Eskiden büyüklerimiz, “Toprak ana” derdi. Boşuna değil. Toprak sadece ekilip biçilen bir yüzey değil; canlı, soluyan, üreten bir varlık. Ama biz ona ne kadar iyi bakıyoruz?
Son yıllarda tarım arazilerimizde verim düşüyor. Çiftçi daha çok gübre atıyor, daha fazla ilaç kullanıyor ama sonuç bazen yine de tatmin edici olmuyor. Çünkü sorun, sadece besin takviyesiyle çözülebilecek bir mesele değil. Toprağın sağlığı, onun biyolojik yapısıyla, organik maddesiyle, mikrobiyal faaliyetiyle doğrudan ilişkili.
Gelin, şu basit gerçeği kabul edelim: Toprak verimli değilse, ne kadar tohum atarsanız atın, ne kadar sulama yaparsanız yapın, sürdürülebilir bir üretim elde edemezsiniz. O yüzden artık “verimlilik” kavramını sadece anlık yüksek üretim olarak değil, uzun vadeli bir sağlık göstergesi olarak düşünmeliyiz.
Ne Yapmalıyız?
1. Organik Maddeyi Artırmalıyız: Toprak, sadece gübreyle beslenmez. Hayvan gübresi, yeşil gübreleme ve kompost kullanımı, toprağın organik madde oranını artırır ve su tutma kapasitesini iyileştirir.
2. Monokültürden Kaçınmalıyız: Aynı ürünü yıllarca ekmek, toprağı yorar. Ekim nöbeti (rotasyon), toprak yapısını korur ve hastalık riskini azaltır.
3. Kimyasal Kullanımını Kontrol Etmeliyiz: Kontrolsüz gübre ve pestisit kullanımı, toprağı çoraklaştırır. Biyolojik mücadele yöntemlerine ağırlık vermek gerekiyor.
4. Toprağı Dinlendirmeliyiz: Her yıl her karış toprağı zorlamaktansa, bazı bölgeleri nadasa bırakmak veya örtü bitkileri ekerek toprağı korumak uzun vadede daha kazançlıdır.
5. Suyu Akıllıca Kullanmalıyız: Fazla sulama, toprağı yıkayarak içindeki besinleri götürüyor. Damlama sulama gibi yöntemlerle suyu israf etmeden kullanmalıyız.
Unutmayalım, toprak bize ne kadar iyi bakarsa, biz de o kadar sağlıklı beslenir, o kadar güçlü bir ekonomi kurarız. Eğer şimdiden harekete geçmezsek, yarının çiftçileri verimsiz topraklarla baş başa kalacak. Ve o zaman, “Keşke” demek hiçbir işe yaramayacak.
Şimdi, gerçekten “Toprak ana”ya hak ettiği değeri verme zamanı!