Erol ŞEKER

Erol ŞEKER

Doğruları haber olarak yapacak yiğit lazım...

Doğruları haber olarak yapacak yiğit lazım...

Her şeyden önce özgür değilsin. Dünyanın en özgür ülkesiyiz dense de inanma ama cezaevlerinde en çok gazeteci barındıran ülkesinde yaşıyorsun.

Safların giderek keskinleştiği, hoşgörünün ve dinlemenin esamesinin okunmadığı bir ülkede kalem oynatıyorsun. Fikirlerine göre değil dünya görüşüne, siyasetine göre saf tutmadığın zaman yaşamanın imkansızlaştığı bir memlekette yaşıyorsun.   Kendi kendini sansürlemek zorunda kalan bir basın dünyasının içindesin.

Sen sansürlemesen başkalarının sürekli müdahalesi altındasın.  Değilim desen de yaptığın her haber sonrasında bana dokunuyor, filana dokunuyor, bilmem hangi siyasetçiyi zedeliyorsun. İş o kadar berbat hale geldi ki kendi meslektaşın bile seni yarı yolda bırakıyor sana çelme takıyor. Sanki gün gelip devran döndüğünde aynı duruma kendisi hiç düşmeyecekmiş gibi. 

Kutuplaşan ve kutuplaştıkça maalesef düşmanlaşan bir toplum ve kendi fikirlerini açıkça ve özgürce dile getirmekten ürkülen bir ortamda yaşıyoruz. Bize düşe düşe "Kelebeklerin nasıl döllendiğini" yazmak kalıyor. Ama korkuyorum ki "DÖLLENME" kelimesini kullandığımız için de tepki göreceğimiz ortamdayız.

Hadi adalet diyoruz ama adalet için de neler diyorlar. Adalet bilmem kimin kızı, adalet güce, siyasete göre terazisi olan deniliyor. Kime güveneceğiz şaşmamak elde değil. Yazdıklarını yayınlanmadan defalarca gözden geçirmek, "acaba dediklerimin yanlış algılanmasına yol açacak cümleler var mı?"  kaygısıyla kendi kendini sorgulamak zorundayız. Çok şükür bizde olmasa da, patron yazdıklarıma kızar mı, onun çıkarlarına ters düşer mi korkusu bari yok bizde.

Ama sabah ilk telefonu kim açacak, ne tepki verecek düşüncesi bile yetiyor insana...

Baskı yok mu?

**

Yok mu sevgili Çarşambalı, Samsunlular? Yok mu sevgili Çarşambalı, Samsunlu yazarlarım, gazeteci dostlarım. Nereye koşuyoruz. Karnını kaşıyan adamlara doğru mu? Kim belirliyor manşetlerinizi, kim belirliyor ne yazıp yazmayacağınızı? Baskı yok deseniz de boyunduruk altındasınız.

Farkında mısınız?. Değilseniz uyanın eziliyor, yok ediliyoruz, ediliyorsunuz uyanın...

Hanginiz veya kaçınız yazarken patronun düşüncesini zihninizin bir köşesinde hazır ol da tutmuyorsunuz? Bir de tepkilere göğüs germek var. O cesaretiniz varsa tabi...

Yazmasan da olmaz. Vicdanın yazmanı emrediyor o vicdanın sesini dinle. En azından o hala namuslu...

Bu arenada nemrut tiplilerle...

Ağzından Allah kelamını dilinden bırakmayan dindar görünümlü inançsızlarla,

Kanun ve devlete saygılı olduğunu söyleyenlerin pisliklerini temizlemeye çalışmakla boğuşuyoruz. 

Velhasıl bekleyin  gelecekte tansiyon daha da artacak inanın buna.

Çünkü aymazlıklar, riyakarlıklar inada art niyetli şekilde sürüyor.

Mücadelemiz Allah'ın izni ile sürecek.

Yolumuz Allah yolu, doğruluk ve dürüstlük olarak devam ettikçe bu yola kader yolu deyip kıvırtmadan devam edeceğiz. Allah hem devletimizin kanunlarına hem de Yaratan'ın emirlerine uygun şekilde yaşamayı nasip eylesin...

Doğruları haber olarak yapacak yiğit lazım! Anlayacak insanlara duyurumdur...

Mutlu ve (sağ)lıcakla kalın...

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol ŞEKER Arşivi