. Peki hocam, nasıl başladı Türk dünyasını sanatta birleştirme fikri ve bu fikrin olgunlaşmaya başladığını görmek sizi nasıl etkiledi? Bu konuda amacınıza ulaştığınıza inanıyor musunuz?
HALİSE TEKBAŞ: Yıllar boyunca Türkiye’nin birçok ilinde düzenlenen şiir şölenlerine katıldım. Her etkinlikte yeni yüzler tanıdım, güzel dostluklar kurdum. Heyecanı ve keyfi öyle yoğundu ki, zamanın nasıl geçtiğini bile fark etmiyordum. Bu yolculukta edindiğim dostlarla her etkinlikte yeniden buluşmanın heyecanını yaşadım; çünkü bu aile her geçen gün büyüyordu.
Aklımda hep bir festival düzenleme fikri vardı ama bir türlü adım atamamıştım. Sonunda, 2015 yılında ofisimde kendi kendime bu kararı verdim. Böylece, ilk adı “1. Çukurova’da Türk Dünyası Kültür Sanat Festivali” olan etkinliğimizi hayata geçirdik ve o günden bugüne büyük bir yol katettik.
Gerçekleştirdiğimiz her etkinlik bize büyük bir keyif verdi. Yeni insanlarla tanıştıkça, ailemiz daha da büyüdü. Katılımcıların gülen yüzlerinden, doğru bir yolda olduğumuzu anladım. Bugün, Türk Dünyası’yla kurduğumuz bu güçlü bağ sayesinde Azerbaycan, Irak, Kırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Tataristan’da
Derneğimizin (ÇED) Onursal Başkanları bulunuyor. Amaca ulaşmak, sanırım tam da böyle bir şey. Gönüller buluşuyor, kültürler kaynaşıyor ve bu büyük aile her geçen gün daha da güçleniyor.
Sizi, tekrar Adana’da görmek, tekrar ağırlamak ve şiirlerinizin büyülü dünyasında yol almak isteriz.
REMZİ ÖZKAN: 2025 yılında da Türk Dünyası Müzik ve Şiir Festivali gerçekleştirilecek mi? Ayrıca Türk Dünyası Müzik ve Şiir Festivali’nin gerçekleştirilmesinde ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz ve bu zorlukları aşmak için ne tür yöntemlere başvuruyorsunuz?
HALİSE TEKBAŞ:Sizin de bildiğiniz gibi, böyle etkinlikleri düzenlemek hiç kolay değil. Özellikle sponsor desteği bulmak konusunda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Buna rağmen bana inanan, güvenen değerli sanatçılarımız ve şairlerimiz hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Festivallerimize katılmaya devam ediyorlar ve her biri etkinliklerimizden memnuniyetle ayrılıyor. İnşallah 11. Uluslararası Kültür, Sanat, Resim, Şiir ve Müzik Festivali’ni 24-27 Ekim 2025 tarihleri arasında gerçekleştireceğiz. Şimdiden hazırlıklarımıza başladık bile. Mevcut koşullar ne olursa olsun, Bir edebiyat derneği başkanı olarak, zorlukların üstesinden gelmek için elimden gelenin en iyisini yapmaya devam ediyorum.
REMZİ ÖZKAN: Değerli hocam, aslında daha sormayı istediğim o kadar çok soru vardı ki sırada. Ancak format gereği maalesef son sorumu sormak zorundayım. Türk dünyasını sanat etrafında birleştirmeye çalışan bir edebiyat derneği başkanı, gazeteci, yazar ve şair olarak tüm Türk dünyasına mesajınız ne olur, diyorum ve değerli vaktinizi ayırdığınız için HABER EXPRES TV. ve HABER EXPRES GAZETESİ adına çok teşekkür ediyorum. Yürüdüğünüz kutlu yolda sonsuz başarılar diliyorum.
HALİSE TEKBAŞ: Ülkeme, Türk Dünyası’ndaki dostlarıma, aileme ve bizleri bir arada tutan sanatın yüce ruhuna gönülden teşekkür ediyorum. El ele vererek, gücümüzü birleştirerek gelecek kuşaklara unutulmaz eserler bırakmak en büyük arzumuzdur. Sanatçı dostlarım ve Türkçe konuşan canlarımızla sürekli diyalog içinde olmalı, bu birlikteliği kalıcı ve ebedi kılmalıyız. İnanıyorum ki, bizleri bekleyen güzel günler çok yakında ufukta belirecek.
Bu vesileyle, bana bu kıymetli fırsatı sunan Haber Expres TV. ye Haber Expres Gazetesi’ne ve can dostum, değerli meslektaşım Remzi Bey, size de içten teşekkürlerimi sunuyorum.

