Erol ŞEKER

Erol ŞEKER

Habercilik; “AÇLIKTAN ÖLDÜ?!.”

Habercilik; “AÇLIKTAN ÖLDÜ?!.”

Çarşamba suskun, Çarşamba çok durgun… Çarşamba’ da adeta hiçbir alanda yaprak bile kıpırdamıyor. Samsun karma karışık.

Samsun siyaseti karman çorman, gazeteciler cemiyeti perperişan.

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi.

Daha 3-4 yıl öncesine kadar “Teksas” diye anılan Çarşamba’ da yaprak kıpırdamaz olmuş.

Samsun adını Büyükşehir diyerek yaptığı hizmet ve yatırımlarının yerine, bir gün geçmesin ki bambaşka olaylarla çalkalanmasın.

Dün gazetelerin manşetleri Samsun’u anlattı. Ben önce buna Samsun’ un diğer yüzü dedim. Manşete çekmeyi hiç uygun görmedik o nedenle…

Samsun’ u; Türkiye’ye ye ve hatta Dünyaya 2011 yılına girdiğimiz bu günlerde “AÇLIKTAN ÖLDÜ” haberi ile gündeme taşıyan meslektaşlarıma şaşırıyorum!.

Haberci elbette ki her haberi değerlendirecektir. Ama anlamsızca habercilik adına da Gazetecilik yapılamaz… Haber ilk olarak bir haber ajansından patlak verdi. Bütün gazeteler bu habere balıklama atladı. En popüler yerel basın bile… Çünkü haber çok dikkat çekici idi…

Ertesi günValilik gerekli açıklamayı yapınca işin aslı ortaya daha net çıkmaya başladı. Bu haber bana göre Samsun basınının yüzkarası bir haber olarak yansıdı. Hem ilimizin adı lekelenmiş, hem de olayın veriliş ve ülke gündemine getirilişi bizim mesleğe olan saygının daha çok yitirilmesine neden olmuştur.

Konu duygu sömürüsü olunca adına habercilik demek mesleğe hakaret değil midir? Hele ki bunu Samsun’ un adını lekelemeyi göze alarak yaparsanız!...

***   

Neden bu habere taktım derseniz?

Samsun haberciliği çoğu il ve ilçe yayıncılığından daha güçlü bir yapıya sahip gibi görünüyor.

Ama üzülerek söylüyorum ki; çoğu gazeteler gördüğünüz tipte yayıncılık anlayışına sahip. Yani bir konuya böylesi dramatik, duygusallık katarak birilerini karalama amaçlı olabiliyor. Yani şahsileştirilen işler yayınlanıyor.

Samsun basını ve Çarşamba’ da merdiven altı diyerek tabir edilen bana göre ise gazetecilikle bile bağdaşmayan yapıda üç beş kuruş karşılığında mesleğini, gazeteciliğini satan kalemler var olduğunu iddia ediyorum.

Ayda yılda bir gazete ve dergi çıkartanlar, günlük ve bu mesleğe emek verenlerin ekmeğine, alın terine ihanet ediyor. Bu tip gazete ve dergileri ise sorumlular hiç mi hiç irdelemiyor görmüyor. Bakın adamlar yılda bir bilemediniz 2 defa gazete, dergi çıkartıyor. Hem de ucuz fiyata reklamlar karşılığında bunları bedavaya getirerek kar ediyor. Ya vergisini veren, SSK sını ödeyen, kira, elektrik parası , personel maaşı vererek emek verip ayakta kalmaya çalışan gazeteler ne oluyor?.

Aslına bakarsanız onlar gazeteci bile değil. Sonra bu tipleri de cemiyete üye ettiniz mi?. Siz daha çok bittiniz demektir.

Samsun basınının gücü nereden geliyor onu hiç düşündünüz mü?

Samsun basınını iyi takip edin…

Bu tiplere halk boyalı basın diyor yada o gözle bakıyor.

Bakar mısınız şu Samsun 19 Mayıs Gazeteciler Cemiyetinin düşürüldüğü duruma.

Birileri kim başkan olursa onu yerden yere vuruyor.

Son başkan İsmail Temiz ilk günlerde bana çok ters gelen bir kişi idi. Ancak sonra yavaş yavaş kendisini tanıdıkça çoğu yapılan ve yazılanları daha net görmeye başladım.

Ve aklıma şu soru geldi:

Cemiyete İlçelerde ki gazeteciler kayıt ediliyor ediliyor da…

Neden hiç İlçelerden yönetime, üst delegasyona bir Allahın kulunu seçmezler. Kimse bana haftalık toplantılara gelemezler demesin. Çarşamba, Terme, Bafra, Havza ve hatta zorlanırsa Vezirköprü’den bir gazeteci haftada bir gün Samsun’ a gelmiyor mu? Bu toplantılara da rahatlıkla gelir. Şimdi birileri çıkıp diyecektir ki; Yetkin Karamollaoğlu üst kurul delegesi ya!.

Yok ya yesinler sizi…

Yetkin Karamollaoğlu’ da kadroya almayın da görün başınıza neler geliyor. O bir oda başkanı, o eski gazeteci ve hala aktif. Başınıza örüp geçirmeyeceği çorap olmaz. Yemiyor değil mi?

Kısacası:

Son söz olarak diyorum ki:

Haberciliği habercilik gibi yapmayanlar, haberi başka amaçlar için yapanlar bu meslekte barınmamalıdır. Gazetecinin siyasi görüşü, işadamı ortağı, Milletvekili yakını olabilir ama bu kadar iç içe organik, inorganik bağı asla olamaz. Bilmem ki bir şeyler anlatabildim mi?..

NOT:

Bu işin geri kalanını yarın sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.

-Cemiyet neden bu hale düşürüldü?

-Cemiyette kim ne yapmaya çalışıyor?

-Duayen denen gazetecilerin oyunları neden bitmiyor?

Hepsi YARIN…

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol ŞEKER Arşivi