Erol ŞEKER

Erol ŞEKER

KÜLLİYEDE BİR GÜN...

KÜLLİYEDE BİR GÜN...

Geçtiğimiz hafta sonuna doğru, Cumhurbaşkanlığı'ndan telefon geldi. Ziyaretiniz onaylandı. Cumartesi 9.30'da davetlisiniz denildi.

Bizde ki heyecanı görmelisiniz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da bire bir acaba görecek miyiz? Bir telaş apar topar kalktık gittik.  Külliye ziyaretine.

İçeriye girerken gün tüm bereketini bizlere gösterdi. Dolu, yağmur ve hatta kar yağışıyla birlikte,  

soğuk havaya rağmen görevlilerin sıcak ve güler yüzüyle karşılandık.  İkramlar ve kayıtlar, güvenlik adına diğer işlemler tamamlandıktan sonra... Mihmandar eşliğinde ziyaret turu başladı.

Hani O anlatılan muhteşem altın klozetleri, muslukları,kapı kollarını görecektik? Hani her yer altın kaplamaydı ya! Meraktan adeta güm güm atıyordu kalbimiz... Öyle ya Atatürk Orman Çiftliği'ne kurulmuş dillere destan bir SARAY...

750 Dönüm içinde bir makam binası yani Cumhurbaşkanlığı Köşkü, Cumhurbaşkanı Konağı ve elbette ki Güney ve Kuzey binaları...

İçeriye girdiğimde en çok dikkatimi çeken iki bölüm... Her girdiğiniz yerden başka yere geçişler ve...

Özellikle canlı yayın odası ve elbette ki benim çok çok hoşuma giden ağaçların bulunduğu kış salonu...

Mihmandarımız anlattı da anlattı.

Ve gezinin en son bölümünde  Millet Camii gezildi.

Bizim hayallerimizde ki cami süslemesinin inadına sade bir motif ve şaşadan uzak bir cami... Kaç kişinin namaz kıldığını ben söylemeyim. Herkese açık ancak, düşünmeden edemedim. Camiye giriş çıkışta sıkı bir güvenlik önlemi mevcut muydu? Yok dediler ama o güvenlik ve aranma hissini atamadım.

Peki herkesin çok çok merak ettiği konu. Külliye ziyaretinde sırf binaları mı gezdik. Yoksa Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'la ikili veya toplu görüşebildik mi?

Çarşamba ve hatta Samsun' da birileri bu konuda çok muzdarip olmuş. Hayırdır beyler ne bu telaş...

Adamlar sanki bizim yanımızda idi. Dedikodular başlatılmış. Görüştü- görüşmedi.

Görüştü diyenler çok sakin.  Görüşememiş. Görüştürmemişler. Sözlerinin ardında ki korku ve kinaye...

Görüşmüş olma ihtimalime bile tahammül edemeyen bazı tipler, araştırmaya başlamışlar bile...

Hadi biz açıklayalım. GÖRÜŞTÜK desekte, GÖRÜŞMEDİK desekte... Birilerinin içinde ki yangın ve acı çok büyük. İşini dürüst yapan, teşkilatçılığını adam gibi yapan, arkasında korkusu olmayanların. Külliyede Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşme ihtimalimizden korkusu ne ola ki?

Yoksa içlerine 'PARALEL' ya da 'KANUNSUZ İŞLER Mİ' kaçtı ki!. Çırpınıp, yırtınıp duruyorsunuz.

Size bir işaret çakayım hadi. Külliyede ilk kez bizler Cumhurbaşkanlığı forsu altında fotoğraf çektirdik.

Başka kimsenin o alanda fotoğraf çektirmesi yasak. Gerisini siz çözün.

Ama sevenlerin derdi görüşme değil içeride gördüklerimiz olduğuna göre, Korkusu olan, teşkilatçılığı, hükümeti, devleti umursamayıp, Keyfine göre idarecilik, yöneticilik yapanlar.
Korkmamakta haksız değilsiniz.

O korkularınız ne yaman korku ki; İhtimalini bile düşünemiyorsunuz.
Sonuç ne olacak çok meraklanmayın.  
Ziyarete ilişkin şunu belirtmeliyim. Bazıları gerçekleri hep çarpıtıyor. Motifler ve bina içinde ki altın renkli  sarı boyaların olduğunu resmen gördük.  

1000 küsür odayı da göremedik. Geniş ve büyük olmasına büyük. Ama anlatılanlardan ırak bir köşk...

Devletin başında ki yönetici, halkın reisicumhuruna yakışır mı; EVET...

Aslında az bile diyeceğim ama... Yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali.

Bu cümlelerimden de kinaye çıkartacaklara demem o dur ki:  Yavaş gelin. Külliye Devletin temsil edildiği yer. Türkiye Cumhuriyetine yakışır, yaraşır bir yapı olmuş... Sade, şaşadan uzak, ihtişamlı ve bir o kadar da korunaklı... Tek sorun Sivil koruma ve polislerin biraz daha güler yüzlü olması şartı ile.

Misafir kabul ediyorsunuz düşman askerlerine mihmandarlık değil...

Orası cumhurun, reisinin alanı olmakla birlikte, Cumhurun kendisinin de rahat girip çıkacağı ve kapıda ki görevliler gibi güler yüzle karşılanması gereken bir yapı... Allah devletimize daha ihtişamlı güzel günler nasip eylesin.

Ha unutmadan hala aklı hala GÖRÜŞÜP GÖRÜŞMEDİĞİMİZDE olanlar... Kuyruklarınızı çok iyi saklayın, kıstırın bir yerlerinize... Kuyruklarınızı çok iyi saklasanız da... Sonunuz çok yakın. Bunu bilin demek istiyorum... Çünkü devletin ve elbette ki Reisicumhurun bilmediği yok.

Güzel günler çok yakın. Dedim ya bereketle girdik bereketle çıktık. Aynı heyecan ve neşe ile dışarıya çıktık.

Kısaca; Külliye anlatılmaz,yaşanır.Yaşamak isteyen kararını iyi verip, gidip görmeli.Tabi kabul edilirseniz...

Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol ŞEKER Arşivi