Haluk Koç “Başbakanın ağzının ayarı bozuldu"

Haluk Koç “Başbakanın ağzının ayarı bozuldu
CHP Samsun Milletvekili ve Parti Sözcüsü PROF. Dr. Haluk Koç, "Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı önüne gelen herkese küfür etmeye başlayan bir Başbakan kimliği sergiliyor. Küfür bu dönemde eleştiri yöntemi oldu" dedi

 

CHP Sözcüsü Haluk Koç, biliyorsunuz ABD’deki başkanlık seçimleri sadece Amerikan halkını değil, tüm dünyayı ilgilendiren seçimlerdir. Bu seçimin Amerika’ya şimdiye kadar izlediği çeşitli politikaların ve aldığı sonuçların yeniden değerlendirilmesi için bir vesile teşkil etmesini diliyoruz. Türkiye açısından bakıldığında genel olarak ülkemize yönelik terörün sona erdirilmesine dışarıdan çözüm önermek yerine Türkiye’nin kendi iradesiyle oluşturacağı çözüm önerilerine bu yeni politikanın saygı göstermesini bekliyoruz. Suriye konusunda Amerika’nın izleyeceği politika Türkiye’nin oradaki çatışmalara sürüklenmemesine yol açmamalıdır. Bunu da özenle beklediğimizi ifade ediyoruz.

Yine bölgede İran ile İsrail arasındaki gerginliğin Türkiye’yi de içine alacak bölgesel çatışmaya yol açmaması için Amerika’nın diplomasiye öncelik verecek bir yol izleyeceğini, politika izleyeceğini de ümit ediyoruz. ABD’nin bu yeni dönemde Ortadoğu ekseninden daha çok Uzakdoğu eksenine dönük bir dış politika ağırlığı geliştireceğini tahmin ediyoruz söylemlerden ve konjonktürden. Ama Türkiye ekseninde ABD’nin Türkiye - AB ilişkilerinin şimdilik buzdolabına konmasını ve Türkiye’nin Ortadoğu’ya öncelik vermesi söyleminden de vazgeçmesini bekliyoruz.

Türkiye’nin iç politikasına doğrudan veya dolaylı bir biçimde etki yapabilecek davranışlardan ve söylemlerden kaçınılacağını, Türkiye’de demokrasinin gelişmesi yolundaki çabalara saygı gösterileceğini de bekliyoruz. Yine ABD’nin ki Barack Obama’nın ikinci 4 yılında elinin çok daha rahat olacağını görüyoruz. Amerika’daki sosyal devlet projelerinin daha rahatlıkla tamamlanacağını da görüyoruz. Başkan Obama’nın geçmiş tecrübelerden de faydalanarak Türk milletinin bütün bu konulardaki haklı duyarlılığını dikkate alacak bir yaklaşım içinde olacağını umut ediyoruz.

Tarihte demokrasi yoluyla bir şekilde çoğunluk sağlayarak iktidara gelenlerin çoğulculuğu bırakıp o çoğunluğa güvenerek yavaş yavaş baskıcı, dayatmacı bir diktatörlük yolunda ilerlediklerine birçok örnekle tanık olabileceğimiz bir geçmiş. Tarihte yaşanan bu süreçler maalesef son gelişmeler ışığında açık, çok net söyleyebiliriz Türkiye’de de yaşanır hale geldi. İnançlar, etnik yapılar, tarihi değerler, cumhuriyet değerleri, sosyal ve ekonomik gruplar üzerinden sürekli ayrıştırılan bir Türkiye. Nefret söylemi bu baskıcı yönetici eliyle tırmandırılan bir Türkiye fotoğrafı. Siyasilerin, muhaliflerin özel hayatları yasadışı yollarla izlendiği bir Türkiye. Bu görüntülerin, bu bilgilerin iktidar tarafından şantaj ve tehdit aracı olarak kullanıldığı, olayın faillerinin ya da sorumlularının bir türlü bulunamadığı bir Türkiye manzarası.

Bu rejimde, yani bugünkü rejiminde gizli sürdürülen adli soruşturmalar, hükümetin gayri resmi organı niteliğindeki basın organlarına kolluk güçleri tarafından servis ediliyor. Şüpheliler, dikkat edin hükümlü demiyorum. Şüpheliler itibarsızlaştırılıyor ve bir şekilde kamuoyunda infaz ediliyor. Servis yapan mekanizmalar bir türlü tespit edilemiyor. Bu rejimde iktidar grubuna mensup yolsuzluk fezlekeleri kayboluyor, ortadan kaldırılıyor, buharlaştırılıyor. Bu işlemleri yapan savcılar bir türlü bulunamıyor.

TBMM’de sayısal çoğunluk sahte oylarla sağlanıyor. Reddedilmesi gündeme gelen yasa tasarıları sahte oylarla genel kuruldan geçiriliyor. Yani bu dayatmacı yönetici, bu baskıcı yönetici artık ipin ucunu da, ağzının ayarını da kaçırmış durumda. Kendini de, küfürlerini de kontrol edemiyor.

Başbakanın ağzının ayarı bozulunca siyasetin ayarı da, üslubu da doğal olarak bozulmaya başlıyor. Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı önüne gelen herkese küfür etmeye başlayan bir Başbakan kimliği sergiliyor. Küfür bu dönemde eleştiri yöntemi oldu. Başbakanın bu bozuk ağzına muhatapları da anlayacağı dilden cevap verince kıyamet kopuyor. Bir korkunun, bir telaşın, bir ürkekliğin sonucu ve kaybetmenin endişesi, sürüklenişin endişesidir. Ama ne yazık ki bütün bu gerçekler ışığında siyasi sonunda kaçınılmaz olduğu ortada.

Haber Merkezi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir
Güncel