Erol ŞEKER

Erol ŞEKER

"SEVİYORUM LAN BU SİYASETİ"

"SEVİYORUM LAN BU SİYASETİ"

Eski Türk filmlerinin en çok sevilen ve konuşulan bir repliği vardır. Asi aşık genç, sevdiği kıza yaklaşır ve asi delikanlılığını da bir kenara bırakamadığı için, "Seviyorum lan seni" derdi. Hatırlarsanız.

Ben de şimdi bu siyasete diyorum ki: "SEVİYORUM LAN BU SİYASETİ"

Ama yıllardır benden 50 adım uzakta olsun dediğim siyaseti izlemek büyük bir zevk eriyor. Hemen her gün birilerinin beyinlerinin ardında yaşadığı fırtınaları ortaya çıkartmak büyük bir zevk. Ama artık olaylar neredeyse kaosa dönüşüyor. İş siyasetten çıktı başka yönlere gidiyor. Hele şimdi iyi izleyin. Film şimdi başlıyor. Bu ne Kemal Sunal komedisi, ne de başka bir komedi. Bu bizim yerli siyasetçilerin komedi filmi.

Siyasetin komedi filmini izlerken sırtınıza bir yastık alıp şöyle bacaklarınızı gerin ve zevkle izleyin. Bakın göreceksiniz tadını aldığınız siyasette ne komediler, ne dramlar yaşanıyor.

Mesela;

Yıllardır sözüm ona bizi yöneten siyasetçiler seçildikleri günden itibaren en az bir yıla yakın verdikleri sözleri yerine getirmeye çalışırlar. Halkın içine girip çıkarlar. Ama o koltuk var ya o koltuk. O koltuğun sıcaklığını ve rahatlığını, avantajlarını gördükçe hele hele ellerinin altına geçen o gücü görüp tadını aldıkça çıldırmaya başlarlar. Akılları başlarından uçar gider adeta... İşte o noktadan sonrası malum. Halk kimin umurunda ki?. Onlar nasıl olsa KOYUN. Birilerinin sözüne, vaadine inanır, kanar ve oyu sandığa atarlar. Olmadı mı?.

Bu defa seçimler yaklaştıkça yeniden düşerler sokaklara, köy yollarına, hane hane dolaşırlar, esnaf esnaf sokak ortasında oturup sahte kahkahalarla gülerek esnafla çay içerler, dikkatini çekerler ve "BAKIN BEN SİZDEN BİRİYİM. HİÇ DEĞİŞMEDİM Kİ. NE YAPTIYSAM  SİZİN İÇİN YAPIYORUM?!" muhabbetini, masallarını güya piyasaya salar ve sıcak kanlı siyasetçi olduğunu iddia ederler.

Ama gelin görün ki yıllarca yanına gelip oturmayan, halini hatırını sormayan bizim uyanık güçlü(!) siyasetçilere bizim koyunlar hiç sormaz ki;

- Yahu seçildiğinden bu yana yanımıza kaç kez gelip oturdun?

- Kaç senedir o makamdasın benim mahalleme,sokağıma, iş yerime neden hiç gelmedin. Şimdi hayırdır kör öldü neden badem gözlü oldu?

- Mahallemin derdini, kendi derdimi anlatmaya geldim hep "YOK, MÜSAİT DEĞİLİM" muhabbeti ile benimle, bizimle görüşmedin şimdi ne oldu yanı başıma bağdaş kuruyorsun?. Şimdi nasıl müsait oluverdin?

-Hani o koltuktan aldığın güçle yakıp yıkıyor, kimseyi tanımıyordun. Şimdi ne oldu da o insanlar gibi oldun? Sade vatandaşı hatırlamayı neden başardın. Yoksa önüne yine sandık engeli mi çıktı?

- İnsanlığını mı hatırladın döndün?

Bizim insanlarımız bu kadar saf ve bu kadar temiz kalpli işte. Yine kandırılmaya müsait bir döneme dönemece girildi.

İyi bakın etrafınıza halkın içinde olmayan, halkı unutan, selamı, sabahı kesen, uzanan elleri geri çeviren, görmezden gelen, ağlayanla ağlamayıp, "amaaan banane onun derdi beni mi gerdi" diyenlerin hepsi bu gün sokaklarda el yalamaya başladı. Bakalım bu defa bizim insanlarımız balık hafızalı mı olacak, yaşadıklarını unutacak, yoksa biz ne balık hafızalıyız, ne de güdülecek birer koyun değiliz. Sen (siz) bizim için ölüsün diyebilecekler mi?

"El eli yıkar, el döner yüzü yıkar" diye bir söz vardır.

Elimizi yıkamayan, sonra da dönüp yüzümüze bakmayanları iyi hatırlayıp ona göre gelecek dönemde ki siyasete yön verin yeter. Bu noktada diyorum ya'. Ben seviyorum lan bu siyaseti. Bizimkilere ne dersen de zaten koyunlar ya!. Göreceksiniz yine küçücük bir vaade neleri vermezler ki?.

Oy mesele mi?

Göreceğiz bakalım koyunlar, balıklar yine aynı telden mi çalacak, yoksa koltuk sevdası ile güç zehirlenmesine yakalanıp, yeniden o koltuğa oturmayı düşleyen halkın içine girmeyenleri geri mi döndürecekler göreceğiz. Samsun'un eline geçen bu fırsatı bakalım Samsun ve tüm ilçe halkı nasıl ifade edecek hep birlikte göreceğiz.

Anketleri geçin siz. İşinize bakın, yüreğinizi dinleyin. Sahte gülücüklere kanma dönemi bitsin artık...

(NOT: Halk arasında kaba sözcükler olarak tarif edilen sözcüklerim nedeni ile okuyucularımdan özür diler affınıza sığınırım. Ama bazen mecburen kullanıyoruz.)

Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Erol ŞEKER Arşivi