Süleyman Semiz

Süleyman Semiz

TOPLUMSAL KRİZ

TOPLUMSAL KRİZ

                Çocukluk yıllarımdan aklımda kalan, neredeyse her gün trafik kazasında hayatını kaybedenlerin haberleri olmuştur. O devirlerde kazalar genellikle ölümcül olurdu. Şimdi ki gibi EURO-ENCAP yoktu. Piyasaya çıkan araçlar bakalit veya samandandı. Şimdi genellikle yaralanmalı kazalar olmakta ve haber kanallarında pek az yer bulmaktadır.

                Günümüzde trafik kazalarının yerini, cinayetler ile toplumda infial uyandıracak şiddet ve tecavüz olayları aldı. Hemen hemen her gün cereyan eden bu hadisler, siyasetin de önüne geçmiş vaziyette.

                Daha dün bir genç bıçaklanarak öldürüldü. Nedeni, sakız çiğnemek. Oysa bu cinayet, o gün işlenenlerden sadece biriydi. Ekranlara yansımayan cinnet ve cinayetlerin adedi maalesef belli değil.

                Bu durumun özelinde,  genç neslin psikolojisinin çok bozuk olması yatmaktadır.  Geçmişe nazaran daha iyi imkanlar olmasına rağmen, kuşaklar arasındaki depresyon düzeyi had safhaya ulaşmış durumda.  Ne eğitim sistemi, ne de aile ve sosyal politikalar bakanlığının yapmış olduğu faaliyetler bu kötü gidişata mani olamamaktadır. Toplumdaki öfke patlaması bir travma halini almıştır. Anne ve babasını diri diri yakanından tutun, ekmek bıçağıyla kuşbaşı doğrayanına kadar her türlü caniliğin tavan yaptığı güzelim ülkemizde sessiz kalanlara ne demeli?

                Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığıyla biz hiçbir şeyi düzeltemeyiz. Bu ülke hepimizin. Bu milletin vicdanlarındaki yarayı iyileştirecek reçetelere ihtiyacımız var.

                Ülkenin ekonomisini, savunma sanayiini, dış mihraklara karşı onurumuzu ve haysiyetimizi ne kadar düşünüyorsak, milletimizin akıl ve ruh sağlığını bir kat daha fazla düşünmek zorundayız. El ense yapıp, olayları televizyon karşısında maç izler gibi izleyen bütün elitlere sözüm. Gelin ortak vicdanı, ortak akılla tesis edelim. Gençlerimizi ve geleceğimizi bu hazin kopuştan kurtaralım.

                **

                BehlülDânâ Hazretleri, halife Harun Reşid’eşöyle sual eder; “Ey Harun Reşid! Yer altında, yer üstünde ve göklerde çok olan nedir?”

Harun Reşid; “Bunu bilmeyecek ne var? Yer altında ölüler, yer üzerinde hayvanlar ve bitkiler, gökte ise meleklerdir” dedi.

BehlülDânâ Hazretleri ise; “Değil” buyurdu. “Yer altında çok olan ölülerin pişmanlıkları, yer üzerinde insanların hırs ve tamâhı, gökte ise âdil hükümdarların sevaplarıdır” buyurdu.             

Son söz olarak; pişmanlıklara gark olup hırs ve tamah ile zayi olmadan, sevaplarımızı artırmaya bakalım.

Selam ve dua ile, Allah’a emanet olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Semiz Arşivi