Lidya sarayına ait ocaklar bulundu
Daskyleion'da 3 bin yıllık Lidya mutfağına ait iki yeni ocak gün yüzüne çıkarıldı
Balıkesir’in Bandırma ilçesi sınırlarında, Manyas Gölü kıyısında yer alan Daskyleion Antik Kenti'nde süren arkeolojik kazılarda, Lidya mutfağına ait iki yeni ocak kalıntısı daha ortaya çıkarıldı. Antik kentte yaşayan halkın beslenme kültürüne, mutfak teknolojisine ve gıda tüketim alışkanlıklarına dair önemli ipuçları barındıran bu buluntular, geçmişin mutfak mirasına ışık tutuyor.
Kazı çalışmaları, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaan İren başkanlığında, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Balıkesir Valiliği, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Manyas Belediyesi ve ilgili üniversitenin katkılarıyla sürdürülüyor.
Fareden Balığa, Köpekten Tohuma
Kazı heyeti, “Lidya mutfağı” olarak tanımlanan alanda yürütülen çalışmalarda, diş hekimliğinde kullanılan penset, spatül gibi hassas aletlerle incelemelerini sürdürüyor. Elde edilen buluntular arasında:
Fare ve kedi kemikleri (fare sayısı bu yıl dörde ulaştı),
Yenmiş köpek kemikleri (Lidyalıların köpek eti tükettiğini gösteriyor),
Balık omurgası ve kılçıkları (balıkçılığın kanıtı),
Tohum kalıntıları (bitkisel gıda tüketimi ve tarım izleri) bulunuyor.
Toprak örnekleri kazı evinde flotasyon yöntemiyle analiz edilerek mikro düzeyde inceleniyor.
Tarih Katman Katman
Mutfakta daha önce iki farklı yangın yaşandığı tespit edildi. Prof. Dr. Kaan İren’in açıklamasına göre:
İlk yangın MÖ 7. yüzyılın sonunda gerçekleşti.
Ardından yeniden inşa edilen mutfak, MÖ 6. yüzyıl ortalarında ikinci kez yanarak kullanılamaz hale geldi.
Bu yapının üstüne, Pers döneminde, “Üç Odalı Yapı” olarak adlandırılan büyük bir bina inşa edildi.
Yeni ocakların da içinde bulunduğu bu katmanlar, Lidya Sarayı’nın mutfağı olabileceği ihtimalini güçlendiriyor.
“İğneyle Kuyu Kazar Gibi”
Prof. Dr. Kaan İren, çalışmaların son derece detaylı ve titiz yürütüldüğünü vurguluyor:
“Çıkan her toprak parçacığı dahi kazı evine taşınıyor. Orada mikro kemikler ve tohum parçaları tek tek ayrıştırılıyor. Bu sayede yalnızca yapılar değil, 3 bin yıl öncesinin yaşam biçimi de yeniden canlandırılıyor.”