Erol ŞEKER

Erol ŞEKER

“Kuzu” gibi dinlemeyi bilmeliyiz yoksa…

“Kuzu” gibi dinlemeyi bilmeliyiz yoksa…

Dün Çarşamba büyük bir siyasetçi ve Anayasa Profesörünü konuk etti. Evet, Anayasa Profesörü ve Başbakan Erdoğan’ın en güvendiği isimlerin başında gelen Prof. Dr. Burhan Kuzu, Mustafa Güneşdoğdu Ali Fuad Başgil Hukuk Fakültesi öğrencileri ile bir araya geldi. Hukuk Fakültesi Öğrencileri ile bir araya gelmeden önce İlçe Başkanı Mehmet Köse ve yöneticilerini parti binasında ziyaret eden Kuzu, burada kısa bir konuşma yaptıktan sonra ilçe binasından ayrıldı. Göl Restaurant’ta ki öğle yemeği sonrasında Hukuk Fakültesine geçen Kuzu, burada bir süre öğrencilere yeni anayasa hakkında ve Başkanlık sisteminin neden Türkiye’de olması gerektiğini anlattı.

Buraya kadar her şey çok güzel…

Sıkıntılı olan yönü ise Kuzu’nun Hukuk Fakültesine geleceği haberi ile Emniyet teşkilatı tam anlamı ile alarma geçti. Kuzu’nun hangi Üniversiteye giderse yumurtalı saldırı yapılması ve akabinde Çarşamba Hukuk Fakültesinde de aynı şekilde bir olay olacağı ihbarı Samsun Emniyetini de olmadığı kadar hassas konuma soktu. Oysa sadece Çarşamba İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Kadri Özaslan ve personellerine bu konu dallandırılıp, budaklandırılmadan bırakılsa idi bu olay inanın daha güzel yaparlardı. Zaten onlarda hatasız ve mükemmel bir görev yaptılar kendilerine teşekkür ediyorum.

Sıkıntı olunca Hukuk Fakültesi içinde nerede ise adeta hangi koltuğa gözünüzü çevirseniz, koridora baksanız, odaları gezinseniz her yerden mantar gibi resmi ve sivil Emniyet Mensubunu görmemek imkansız gibiydi. İşin garip tarafına gelecek olursak.

Bizim biraz esmerliğimiz var ya hani!. Bir de sakal bırakınca (sağ olsun Samsun’dan gelen Emniyette ki görevliler bizi tanımayanlar) peşimize takıldılar. Nereye gitsek sivil arkadaşlar oradalar. Bazıları ise Kuzu’ya soru sormasın da ne olursa olsun der gibiydi. Çünkü Anayasa, Özgürlükler, Demokrasiden dem vuracak Kuzu’ya sadece ve sadece “GÖL RESTAURANT ve BELEDİYE BİNASINA GAZETECİLERİN ALINMAMASINI NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ. SİZİN ÖZGÜRLÜK VE DEMOKRASİ ANLAYIŞINIZ BU MU?. BÖYLE Mİ GELECEĞE YÖN VERECEKSİNİZ?” Sorusunu sormak inananın defalarca dudaklarıma kadar geldi gitti. Dökülmedi çünkü sıkıntıyı başka yerde bekleyen Emniyete başka bir sıkıntı yaşatmak istemem. Lakin soru sorsam bile soruya başlarken de şunu ekleyecektim: “Burada soru sorduktan sonra Emniyet görevlileri siz şikâyetçi olmasanız dahi sorguya veya takibe alınmayacağımın garantisini verin öyle sorumu sorayım” demeyi de düşünmedim değil. Trajikomik durum değil mi?

Bu arada bir kısacık mola verip dışarı çıktığımda Öğrencilerle soru cevap bölümüne geçilmişti. Ben dışarıda iken Kız Öğrencilerden birisi Kuzu’ya bir soru sormuş. Kız Öğrenci cevabını aldıktan sonra salondan çıkması ile salonda müthiş bir kıpırdanma oldu. Polis görevini yapacak… Keşke her sıkıntımızda böyle hareketler olsa daha harika olacak. Herkes hem Özgürlük, demokrasi diyecek, hem de sadece soru soran bir öğrenci takibe alınacak. Kaldı ki o Öğrenciyi biz bulamadık. Belki çıktı gitti, belki Emniyet görevlileri aldı soru sormada ki anlamını sordular bir yerlerde bilemiyoruz. Çünkü aradık bulamadık öğrenciyi. Dedim ya. Mükemmel bir kadro vardı. Keşke tek Çarşamba teşkilatı önlem alsaydı daha az gerilim olurdu inanın… Gelenler misafirlerimizdi lafım yok ama her sakallıyı dede sanmak başka, işini yapmak bence daha başka…

Bir süre sonra bir ara iki kişi yanıma geldi ve sonunda dayanamadılar sordular. “Siz Üniversitenin Fotoğraf bölümünde mi görevlisiniz?”  Güldüm. Her sakallı, esmer ve birazcık asık suratlı birini potansiyel suçlu görürsek işimiz var demektir. Bence birazcık ta kravatlı, eli ayağı düzgün, iyi giyimlileri de araştırın derim ben bu mantıkla hareket eden Emniyet veya fakülte görevlilerine. Birkaç kişiye neden beni takip ediyorsunuz dediğimde “TANIMAMIŞLARDIR” cevabını aldım. Anladım ki özgürlük, demokrasi havarisi olanlar, hala akıllarının bir köşesinde sıkıntılar yaşıyor. Ben bu tabloya ancak, Kuzu’nun gelişine düşen “gölge” derim. Garip değil mi?. Ey özgürlük ne menem şeymiş!? Az kaldı bulacağız yeni anayasa ile inşallah…

Kaldı ki Fakültede yaşananlar iyi veya kötü demiyorum güzel bir konferans ve güzel bir toplantı oldu emeği geçenlere teşekkür ederim. Ama yine de böyle ön yargı ile görev yapıldıkça sorunlar çözülmez. Kuzu’nun dediği gibi: Ben sadece siyasi ve söylemlerim yüzünden bana uzun yıllar görev bile vermediler” Dikkat çekici durum. Sonra anayasayı yapanlar siyasetçiler ise; demek oluyor ki değişse de fark etmeyecek gibi. Çünkü Evren, nasıl kendince anayasa yaptıysa, siyasetçiler de öyle yapacaktır. Bence bunu siyasetle hiç ilgisi olmayanlar yapmalı. Çünkü kafaların içinde ki beyinler mi değiştirilmeli bilemem ama yine de derim ki “Bana kötülük edene ben de kötülük etmeden rahat etmeyeceğim düşüncesi oldukça biz ne anayasa değiştirebiliriz ne de geleceğimizi. Sadece kağıt üzerinde anayasa değişse bile siyaset erk–i kendi alanında kalmadıkça değişen sadece yazı olur ki o da hiçbir şey ifade etmez. O nedenle diyorum ki siyaset ne yaparsa kuzu gibi dinlemeliyiz. Yoksa sonu hiç hayırlı olmuyor!.

Ne dersiniz?

Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol ŞEKER Arşivi