Kılıç:'CHP halkı kışkırtmaktadır'

Samsun'da iş adamları ile Organize Sanayi Bölgesi'ndeki (OSB) Borsan'da düzenlenen kahvaltıda bir araya gelen AK Parti Grup Başkanvekili ve Samsun Milletvekili Suat Kılıç, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. TSO Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, Borsan Grup Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ölmez ve Samsunlu iş adamlarının katıldığı kahvaltıda TİM 2011 yılı Ocak ayı ihracat verilerini Samsun'da açıklamasının önemine değinen Kılıç, "Başbakan Recep Tayip Erdoğan ile birlikte yurt dışına yapılan
seyahatlerin çoğuna katıldım. Bu seyahatlerin tamamına en az 2-3 uçak dolusu, ağırlıklı olarak ihracatçı iş adamları da katıldı. Bu uçakların her birinde Samsun'dan her defasında en az 10 iş adamı bulunmalıdır. 300- 400 iş adamının olduğu yerde Samsun'dan en az 20-30 sanayicimizin olması gerekir. Olmayı hak eden isimler şu an burada. Gelsem de olur, gelmesem de olur değil, gelmesen olmaz. İlla o pazara bir mal satmanın gereği yok. O uçaktaki yerli üreticilerle tanışmak, onlarla kurulacak ilişkiler, pazara,
pazarın dinamiklerine, piyasaya, piyasanın aktörlerine yönelik edinilecek izlenimler son derece önemli yaklaşımlar. Bundan sonra o heyetlerde Samsun'un sanayicilerini görmek istiyoruz. TİM'in Samsun'da gerçekleştireceği organizasyon çok önemli. Samsun bu toplantının önemini yeterince kavrayabilmiş durumda değil. Türkiye'nin 2011 yılı Ocak ayı ihracat verileri Samsun'da açıklanıyor. Bu ne demektir; Samsun ulusal ihracat verilerinin açıklanacağı önemli bir şehir, Türkiye'nin ihracatçılarıyla Samsun'un ihracatçı
üreticileri bir araya gelecek. Burada kurulacak ilişkilerin Türkiye'nin bundan sonraki üretim potansiyeline, Samsun'un üretim potansiyeline çok önemli katkıları ve yansımaları olacak. TİM bünyesinde Samsun'a gelecek iş adamları Samsun'da varlığından haberdar olmadıkları lokomotif sektörlerden haberdar olacaklar. Bunla beraber Samsun'da bir havaalanı kargo terminali olduğundan, Samsun'da yükleme boşaltma hizmetlerinin 3 ayrı liman üzerinden yapılabildiğinden, karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu gibi 4
ulaşım aracının bulunduğu tek Karadeniz şehrinin Samsun olduğu gibi verilerden haberdar olacaklar. Dışarıdan Karadeniz'e bakanlar Karadeniz'de iki büyük şehir var zannediyor. Karadeniz'in bütün şehirlerini gezenler Karadeniz'de tek büyük şehir olduğunu gezdikten sonra fark ediyor. Demek ki, imajı, markayı pazarlamak gibi bir sorunumuz var. Pazarlanacak marka Samsun markasıdır. Yurt dışı organizasyonlara, Samsun dışındaki ulusal ölçekteki organizasyonlarda Samsun markası anlatılacak ya da bunların Samsun'a
gelme süreçlerinde bu markanın değerini onların önüne koyacağız" dedi.

"CHP'YE GENEL BAŞKAN OLDUKTAN SONRA TEK KURUŞLUK KATKI OLMADI"
Gazetecilerin muhalefetle ilgili sorularını da cevaplayan Suat Kılıç, "Kılıçdaroğlu'nun tarzı bulanık suda balık avlama tarzıdır. Türk siyasetine CHP'ye genel başkan olduktan bu yana tek kuruşluk katkısı olmamıştır. Türk siyasetine herhangi bir kalite ve değer kazandırmamıştır. Sürekli olarak suyu bulandırmak, bulanık sudan kendi siyasal partisine siyasi çıkarlar devşirmek arayışındadır. Türkiye'de derneklerin ne şekilde kurulacağı, kimlerin denetimine tabi olduğu, kolluk kuvvetlerinin dernekler,
vakıflar, sendikalar gibi yapılanmalarla ilgili hangi çalışmaları yürütebileceği herkesin malumudur. Polis, istihbarat ve güvenlik birimleri tarafından uyarılmadıkça her siyasetçi siyasi kimliği ile var olan tüm dernekleri ziyaret edebilecektir. Bu konuda herhangi bir söz söylemenin gereği yoktur. Görünen şudur; ana muhalefet partisi Tunus ve Mısır'da yaşanan halk hareketlerini gösterge olarak kabul etme suretiyle Türkiye'de iktidara yönelik bir takım eleştirilerde, bir takım suçlamalarda bulunmaya
gayret etmektedir. Hatta Kılıçdaroğlu'nun parti sözcüleri tıpkı Tunus ve Mısır'da olduğu gibi halkı sokaklara inmeye, halkı caddelerde, meydanlarda eylemler yapmaya davet etmektedir, halkı kışkırtmaktadır, halkı tahrik etmektedir, halka isyan çağrısı yapmaktadır. Türk halkı huzur ortamında huzursuzluk çağrısı yapanların huzurunu bozar. CHP'nin sözcüleri huzur ortamında, istikrar ortamında Türkiye'nin huzurunu bozacak bir takım çağrılar yapmaktadır ve emin olun ilk seçimde halkımız huzuru bozmak isteyen
huzursuzların huzurunu kaçıracaktır. Tunus ve Mısır ile Türkiye arasında paralellik kurulması mümkün değildir. Tunus ve Mısır'da halk 1940'lı yılların tek parti milli şef CHP idaresini tasfiye etmek için sokaklara inmiştir. Oysa Türkiye tek parti milli şef CHP anlayışını 1950 seçimiyle birlikte Anadolu'dan tasfiye etmiştir. Türk milleti o tasfiye sürecini tamamlamıştır. O nedenle CHP'nin genel başkanına ve yöneticilerine Baas rejimi özentisinden vazgeçme çağrısında bulunuyorum. Baas rejimi özentisinden
vazgeçin. Marksist ideolojilerin yaptığı gibi halkı sokak hareketlerine kışkırtan, eylem yapmaya çağıran, sokakları karıştırmayı ve anarşi oluşturmayı hedefleyen söylemleri terk edin. Türkiye'nin ana muhalefet partisinin sokak hareketlerini değil, hukuk ve demokrasiyi çağrıştıracak sözler söylemesi gerekir" diye konuştu.

"ANA MUHALEFET PARTİSİNİN DİLE DİKKAT ETMESİ LAZIM"
Siyasette yaşanan polemiklere değinen Kılıç, "Siyasi dile herkesin dikkat etmesi lazım, özellikle önce suçlamaları yapanların dikkat etmesi lazım. Biz ana muhalefet liderinin ve parti sözcülerinin kullandığı siyasi dilden şikayetçiyiz. Bu dilin karşılığında aynı dili cevap verirken kullanmıyoruz. Bakıldığında CHP'de parti genel sekreteri başka dil kullanıyor, genel başkan yardımcıları bambaşka şeyler söylüyor. Bir tanesi genel af çağrısında bulunuyor, bir diğer genel başkan yardımcısı halkı sokağa
çıkmaya, eylem yapmaya, anarşiye davet ediyor, bir başka genel başkan yardımcısı 'hakikatleri araştırma komisyonu kurulsun' diyebiliyor. Bir diğer genel başkan yardımcısı da partinin genel başkanını tekzip edecek, yalanlayacak başka açıklamayı gündeme getirebiliyor. Ana muhalefet partisinin dile dikkat etmesi lazım, hakaret ederken ölçüsüzlükten kaçınması lazım. Bunu yapmadıkları sürece AK Parti siyasetinden cevaplarını bulacaklardır. Sürekli hakaretlerle siyaset yapmak muhalefeti daha da aşağıya
çekecektir. Halk seçime giderken polemiklerin değil, projelerin yarışmasını ister. Projeleri değil polemikleri yarıştıran bir siyaset anlayışı halk nezdinde itibar kaybeder. AK Parti 8 seneyi tamamladı, 9 senedir projeleriyle, çözümleriyle, icraatlarıyla, yatırımlarıyla, altyapı, üstyapı işleriyle milletin huzurunda. Dolayısıyla millet AK Parti'ye projelerinden dolayı oy verecek. Ama muhalefet bizim karşımıza sadece polemikleriyle çıkacak olursa elbette seçimlerden bu polemiklerin karşılığı olan hezimeti
almaları kaçınılmaz olacak" şeklinde konuştu.

"TÜRKİYE ÇADIR DEVLETİ DEĞİLDİR"
Kılıç, donanmada ele geçirilen çuvallar ve 2008 yılında uygulamaya konulan kaos planları ile ilgili sorular üzerine ise şunları söyledi:
"Türkiye yeni yetme bir devlet değildir. Türkiye bir aşiret devleti, çadır devleti değildir. Demokrasilerde hukukun gereği her zeminde mutlak suretle yerine getirilecektir. Eğer Türkiye'de düzmece senaryolarla halkı birbirine kırdırmak, ibadet mahallerini kirletmek, cunta yönetimine kapı aralamak isteyenler olduysa bunlar hesabı bağımsız Türk yargısının önünde verecekler. Yargı hakim ve savcılarıyla görevinin başındadır. Her türlü darbe senaryosu, cunta planı demokratik devlet nizamına karşı her türlü
girişim ve ayaklanma çabası devletin hukuk kurumları tarafından mutlaka yargılanacak, gereği yerine getirilecektir. Cezalandırma işlemi hukukun gereklerine paralel bir şekilde yerine getirilecektir. Türkiye'de Maraş olaylarının, Sivas olaylarının, Çorum olaylarının, Madımak Oteli'ndeki canların yakılmasının ardında, Başbağlar katliamının arkasında hep Türkiye'nin huzurunu bozmak isteyen karanlık güçlerin parmağı vardır. Ortaya çıkan belgeler, bilgiler, dokümanlar, kayıtlar yargıya intikal etmiştir. Eğer
bunların iddia edilen konular ve olaylarla irtibatı ispat edilirse bağımsız Türk yargısı, mutlak suretle millete kan ve gözyaşı döktürmeyi hedefleyen illegal yapıların cezasını mahkeme salonlarında ortaya koyacaktır. Yargıya bu konuda güvenimiz tamdır."