HATİCE MERTOL HABER EXPRES TV'YE KONUŞTU!

İzmir'e uzanıyoruz bu haftaki röportajımızda ve konuğum Hatice Mertol. Kendisi hem naif bir insan, sevgi dolu bir yüreğe sahip ama dikkat etmediğinizde bir anda karşınızda 'Topuklu Efe' görüverirsiniz.

Hatice Mertol hem moda tasarımının zarif dokunuşlarını hem de şiirin derinliklerini hayatına sığdırmış, yetenekli bir sanatçı. İzmir'in eşsiz güzellikleriyle yoğrulmuş ruhu, şiirlerindeki samimiyet ve içtenlikle kendini gösteriyor.

Moda tasarımcılığı geçmişine rağmen, asıl tutkusu olan şiire olan bağlılığıyla dikkat çeken Mertol, duygularını yalın bir dille kaleme alıyor. Şiirleri hem aşkın coşkusunu hem de hayatın acı tatlı deneyimlerini yansıtıyor.

"Aşkın Adresi 2" albümüyle müzik dünyasına da adım atan sanatçı, şiirlerinin bestelenerek seslendirilmesiyle sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor. İzmir'e olan derin sevgisi, şiirlerinde sıkça karşımıza çıkıyor.

Hatice Mertol, sadece bir şair değil, aynı zamanda hayatın her anından ilham alan, okuyan, düşünen ve üreten bir kadın. Şiirle yaşayan bu sanatçının, Türk edebiyatına önemli katkılar sunacağı aşikâr.

Remzi ÖZKAN: Öncelikle röportajımıza safalar getirdiniz. Rica etsem kendinizi tanıtır mısınız değerli hocam?

Hatice MERTOL: Hoş buldum Remzi Bey. Sizinle böylesi anlamlı bir söyleşide buluşmak çok güzel ve keyifli olacak eminim. Zira sorular deneyimli bir üstadtan gelince zorlanmam dilerim. Kolay sorulardan başlayalım o zaman ne dersiniz?

Remzi ÖZKAN: Aaa rica ederim değerli hocam. Hepimiz bir zerreyiz yeryüzünde. Herkes üstatdır ben çırağım aslında, bana göre. Çünkü herkesten bir şeyler öğrenme gayretindeyim.

Aslında size çok zor sorular sormak isterdim ama sizin pes etmeyen özelliğinizi bildiğim için ne kadar zor soru da sorsam sizin için yine kolay olacak. Peki, o zaman şiirle başlayalım. Şiire nasıl başladınız ve sizi şiire çeken şey ne oldu?

Hatice MERTOL:Dünya han ise bir garip yolcu da ben...

Aydın/Söke doğumluyum. Küçük yaşlarımda ailemin İzmir’e yerleşmesiyle öğrenim hayatım ve yaşamım İzmir 'de şekillendi. Moda tasarım ve güzel sanatlar mezunuyum.Bir kız bir erkek annesiyim. Okuyup öğrendikçe eksiklerini daha iyi görüyor insan. Moda tasarım öğretmeni olarak 10 yıl çalıştım Eşimle birlikte kendi işimizi yeni kurduk. Başarılı bir iş hayatım oldu. Hayatın sunduğu güzellikleri hak ettiğimi düşünüyorum.

Kendimi şair olarak hiç görmedim o mertebeye ulaşmak için daha kat edecek çok uzun bir yolum var diyorum. Şiirlerim bugüne kadar birçok dergi ve gazetelerde yayınlandı seslendirildi.Henüz kitaplaştırmadım fakat birçok antolojilerde şiirlerimle yer aldım.

Şiir dışında çok sayıda hikâye ve öykü denemelerim var ayrıca yurt içi ve yurtdışında basta Ses Dergisi olmak üzere değişik gazete ve dergilerde köşe yazarlığı sanat sayfaları hazırlamaktayım.

Ailecek deniz tutkumuz var. Deniz olmazsa yasayamam. Dedem yeridir. O yüzden çoğunlukla İzmir Foça’da yaşıyoruz. Balık tutmak, fotoğraf çekmek, resim yapmakda hobilerim arasındadır.

Şiir yazmaksa tutkum, yasam biçimim desem yeridir. Sanırım bunda Foça’daki güzelliklerinde katkısı oluyor. En büyük değerim sevgi, saygı ve güvendir.Bu üç anahtar her kapıyı açar derim.

Şiir yazmaya İlkokul yıllarımda başladım diyebilirim. Önceleri Vatan’a, Ata’ya, çiçeğe, böceğe derken büyüdükçe aşka, sevgiye, hüzne yazarken şiirin içinde buldum kendimi. Bugüne kadar da halâ yazmaya devam ediyorum ve edeceğim inşallah.

Okul yıllarımda şiir ve resim dallarında yarışmalarda birçok ödüller aldım. Sanırım ilk kıvılcım bunlar oldu.

Remzi ÖZKAN:Şiir yazarken hangi duyguları yaşarsınız ve bu duygular şiirlerinize nasıl yansır?

Hatice MERTOL: Beni şiire çeken nedir? Duygusallığım ve empati gücüm olabilir. Yazmayı sevdiğim kadar okumayıda çok seviyorum. Kitap dergi nebulursam okurum.Okuduğum kitaplar arasında en çok etkilendiğim Maksim Gorki’nin Ana ve John Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar adlı eserleridir. Ayrıca Mevlana'nın Mesnevi’si gönlümde ayrı bir yer tutuyor diyebilirim. Birçok dünya klasiği ve Türk yazarların kitaplarını okudum. Mesnevi’yi 3 üncü kez okuyorum. Nutuk ve mesnevi başucu kitaplarından desem yeridir. Okumayı çok seviyorum demiştim biliyorsunuz. Uyku öncesi 2 sayfa okumadan asla uyumam. Bu roman, Şiir hikâye kitabı bile olabilir ama illa ki okurum.Yazar ve konu ayırt etmem.Roman, şiir, tarih, felsefe ve kültür yazıları ilgimi teker.Okudukça insanın ufku genişliyor. Birikimi çoğalıyor yazmakla bir şekilde deşarj oluyorum diyebilirim.

Remzi ÖZKAN:Şiir yazma süreciniz nasıl işler? İlk kıvılcım nasıl çıkar ve son halini alana kadar ne gibi aşamalardan geçer?

Hatice MERTOL: Masanın başına oturup hadi bir şiir yazayım diyerek şiir yazmadım hiç. Anlık hissettiğim duygular, etkilendiğim bir olay, bir ses, bir müzikle bile aklıma, dilime, düşen birkaç kelimeyi hemen not alırım. Şiir yazma sürecimi ruh halım çok etkiler. Hangi duyguyla yazmaya başladıysam o büyüyü bozmadan düzyazı yazar gibi tüm duygularımı yazar, demlenmeye bırakırım. Daha sonra sesli okuyarak düzeltir, şiirleştirir yine beklemeye alırım, Her okuduğumda kesin düzeltecek kelimeler bulur son halini paylaşırım. Fakat güfte çalışmalarımda oldukça sabırsızım. Hemen bitirmek ve bestelenmiş haliyle dinlemek isterim.

Remzi ÖZKAN: Bestelenen şiirlerinizin olduğunu biliyorum sayın hocam. Hangi bestekârlarımızla çalıştınız bugüne kadar? Ne türde eserler ürettiniz?

Hatice MERTOL: Evet seslendirilen ve bestelenen birçok şiirlerim var. Güzel bir tesadüf sonucu tanıştığım Türk Sanat müziği TRT İstanbul sanatçısı Kamuran Yarkın, Avni Anıl, Emin Ongan gibi çok değerli hocaların yetiştirdiği Udi bestekâr Necdet Çalış hocamın Bestelediği 30’dan fazla güftem var. Bunlardan ilk 6 güftemi besteleyip sesiyle icra ettiği 6 şarkılık "AŞKIN ADRESİ 2” isimli Albümümüz tüm yayın kanallarında ve dijital platformlarda yayınlanmaktadır. Alev alev yanalım -Dün gece yine sen geçtin içimden-Süzme mahsun gözlerini-Unutulmaz zannetme sakın -Bitti bu aşk diyorsun-Sil gitsin adlı şarkılar bunlardan birkaçı. Bu arada Necdet Çalış hocamla yeni yılda yeni sürprizlerimiz devam edecek. Bestesi hazır 13 güftemin ilk 6 eserlik albüm çalışmalarına başladık bile.

Remzi ÖZKAN:İzmir deyince kalbinizin bir başka çarptığını hisseden biriyim. İzmir’e bu denli büyük bir aşkla bağlılığınızın kaynağı nedir hocam?

Hatice MERTOL: Bu sorunuza İzmir anlatılmaz yaşanır desem yerinde olur sanırım. İzmir gerçekten yaşanılası kendi başına bir dünya diyebilirim. İzmir'i neden çok seviyorum? Nefesim, özgürlüğüm, çocukluğum ve gençliğim, yaşadığım, yasayabileceğim en güzel yerdir benim için İzmir.

İzmir doğası, kültürü, insanları, kordonu, Kültürpark'ı, Karşıyaka, Kadıfe Kalesi Kemeraltı’yla sanki tüm dünyayı kucaklamış bir kenttir. Biz İzmirliler Atatürk’ümüze, özgürlüğümüze, boyozumuza, gevreğimize, domatımıza ve çicek çiçek açan dağlarımıza dokundurtmayız, sahip çıkarız. Topuklu Efe’dir, merttir kadınımız, erkeğimiz. Bubir kıyaslama veya önyargı değil, tarihin kanıtıdır biliyorsunuz.Sanırım bundandır benimde İzmir tutkum.

Ben İzmirliyim İzmirli olmanın farklı güzelliği özelliği ile büyüdüm havasında suyunda can buldum kültürü ile yoğruldum tek kelimeyle güzel insanlar yaşar İzmir'de. Göçle gelenler de zaman içinde uyum sağlar, güzelleşir. Güzellik fiziki olmaktan öte huy, karakter, hoşgörü saygı ve sevgi barındırır içinde. İçsel güzellik insanların yüzüne yansır. O yüzden bir başka güzeldir İzmir'in insanları.

Hele bayramlar, törenler, kutlamalar başlı başına şölendir İzmir'de. Kimse kimsenin kimliğini sorgulamaz, yargılamaz. Hep birlikte halay çeker, horon teper, diz vurur, Zeybek oynarız. Tepecikten, Çeşmelik’ten akıp gelen roman havalarıyla coşup oynamayan İzmirli düşünmek mümkün değildir.

Her şeyden öte çocukluğumun İzmir'i bir başkaydı.Okuldan kaçıp fuar gezmelerimiz, kordon sefalarımız en unutulmaz anılarımdandır. İnanın hepsinin tadı damağımda halâ. Hıdırellez eğlenceleri var ya hiçbir yerde İzmir’deki gibi kutlanmaz eminim. 5 Mayıs gün batımında deniz kenarına gidilir taşlardan, kumlardan evler arabalar yapılır, her türlü dilekler dilenirdi. Daha sonra bütün semtlerden akın akın Kordon'a gelinir, gelin arabasıgibi süslenmiş faytonlarla dolaşır,güle oynaya şarkılar söylerdik ama ille de kırmızı bir şey giyerdik. Şaka değil. At arabalarına, kamyonet kasalarına kurulmuş masalarda yurdumun güzel insanları romanlar müzik ziyafeti çeker, hep birlikte coşar, eğlenirdik. Uzun konvoylar oluşurdu. Arabalarda canlı müzik, yol kenarlarında oynayanlar, gezinenler olurdu. Hatay semtine kadar yürürdük. Oradan Güzel Yalı’ya geçilir, küme küme hıdırellez ateşleri yakılırdı. Her mahallede, sokak aralarında ateşten atlar, dilekler tutardık. En son meşhur Ömerağa'da, Kordon'da dondurma yer, geceyi bitirirdik demiyorum sonrası Karşıyaka'ya mutlaka geçilir orada da eğlence devam ederdi. Sabahın ilk ışıklarıyla dilekleri denize atmaya gelirdi sıra.Hele herkesin elinde tuttuğu ısırgan otlarıyla birbirlerinin bacaklarını dalatmak var ya en eğlenceli yanıydı bizim için, diyebilirim. Sonra koşar, denizde bacaklarımızı yıkamak zorunda kalırdık, acılarımızı dindirmek için. Kimse kimseyi yargılamaz, sorgulamazdı. Eğlencenin, birlik olmanın keyfini çıkarırdık. 6 Mayıs günü de kırlara, sahillere, pikniğe gidilir; mangallar yakılırdı. Boyozsuz, yumurtasız ve gevreksiz olur muydu hiç? Herkesin sofrasında bunlar mutlaka bulunurdu. Orada sevgi, samimiyet, kardeşlik, dostluk duygusuyla hep birlikte karşılanırdı Hıdırellez. Bayram tadında gelirdi bahar. Birbaşka yaşanırdı İzmir'de Hıdırellez şenlikleri.

Remzi ÖZKAN: Şiirin toplumdaki yeri hakkında neler düşünüyorsunuz? Şiirin önemi günümüzde nasıl değerlendiriliyor? Şiir hak ettiği noktada mıdır sizce?

Hatice MERTOL: Şiirin toplumdaki yeri asırlardır tartışılmaz boyuttadır. Kısaca şiir ifade ve duygu özgürlüğüdür, kral çıplak diyebilmektir. Bunu diyebilenlerse kâh ödüllenmiş, topluma mal olmuştur. Çoğu zamanda horlanmış, toplumun ve yöneticilerin algısına göre cezalandırılmıştır. Günümüzde şiirin yeri oldukça genişledi diyebilirim. Bu biraz da sosyal iletişimin gelişmesi sayesinde oluştu ve farkındalık arttı. Herkes kendince duygularını kaleme alıp paylaşıyor, hepsine şiir yada şair diyebilir miyiz bu tartışılır tabi ki. Fakat sonuçta duygudur, emektir. Ben kendi adıma şairim demedim, demiyorum hiç. Sadece hamdım pişiyorum daha çok uzun yol katetmem gerekiyor diyorum. Hepsi zaman eleğinden geçtikçe hak ettiği yerini bulacaktır eminim.

Remzi ÖZKAN:Şiirlerinizi okuyanlardan en çok ne gibi tepkiler alıyorsunuz?

Hatice MERTOL:Evet okuyucularımdan övgüler alsam da farklı tepkiler verenler de oluyor. Şiirin konusunu yazanın ruhu duyguları belirler. Mesela aşk, hasret, öfke her duygu vardır. Şiirde bunu yazara empoze edip aşıkmısın ya da kim bu şanslı diyenle vah vah çok yazık terkedilecek kadınmısın gibi yorumlar alıyorum.Okuyucunun algısına göre değişiyor şiirin hedefi.Mesela İzmir şiirime bir yorum aldım nutkum tutuldu. İnanın bunu yazan da şairim diye boy gösteren bir kadındı.“Aaa kadına yakışmaz bu şiir! İçinde rakı geçiyor. Bir de göğüs çatalında ben olmak” ayıp kelimeler demezmi!

Ben bu bakış açısına, şiirin cinsiyeti, dini, dili olmadığını nasıl anlatabilirim ki yani algı ve kültür meselesi der geçerim. Samimi ve yapıcı eleştiriye herzaman açığım. Bu, beni geliştirir, ufkumu açar fakat böylesi değil tabii ki.

Remzi ÖZKAN:Günümüz şairleri içinde en çok beğendiğiniz şairler kimlerdir? Niçin?

Hatice MERTOL:Geldik zor soruya. Günümüzde ve gelmiş geçmiş şairler içinde en sevdiğim şairi bulmak çok zor benim için ama Nazım Hikmet, Atillâ İlhan, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Cemal Süreya,Cemal Safi, Ataol Behramoğlu,Edip Cansever, Didem Madak gibi daha birçoğunda her duyguyu buluyorum .

Remzi ÖZKAN:Bu arada hiç değinmediğiniz güzel bir proje içinde yer aldığınızı da biliyorum. Siz açıklamadınız ama ben bunu açıklamak istiyorum: Dünya Şiir Kardeşliği projesi kapsamında dünyanın hemen hemen her ülkesinden katılım sağlayan şairlerle birlikte ortak bir çalışma yapıyorsunuz. İnsan sevgisini ön plâna aldığınız şiirleriniz 68 farklı dile çevrilecek ve yayımlanacak. Muhtemeldir ki bu çalışmalarınızın videoları da dünyanın dört bir tarafında yayınlanacak. Ayrıca projenin yeni yıl takviminde de yer almışsınız. Ben de o takvim sayfasını yakaladım gördüğünüz gibi. Bu da size benim bir sürprizim olsun.

Henüz erken diye düşündüğünüz için belki bu konuyu açıklama gereği duymadınız ama ben bazen böyle boşboğazlıklar yapabiliyorum. Ama ne yapayım siz de bana birazcık hak verin: Böyle güzel çalışmaları ve başarıları açıklayıp, dostlarımla gurur duymak istiyorum.

Röportajımıza kattığınız güzelliklerden dolayı çok teşekkür ediyor, sizi ve şiirlerinizi zevkle takip eden hayranlarınıza son olarak iletmek istediğiniz bir notunuz olur mu, diye sormak istiyorum.

Hatice MERTOL:Bizimle olan tüm şiir yüreklere son sözüm; okuyun evet okuyun diyorum. Yazmak için, sevmek için, mutlu olmak için, mutlu edebilmek için bile okuyun. Okuyan insanın ruhu, duyguları gelişir, dünyası değişir, hayata bakışı farklılaşır. Okumadan yazılmaz, yazmak ise bilgi ve gönül gözü ister.

En içten duygularımla tüm Haber Ekspres ailesine tekrar teşekkür ediyorum. Ayrıca söyleşide eşliğiniz çok keyifliydi Remzi Özkan hocam. Teşekkürler. Esen kalınız.

WhatsApp İhbar Hattı
05459031060
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!

Bakmadan Geçme