14 Kasım Tarihte Bugün Neler Oldu?
Tarihin Tozlu Sayfalarında 14 Kasım Neler Yaşadı? Her biri tarihin akışını belirleyen olayların izinde, tarihinde yaşanan önemli olayları derledik. Bu yazımızda Tarihin İzlerini sürerek 14 Kasım tarihte bugün neler olduğuna dair bir zaman yolculuğu
1889 - Nellie Bly’nin 40.071 Kilometrelik Dünya Seyahati Başlıyor
Amerikan gazetesi New York World’ün genç muhabiri Nellie Bly, 14 Kasım 1889’da Jules Verne’in ünlü eseri *Seksen Günde Devr-i Âlem*’den ilham alarak dünyayı dolaşmak üzere yola çıktı. Yaklaşık 40.071 kilometrelik bu rota boyunca, dönemin ulaşım imkânlarını zorlayarak gemi, tren ve çeşitli araçlarla seyahat etti. Bly, Fransa’ya uğradığında Jules Verne ile de tanıştı; Verne ona başarılar dileyerek yolculuğun hayata geçmiş bir roman gibi olduğunu vurguladı. Nellie Bly, 72 gün süren bu yolculuğunu tamamlayarak hem kadınların toplumsal rolüne dair önyargıları yıktı hem de gazetecilik tarihinde çığır açan bir başarıya imza attı.
1914 - Türk Sinemasının İlk Filmi: “Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı”
14 Kasım 1914’te Fuat Uzkınay, Ayastefanos’taki (bugünkü Yeşilköy) Rus Abidesi’nin yıkılışını görüntüleyerek Türk sinema tarihinin ilk filmi kabul edilen çalışmasını gerçekleştirdi. Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında inşa edilen bu anıtın yıkımı, hem siyasi hem de sembolik açıdan büyük önem taşıyordu. Uzkınay’ın çektiği bu kısa belgesel, teknik imkanların sınırlı olduğu bir dönemde yapılmasına rağmen, Osmanlı’da sinema sanatının başlangıç noktası sayıldı. Her ne kadar film günümüze ulaşmamış olsa da, bu çekim Türk sinemasının doğuş anı olarak kabul edilir.
1914 - Osmanlı Devleti’nde “Cihad-ı Ekber” İlanı
I. Dünya Savaşı’na Almanya’nın müttefiki olarak giren Osmanlı Devleti, 14 Kasım 1914’te Padişah V. Mehmet (Mehmet Reşad) adına “Cihad-ı Ekber” ilan etti. Bu çağrının amacı, İngiltere, Fransa ve Rusya gibi devletlerin sömürgesi altında yaşayan Müslüman toplulukları harekete geçirerek İtilaf Devletleri’ne karşı bir direniş oluşturmak, böylece savaşın gidişatına stratejik katkı sağlamaktı. Almanya’nın da yoğun baskısı ve telkiniyle çıkartılan bu fetva, camilerde okunarak tüm İslam dünyasına duyuruldu. Ancak beklenen geniş çaplı isyanlar tam anlamıyla gerçekleşmedi ve cihad çağrısı, propagandif etkisiyle tarihte önemli bir diplomatik ve dini hamle olarak yerini aldı.
1918 - Çekoslovakya’da Cumhuriyetin İlanı
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı sonunda dağılmasıyla birlikte, Çek ve Slovak halkları kendi ulusal devletlerini kurma yoluna gitti. 1918’de Çekoslovakya’da cumhuriyet ilan edilerek Prag merkezli yeni bir devlet ortaya çıktı. Bu süreç, Orta Avrupa’da sınırların yeniden çizildiği, ulus devletlerin yükseldiği bir dönemin parçasıydı. Çekoslovakya, çok uluslu imparatorluk düzeninden ulusal egemenliğe geçişin sembollerinden biri oldu.
1922 - BBC’nin Birleşik Krallık’ta Radyo Yayınlarına Başlaması
14 Kasım 1922’de British Broadcasting Company (daha sonra Corporation – BBC), Birleşik Krallık’ta düzenli radyo yayınlarına başladı. İlk dönemlerde haber, müzik ve bilgilendirici kısa programlar yayınlayan BBC, kısa sürede halkın günlük hayatının bir parçası haline geldi. Yayıncılık anlayışında tarafsızlık ve kamu hizmeti ilkelerini ön plana çıkaran kurum, ilerleyen yıllarda televizyon ve dijital platformlarla dünya çapında bir medya gücüne dönüştü. Bugün BBC, modern yayıncılık standartlarının oluşmasında öncü kabul edilir.
1922 - Tekirdağ Malkara’nın Kurtuluşu
Tekirdağ’ın Malkara ilçesi, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan işgal döneminden sonra 1922’de düşman işgalinden kurtarıldı. Malkara’nın kurtuluşu, Trakya bölgesinin Milli Mücadele sürecindeki önemli dönemeçlerinden biri olarak kabul edilir. Bu tarih, ilçe halkı için bağımsızlık, vatan sevgisi ve milli iradenin zaferle taçlandığı özel bir gün olarak her yıl törenlerle anılmaktadır.
1925 - Sivas’ta Şapka İnkılabına Tepki ve İdam Cezası
1925 yılında Türkiye’de kıyafet devrimi kapsamında “şapka kanunu” yürürlüğe girerken, bazı bölgelerde bu inkılaba karşı tepkiler ortaya çıktı. Sivas’ta bazı kişiler, şapka inkılabına karşı propaganda amacıyla duvarlara yazılar yazarak halkı kışkırtmaya çalıştı. Bu olayların sorumluları arasında gösterilen İmamzade Mehmet Necati, rejime karşı isyana teşvik suçlamasıyla yargılandı ve idam cezasına çarptırıldı. Hadise, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki devrim sürecinin ne kadar sert ve tavizsiz yürütüldüğünü de göstermesi bakımından tarih kitaplarında yerini aldı.
1940 - Coventry’nin Bombalanması: Savaşın Yıkıcı Yüzü
II. Dünya Savaşı sırasında 14 Kasım 1940’ta Almanya Hava Kuvvetleri (Luftwaffe), Birleşik Krallık’ın sanayi şehirlerinden Coventry’yi yoğun bir bombardımana tuttu. “Coventry Blitz” olarak anılan bu saldırıda şehir ciddi hasar gördü; tarihi binalar, fabrikalar ve yerleşim alanları ağır şekilde tahrip oldu, yaklaşık 100 sivil hayatını kaybetti. Saldırı, savaşın sadece cephelerde değil, şehirlerin kalbinde de ne denli yıkıcı sonuçlar doğurduğunu tüm dünyaya acı bir şekilde gösterdi.
1941 - Türkçe Terimler Cep Kılavuzu’nun Öğretmenlere Dağıtılması
1941 yılında, dilde sadeleşme ve Türkçeleştirme hareketi kapsamında hazırlanan “Türkçe Terimler Cep Kılavuzu” yüksekokul öğretmenlerine dağıtıldı. Bu kılavuzun amacı, özellikle bilim, teknik ve eğitim alanlarında kullanılan yabancı kökenli terimlere Türkçe karşılıklar kazandırmak ve bu karşılıkların eğitim kurumlarında yaygın biçimde kullanılmasını sağlamaktı. Böylece, hem öğretmenlerin hem de öğrencilerin anlaşılır bir dil üzerinden bilgiye erişmesi hedeflendi. Bu girişim, Türk Dil Kurumu ve dil devriminin çizdiği yol haritasının pratik bir yansıması olarak görülmektedir.
1944 - Ahıska Türkleri’nin Sürgünü
1944 yılında Sovyet yönetimi, Gürcistan sınırları içindeki Ahıska bölgesinde yaşayan Ahıska Türkleri’ni toplu halde sürgün etti. Kısa sürede gerçekleştirilen bu zorunlu göçte, binlerce Ahıska Türkü, hayvan vagonlarında Orta Asya’nın farklı bölgelerine –başta Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a– gönderildi. Yolculuk sırasında ağır şartlar nedeniyle pek çok kişi yaşamını yitirdi. Ahıska Türkleri’nin sürgünü, 20. yüzyılın acı sayfalarından biri olarak hem Türkiye’de hem de uluslararası camiada derin izler bırakmıştır.
1958 - Prof. Ragıp Sarıca: “Gazetecilerin Tevkif Edildiği Yerde Demokrasi Yoktur”
1958’de hukuk profesörü Ragıp Sarıca, basın özgürlüğüne yönelik baskılara tepki göstererek “Gazetecilerin tevkif edildiği yerde demokrasi yoktur” sözünü söyledi. Bu ifade, dönemin siyasi atmosferinde basın mensuplarının tutuklanmasına karşı güçlü bir eleştiri olarak yankı buldu. Sarıca’nın sözleri, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve ifade özgürlüğü arasındaki bağın altını çizerken, basının susturulmasının demokratik düzen için büyük bir tehdit olduğuna dikkat çekti. Bu çıkış, günümüzde de basın özgürlüğü tartışmalarında sıkça hatırlanan sembolik bir uyarı niteliğindedir.
1960 - Yassıada’da Fatin Rüştü Zorlu Hakkında Döviz Yolsuzluğu Davası
14 Kasım 1960’ta Yassıada’da görülen davalarda, Demokrat Parti’nin eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu hakkında “döviz yolsuzluğu” iddialarıyla ilgili duruşma başladı. 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından kurulan olağanüstü yargı düzeninde yürütülen bu davalar, dönemin siyasi hesaplaşmasının bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Zorlu, dış politika ve ekonomi alanlarındaki uygulamaları nedeniyle suçlanarak ağır ithamlara maruz kaldı. Yassıada yargılamaları, Türkiye demokrasi tarihinde uzun yıllar tartışılan, adalet ve hukuk devleti ilkeleri açısından eleştirilen bir dönem olarak hafızalara kazındı.
1960 - “Bebek Davası” ve Adnan Menderes’in Yargılanması
Aynı gün, yine Yassıada’da görülen “Bebek Davası” kapsamında, eski Başbakan Adnan Menderes’in yargılandığı dosyada çarpıcı bir gelişme yaşandı. Davada, Ankara’dan getirilen bir bebeğin kemikleri “delil” olarak mahkemeye sunuldu. Bu dava, etik ve hukuki açıdan yoğun tartışmalara neden oldu; kamuoyunda, yargı sürecinin siyasallaştığı ve sanıkların ağır siyasi baskı altında bulunduğu yönünde görüşler güçlendi. “Bebek Davası”, Yassıada duruşmalarının en çok konuşulan ve vicdanları yaralayan başlıklarından biri haline geldi.
1964 - Kirk Douglas’ın Türkiye Ziyareti
1964 yılında dünyaca ünlü Amerikalı aktör Kirk Douglas, “iyi niyet elçisi” sıfatıyla Türkiye’ye geldi. Ziyaret kapsamında dönemin Başbakanı İsmet İnönü tarafından kabul edilen Douglas, Türkiye’nin kültürel ve tarihi zenginliklerine yakından tanıklık etti. Bu ziyaret, Türkiye’nin Batı dünyasıyla kültürel ve diplomatik ilişkilerini yumuşatan, ülkenin uluslararası imajına olumlu katkı sağlayan adımlardan biri olarak görülmektedir. Hollywood’un önemli isimlerinden birinin resmi temaslarda bulunması, o dönem basında da geniş yer bulmuştur.
1969 - Muammer Kaddafi’nin Libya’daki Yabancı Bankaları Kamulaştırması
1969’da Libya lideri Muammer Kaddafi, ülkede faaliyet gösteren tüm yabancı bankaları kamulaştırma kararı aldı. Bu adım, Kaddafi’nin “millileştirme” politikalarının ve ekonomik bağımsızlık vurgusunun bir parçasıydı. Yabancı sermayenin etkinliğini azaltmayı hedefleyen bu uygulama, Libya ekonomisinin kontrolünü doğrudan devletin eline vermeyi amaçlıyordu. Söz konusu karar, uluslararası finans çevrelerinde endişeyle karşılanırken, ülke içinde “ekonomik egemenlik” söylemiyle destek buldu.
1969 - Apollo 12’nin Fırlatılması: Ay’a İkinci İnsanlı Görev
NASA, 1969 yılında Ay yüzeyine gerçekleştirilen ikinci insanlı görev için Apollo 12 uzay aracını fırlattı. Apollo 11’in ardından gelen bu ikinci görev, Ay’daki bilimsel araştırmaların derinleştirilmesi, örnek toplama ve yüzey ölçümleri yapılması açısından büyük önem taşıyordu. Görevde astronotlar, Ay yüzeyinde daha uzun süre kalarak hem teknik testler hem de bilimsel gözlemler gerçekleştirdi. Apollo 12, uzay araştırmalarında insanlığın uzaya kalıcı ilgi ve yatırımının simgelerinden biri olarak tarihe geçti.
1971 - Mariner 9’un Mars Yörüngesine Girmesi
1971’de fırlatılan Mariner 9 uzay aracı, Mars’a ulaştığında bir ilke imza attı ve başka bir gezegenin yörüngesine giren ilk uzay aracı oldu. Bu başarı, insanlığın uzay araştırmalarında geldiği noktayı göstermesi bakımından bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı. Mariner 9, Mars’ın yüzeyini ayrıntılı şekilde fotoğraflayarak dağlar, vadiler ve olası eski nehir yatakları hakkında önemli veriler topladı. Bu veriler, Mars’ın geçmişte daha farklı iklim koşullarına sahip olabileceği fikrini güçlendirdi.
1972 - İsmet İnönü’nün Milletvekilliğinden İstifası
Cumhuriyet’in ikinci Cumhurbaşkanı ve uzun yıllar CHP Genel Başkanı olarak görev yapan İsmet İnönü, 5 Kasım 1972’de partisinden istifa etmişti. Ardından, 14 Kasım 1972’de milletvekilliğinden de istifa ederek aktif siyaset sahnesinden çekildi. İnönü’nün bu kararı, CHP içinde kuşak değişiminin ve yeni bir siyasi dönüşüm sürecinin başlangıcı olarak yorumlandı. Siyaset ve devlet yönetiminde derin izler bırakan İnönü, bu istifasıyla birlikte adeta tarihe mal olmuş bir dönemin de kapanışını simgeledi.
1975 - İspanya’nın Batı Sahra Üzerindeki Haklarından Vazgeçmesi
1975 yılında İspanya, uzun yıllar sömürgesi olarak yönettiği Batı Sahra üzerindeki egemenlik iddiasından vazgeçti. Bu gelişme, bölgedeki güç dengelerini kökten değiştirdi; Fas ve Moritanya bölge üzerinde hak iddia ederken, yerel halkın temsilcisi olarak Polisario Cephesi bağımsızlık mücadelesini sürdürdü. İspanya’nın çekilişi, Batı Sahra sorununu uluslararası bir ihtilaf haline getirdi ve mesele, günümüze kadar tam olarak çözülememiş bir “donmuş çatışma” alanı olarak varlığını korudu.
1976 - Çayırhan Termik Santrali ve Kömür Üretim Tesislerinin Temeli Atıldı
1976’da Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamaya yönelik önemli projelerden biri olan Çayırhan Termik Santrali ile ona bağlı kömür üretim tesislerinin temeli atıldı. Ankara’ya yakın konumuyla dikkat çeken bu proje, yerli kömür kaynaklarının değerlendirilmesi ve enerji arz güvenliğinin sağlanması adına stratejik bir adım olarak planlandı. Tesisler, ilerleyen yıllarda hem elektrik üretimi hem de bölgesel istihdam açısından önemli katkılar sundu; aynı zamanda çevre ve enerji politikaları tartışmalarında sıkça gündeme geldi.
1983 - Barış Derneği Davasının Sonuçlanması
1983 yılında, Türkiye’de “Barış Derneği davası” olarak bilinen yargılama süreci sonuçlandı. Barış yanlısı söylemleri ve faaliyetleri nedeniyle yargılanan dernek üyelerinden 18’i 8 yıl, 5’i ise 5 yıl hapis cezasına mahkûm edildi. 12 Eylül darbesi sonrasında sıkıyönetim koşullarında yürütülen bu dava, düşünce ve örgütlenme özgürlüğü açısından ağır eleştirilere maruz kaldı. Kararlar, barış talebinin dahi suç sayılabildiği bir dönemin simgesi olarak demokrasi tarihine geçti.
1984 - Türkiye Milli Takımı’nın İngiltere’ye 8-0 Yenilgisi
1984’te Türkiye A Milli Futbol Takımı, kendi sahasında İngiltere ile oynadığı maçta 8-0 gibi tarihi bir skorla mağlup oldu. Bu sonuç, Türk futbolunun o dönem uluslararası seviyedeki güç farkını ve yapısal sorunlarını acı bir şekilde ortaya koydu. Karşılaşma, uzun yıllar “unutulmak istenen maç” olarak anılsa da, sonraki yıllarda yapılan reformlar ve altyapı yatırımları için önemli bir ders niteliği taşıdı. Bu ağır yenilgi, ileride elde edilecek başarılar için bir dönüm noktası olarak da yorumlandı.
1985 - Demokratik Sol Parti’nin (DSP) Kuruluşu
1985’te Bülent Ecevit önderliğinde Demokratik Sol Parti (DSP) kuruldu. 12 Eylül sonrasının siyasi atmosferinde, Ecevit’in sosyal demokrat ve “ortanın solu” çizgisini temsil eden yeni bir adres olarak ortaya çıkan DSP, emek, demokrasi ve sosyal adalet vurgusuyla seçmen karşısına çıktı. Parti, ilerleyen yıllarda hem koalisyon hükümetlerinde yer aldı hem de Ecevit liderliğinde tek başına iktidar deneyimi yaşadı. DSP’nin kuruluşu, Türkiye’de sol-sosyal demokrat geleneğin yeniden şekillenmesinde önemli bir basamak olarak kabul edilir.
1991 - Anadoluhisarı Açıklarında Koyun Yüklü Gemilerin Çarpışması
1991’de İstanbul Boğazı’nda, Anadoluhisarı açıklarında koyun yüklü yabancı bandıralı bir gemi, başka bir yabancı gemiyle çarpıştı. Kazada iki gemici kaybolurken, yaklaşık 22 bin koyun boğularak telef oldu. Bu olay, hem deniz taşımacılığında güvenlik önlemlerinin yetersizliğini hem de Boğazlar’daki yoğun gemi trafiğinin risklerini bir kez daha gündeme taşıdı. Deniz kazası, çevresel etkileri ve hayvan hakları açısından da kamuoyunda uzun süre tartışıldı.
1993 - Naim Süleymanoğlu’nun Dünya Halter Şampiyonası’nda Üç Altın Madalyası
1993 yılında düzenlenen Dünya Halter Şampiyonası’nda “Cep Herkülü” lakaplı Naim Süleymanoğlu, kendi sikletinde koparma, silkme ve toplamda üç altın madalya kazanarak yine tarih yazdı. Daha önceki Olimpiyat ve dünya şampiyonluklarıyla adını spor tarihine altın harflerle yazdıran Naim, bu başarısıyla Türkiye’nin uluslararası arenadaki gurur kaynaklarından biri oldu. Onun kırdığı rekorlar, halter sporunun sınırlarını zorlayarak yeni kuşak sporculara ilham verdi.
2002 - Aimal Han Kasi’nin İdamı
2002 yılında, 1993’te ABD’de iki CIA çalışanını öldürmekten suçlu bulunan Pakistanlı Aimal Han Kasi, Virginia’da zehirli iğneyle idam edildi. Olay, 1990’ların başında ABD ile Pakistan arasındaki güvenlik ve terörle mücadele ilişkilerini gerilimli hale getiren önemli bir dosyaydı. Kasi’nin yakalanması, yargılanması ve idamı, terör suçlarına karşı ABD’nin kararlı tutumunun bir göstergesi olarak yorumlandı; aynı zamanda ölüm cezası tartışmalarını da yeniden alevlendirdi.
2016 - Yeni Zelanda Christchurch Depremi
2016’da Yeni Zelanda’nın Christchurch kenti yakınlarında 7,8 büyüklüğünde şiddetli bir deprem meydana geldi. Sarsıntı, geniş bir alanda hissedilirken altyapı, yollar ve binalarda ciddi hasar meydana geldi; iki kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı. Deprem, bölgedeki fay hatlarının ne kadar aktif olduğunu ve deprem kuşağında yaşayan toplumların dayanıklı şehirler kurma zorunluluğunu bir kez daha gösterdi. Yeni Zelanda, bu tür afetler sonrasında hızlı toparlanma ve afet yönetimi konusundaki deneyimiyle de dikkat çekmektedir.
Her yılın her günü, tarih sayfalarında yeni bir hikâye anlatır. Bugün, 14 Kasım tarih boyunca nasıl şekillendiğine dair bir bakış attık. Yarın, yeni bir tarih dersi için tekrar buluşmak üzere.