Erol ŞEKER

Erol ŞEKER

Yerel Basın ölüm döşeğinde kimsenin umurunda değil

Yerel Basın ölüm döşeğinde kimsenin umurunda değil

Bu gün de birazcık bizim medyadan bahsedelim. Dertleri, sıkıntıları, sorunları var mı?.. Biliyorsunuz bizim medya son yıllarda TUKAKA haline getirildi. Eğer medya istediğiniz şekilde şekillenmemişse BASIN AYAĞINA... Mantık ve gelişen mantalite bu artık. Ulusal denilen yaygın basın ne yazarsa yazsın önemli olan yerel basın ya!.  Yerel basın özellikle birilerinin İstediğini Yazmıyorsa, ÖLSÜN... Hoş bu mantık çok güzel.

BİK Genel Müdürü Mehmet Atalay ile Sevgi Cafe' de adeta atışma yarışına girdim. He valla öyle bir atışma ki!. Bazı büyük duayenlerimiz sitem bile etti. Yahu Erol Şeker, misafir gelmiş Müdürümüz misafir böyle mi karşılanır? Misafir  başımız üzerine saygısızlık etmeyiz, kucaklarız en iyi şekilde karşılar, ağırlar ve gönlünü yaparız. Ama bu misafir hoş geldi dedik gülücüklerimizi ilettik.

Sonrası işte sorun. Bizim oralarda bir söz vardır. "Göle su gelene kadar kurbağanın gözü de g...t.. de çıkar" diyerek. Bizim ilçe gazetelerinin de hali bu minvalde....

Sorunlu bir alanda Genel Müdürseniz, sıkıntıyla yaşamayı bileceksiniz. Hoş Sayın Atalay bu konuda baya eğitimli. Anlaşılan sitem, tepki ve sıkıntıların geleceğini biliyor ola ki; Yeminle kızgınlığını, sıkıntısını hiç belli etmedi ama baya baya bunaldı. O haklı, yerel özellikle İlçe gazetecileri ve gazeteleri de haklı. Ne olacak şimdi? Dertler olmuş derya, boğulma bakalım boğulmayabilirseniz.

Kısacası Sayın Atalay ile şahsi sorunumuz yok ama ilçe gazetelerinin öldürülmeye gidildiğini (diğer adı ile söyleyeyim katledildiğimizi) dile getirdim. İlçe gazetelerinin ardında iş adamları, belediyeler, milletvekilleri, büyük şirket veya Holdinglerin olmadığını kendi yağımızla o yağın da Resmi ilanlar olduğunu belirttik. Ama bizim yağın çok ateş altında kaldığını kızarmayı bırakın yandığını dile getirdik. Hükümetin uygulamaları, çıkartılan kanunların, kamu kurum yöneticilerinin keyfi uygulamaları ile buluşunca ilçe gazetelerine ÇİN İŞKENCESİNİN YAPILDIĞINI ima ettik.

Sonuç olarak Sayın Atalay ile çok mücadele ettik ama asıl kapı Atalay'dan çok Başbakan Yardımcımız be Basından Sorumlu Bakanımız çok sevmeme rağmen son dönemlerde kızmaya başladığım Sayın Bülent Arınç. Bizim bur güne kadar ayakta kalmamızın da tek destekçisi Sayın Arınç ancak, bu konuların düzeltilmesi adına yeni kanunlar çıkartacak ilk ve tek yetkili isim de o. Kaldı ki bu gün bu halde isek yine onun sayesindeyiz. Bunu biliyoruz ama Başbakan Erdoğan'ın dediği gibi "YETMEZ AMA,"..

Yazının sonunda şunu belirteyim: görünen köyde ilçe gazeteleri kendi ilçe halkı sahiplenmediği sürece özür diliyorum ama naneyi yedi. Çünkü ilçe gazetelerinin sahibi yok. Onların ölmesi siyasete yaradığı sürece, ilçe halkı, iş adamı, kamu, özel kurum amirleri ve yöneticileri el birliği ile gazetelerine sahip çıkmadığı sürece yerel basını yavaş yavaş unutun.

Sayın Atalay dedi ki: Siz Güvenilir, Güçlü ve Düzgün Gazete çıkartıp, reklam verene karşılığını verebiliyorsanız, Ali Ağaoğlu, Turkcell vb firmalar neden reklam vermesin dedi. Hayal dünyanız geniş dedim Sayın Atalay'a, çünkü biz ne ABD' de ne İngiltere de yaşamıyoruz. Burası Samsun ve gerçekler var.  Burada bir iş adamı, siyasetçi vb bir yerden gidip reklam isterseniz adınız rüşvetçiye çıkartılıyor dedik.

Tek buluştuğumuz ortak nokta şu oldu. İşte bizim de temizlememiz gerekenler bu tipler. Sayın Atalay dedi ki: Hep BİK, Siyaset mi suçlu. Basın içinde şantaj, tehditle iş yapanlar yok mu?. Onları neden söylemiyorsunuz dedi. Hay gözünü seveyim. Ama Sayın Atalay'ın unuttuğu bir gerçek var ki bu tip gazeteler de gazeteciler de eskisi gibi güçlü olarak kalmıyor tez elden yok olup gidiyor. Ama bu hale bizi getiren yine içimizde ki "İRLANDALILAR". AH İRLANDALI AH. BUNU YAPMAYACAKTILAR. YAZIKLAR OLSUN...

İşte gazeteciliğin belalıları bunlar. Çıkın çıkabilirseniz işin içinden. Biz ne mutlu kalabiliyoruz ne de yavaş yavaş sağ kalamayacak gibiyiz. Ama biz olamıyorsak bile;

Sizler Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...

Not: daha detaylı haber ve yazımı ilerleyen günlerde sizlere aktaracağım...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol ŞEKER Arşivi