Dostlar

Hangi toplumda hangi memlekete veya hangi ülkede olursa olsun iki temel mesele vardır. Birincisi hak ve adalet dağıtımı, ikincisi ise temel eğitim düzenli bir şekilde verilmesi. Eğer içinde bulunan toplumda saydığım iki temel öğe düzenli bir şekilde işlemiyorsa o yörede işler kötüye gidiyor demektir. Hak ve adalet dağıtımı ile ilgili düşüncelerimi sonraki yazılarıma bırakıp ömrümü içinde yaşadığım EĞİTİM MESELELERİNE girelim. Doğal olarak önce kendi yaşadığımız ilçeden başlayalım…

Çarşamba’mızdaki Milli Eğitim faaliyetlerini iyi gitmediğim epey zamandır takip ediyorum. Veliler şikâyetçi, öğretmenler şikâyetçi. Öğretmen sendikalarına bir soru sor, bin ah dinliyorsun. Şikâyetlerin en başında ise iktidar partisinin eğitimi tamamen politize ettiğidir. Bunların hepsi söylenebilir, daha fazlası da gündeme getirilebilir. Sonuç olarak eğitim ve öğretim kalitesi düşüyor. Öğretmenler ve eğitim işini en iyi bilen müfettişlerde ayni şeyleri söylüyorlar. Kalitenin yükselmediğini söylüyorlar.

Bu haftaki yazılarımda Çarşamba’daki Milli Eğitim problemlerini masaya yatıracaktım. Ama Çarşamba Milli Eğitim Müdürü İstanbul’un bir ilçesine çıktığını öğrendim. Gidenin arkasından konuşulmaz. En iyisi biz geleceğe bakalım. Milli Eğitim Müdürlerinin çok iyi bir seçimle atanması gerekir. Aksi taktirde bir il kadar yoğun nüfusa sahip olan ilçemiz de eğitim mekanizmasının yönetilmesi içinden çıkılmaz bir hale geliyor. Milli Eğitim Müdürü; liderlik özelliğine sahip ve öğretmenliği çok iyi bilen bir eğitimci olmalıdır..

Otuz yıl öğretmenlik yaptım.

1970’dan beri ÇARŞAMBA MİLLİ EĞİTİM çalışmalarını takip ediyorum. işte Milli Eğitim Müdürü dediğin böyle olur, denilen bir müdür görmedim.

Neden böyle olur, hiç bu hizmeti yapabilecek adam gibi adam yok mu?

Olmaz olur mu?

Size şu anda Çarşamba öğretmen camiasından 50 kişi sayabilirim. Ama onların hiç birine fırsat vermezler, iktidar partisine yakın biri olacak Eğitim Bir-Sen’ e üye olacak. Parti İlçe Başkanının her dediğini; emrin olur Başkanım diyerek biriler aranır. İşte onun içinde yıllardır Türkiye’nin her yanında olduğu gibi Milli Eğitim çarkı böyle çalışır.

Atanacak kişinin bilgi ve becerisine bakılmaz..

Parti başkanlığı göz önünde bulundurulur…

Çarşamba Milli Eğitim Müdürü boşalıyor, yerine bir müdür atanacak. Gelir o müdür nasıl olmalıdır ve nasıl çalışmalıdır. Onu mercek altına alalım.

• Kişiliği ile bilgisi ile ben bu müdürlüğün hakkını veririm, diyecek bir öğretmen olmalıdır.
• Eğitimin en önemli elemanı olan öğretmen, iyi tanıması ve onların mesellerini hak etmede yardımcı olması gerekir.
• Sendika farkı gözetmeden her öğretmene aynı yakınlığı göstermesi gerekir.
• İktidar partisinden tamamen kopuk bir çalışmanın doğru olmadığı kabul ederim. Yalnız ilçe başkanı ne emrederse onu yaparım derse, evet efendim bir kişilik içinde günlerini geçirirse öğretmenlik onurunu ayaklar altına alırsa, isim vermek istiyorum, ama ne hale geldiklerini gayet iyi biliyoruz.
• Sınavlarla, testlerle, dershanelerle, başı dönmüş öğrencilerin sosyal, kültürel çalışmalara yönlendirilmesini sağlamalısınız. Bunun içinde okullar arası şiir ve öykü yarışmaları düzenlemesine liderlik yapmalısınız.
• İlçenin tarihini, ekonomik ve kültürel yapısının tanınması için araştırma çalışmalarını ön gören yarışmalar düzenlettirmelisiniz.
• İlçenin kent konsey ile en önemli çalışmayı Milli Eğitim Müdürlüğü yapabilir. Ama maalesef biz o çalışmayı göremedik.
• İdeal bir Milli Eğitim Müdürü halka eğitim meselelerini tartışan müdürdür. Okul aile toplantılarına bizzat katılır. Şikâyetleri dinler ve ona göre çözüm yoları arar.
• Okul müdürleri ile sadece dostlar alış verişte görsün hesabı ile değil de gerçekten ilçenin eğitim problemlerini çözmek için toplantılar yapar.
• Milli Eğitim Müdürü eğitim ve öğretenlerine yön verecek bir öz güvene sahip olmalıdır.

Yeni İlçe Milli Eğitim Müdürü atanırken yeni kısır particilik oyunları ile hareket edilirse, liyakata, liderlik özelliklerine bakılmazsa ÇARŞAMBA’YA yazık olur. Benden söylemesi….