Değerli okurlarım;
Halep’te yaşanan insanlık dramına sessiz kalamayız.
Bu bizim tabiatımıza uygunda değildir.
İnsanlığımıza, inancımıza da uygun değildir.
Suriye’nin şehri olan Halep’te amaç petrolü yemek-bitirmektir.
Türkiye’nin insanların tahliyesinde verdiği mücadeleyi hep birlikte izledik.
Halep’te yaşanan insanlık dramı tüm yürekleri dağlayıp yaralamıştır.
Anestezi olmadan bir çocuğa yapılan ameliyatta, o çocuğun Kuran-ı Kerim okuması beni ağlatmıştır. Son yıllarda önce ARAKAN, şimdi de HALEP’te yaşanılanlar beni derinden üzmüştür.
Sosyal medyayı sık kullanılan biriyim.
Ama bazı şeyler görüyorum ki; Halep konusunda kendi insanlarımızın insanlıklarını merhametlerini kaybettiğini izliyorum. TV’ler de izlenenlerin uydurmaca olduğuna söyleyecek kadar ahmak ve vicdansız insanlara rastlıyorum. Ben bu tip insanların inancından ve kanından şüphe Seder hale geldiğimi söylemek istiyorum. Biraz vicdanı olan, bu vahşete  seyirci kalmaz diyorum.
Zulümle abat olunmaz.
Bugün Halep’te ölen çocuklardan, kadınlardan bizlerinde sorumlu olduğumuz  boyutuna varabiliyor muyuz ? Bir nebze olsun sorumluluğuz olduğunu düşünebiliyor muyuz ?
Belki de şahsen olmasa da, ulusal olarak, millet olarak, idareci olarak düşünelim.
Hani biz Müslüman’dık.
Bir ülkede bir Müslüman kardeşimizin ayağına diken batsa biz rahatsız olmalıydık.
Hani Müslüman Müslüman’ın kardeşi değil miydi?
Değerli okurlarım, öyle üç köfte beş kuruşa yok!
Biz sadece lafta sözde Müslüman’ız.
Dini sohbetlerde, kıraathane köşelerinde atıp tutmakla olmuyor.
Eğer tüm dünya İslam ülkelerinde İslam şuuru olsaydı bugün ne Suriye ne de Halep ’i konuşurduk. Haber programlarını izliyorum.  Hep aynı, açık oturumları takip ediyorum.
Hiç gerçekleri söyleyen yok!
Neden bu hale gelindi diye çıkıp soran yok?
Biraz empati yapabiliyor muyuz?
Sadece nefsimizi ve kendimizi kandırıyoruz.
Müslüman coğrafyasındaki bu kan ve gözyaşı neden oluyor dediniz mi?
HAYIR!
Şu an tek ayakta duran ve insanlığımızın yardımına koşan tek ülke olduğumuzu söyleyeyim.
Eğer içimizdeki hain ve yalakalar biraz adam olsa, dirayetli olsalar uzun vadede dünyaya hüküm salacağımızı söylemek istiyorum. Ama engeller çok.
Dünya kan ağlarken, ülkemizin rahat ve güvenilir olması önemli bir güvencedir.
İnsanlar nankör; çok nankör ve pek çok nankör diyen kitabimiz Kur’an-ı Kerim gerçekleri yansıtmıştır. Şu ortamda bile nankörlük yapan, asilik yapan, şeytanlaşmış insanları görmekteyiz.
Bir parça ekmeği çöpten alıp yiyenlerle, sofralarında kuş sütü eksik insanların yaşadığı dünyadayız.
Şahsen ben kendimden ve elimin kolumun bağlı olmasından insanlık için bir şey yapamamaktan utanır oldum. Cennet öyle ucuz değil ki! Bu işler sadece namazda bitmiyor.
Ah ne ahmak Müslüman’ız! Ne şuursuz Müslüman’ız!
Bizi birileri uyandırsa…
Bizi ahrette yakacak çok şeyleri bu dünyada gördüğümüzü söylemek ve haykırmak istiyorum.