Erol ŞEKER

Erol ŞEKER

Başkan Yılmaz: "Görevim bu"

Başkan Yılmaz: "Görevim bu"

Böyle yıkım görülmedi. Ne bağıran, ne çağıran kimse yok.

Elbette ki göz yaşı dökenler var...

Onlarsa yıllardır YUIVAM dedikleri evlerinin yıkılmasına, yavaş yavaş el emeği göz nuru ile sıcak bir yuvam diyerek duvarını ördüğü, oya gibi nakış nakış işleyerek adeta süslediği o güzelim yılların verdiği emeklerini yine kendi elleri ile yıkıyorlar...

Hani bir ata sözümüz vardır. "Hem ağlarım hem giderim" tıpkı o misal.

Aslında bu yıkımda kimse suçlu değil. Ama bir suçlu var ki? Evlere şenlik.

Kimse kusura bakmasın. Karadeniz’in kenarında 50 yılı aşkın süre insanlar toprağım diyerek sahiplenip evlerini, Arsalarını, ağaçlarını dikip, Yıllarca alın terlerini döktükleri arazileri, Eğer devlet vaktinde izin yok deseydi, Yıllar öncesinden tepkisini koysaydı.  Bu gün bu insanlar da göz yaşı dökmeyecekti. Ama onlar ağlarken bile kızgın değiller. Ama elbette ki kalpleri kırık ve buruk. Çünkü ha evlatları ha evleri yıkılıyor. Farklı var mı? Olayı çok derine indirgemeden yüzeysel şu son cümlemi yazıp konuyu kapatayım dedim.

Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz...

O baba yüreği ve şefkatli bir insan iyi bilirim.

Bu güne kadar onlarca, yüzlerce iftiralar atıldı, hakaretler yapıldı ama o hiç birisine dönüp bir kere OFFF demedi.

İşine baktı. Yaptıklarım gelecek nesillerimiz için dedi. Ve hala uğraşını sürdürüyor.

O Samsun'u evladı gibi görüp, yıllardır bağrına adeta taş basıp, kim ne laf ettiyse sustu ve yoluna baktı. Çalıştı Samsun'un geleceği için.

Harika işlere imza attı. O kim ne derse desin bence Samsun'un başına gelmiş geçmiş en iyi Başkanlardan ilk sırayı hak etti de geçti bile...

Ve bu gün Costal'da, Karabahçe'de ve daha başka sahil boyun da yıllardır devlet arazisinde ev yapan, arazim diyerek ekip biçenlerin inşaa ettikleri evleri, ahırları birer birer yıkılıyor.

Suçlu Yusuf Ziya Yılmaz değil...

Asıl suçlu geçmiş Hükümetler ve sessiz kalan devlet yetkilileri.

O alanda yıllardır insanlar yerleşirken ne acı ve hazindir ki; Devletin temsilcileri de o bu gün kaçak denilen binalarda oturup dinlendiler, balık ekmek yediler. Hatta eğlenenler bile oldu.

Hepsi sustu, geçti gitti. Bu gün artık Samsun halkının ortak kullanımı olan sahil temizleniyor...

Bu noktada tek endişe ve umudum şudur ki;

Devlet, mutlaka evleri yıkılan ve mağdur olan 41 aile içinde arsası, arazisi, başka başını sokacağı evi olmayanlara kısa sürede ev yaparak destek olacaktır.

Devlet ana, babadır.

Ana ve baba da evladını sokağa atamaz, sahipsiz bırakamaz, bana ne diyemez.

Suçlusu aranmaması gereken bu olayda,

İnsanlar o devlet arazisini yıllarca nasıl işgal etti iseler ve suçlu iseler...

Devletimiz de suskun kalarak, ses çıkartmayarak insanların yıllarca verdiği emeğin heba olması noktasında suçludur.

O zaman kardeşlik, aile içinde, mağdur ailelerin evlerini yine devlet baba o sıcak elini uzatacaktır.

Ve o sıcacık yuvalara başka yerlerden de olsa huzuru getirecek, yaşamı sağlayacaktır.

Sosyal devlet olmanın, devlet baba, devlet ana devlet olmanın gereği budur.

Evi yıkılan 41 insanımıza önce geçmiş olsun diyor,

Ardından kırk bir kere maşallah diyorum.

Çünkü tek bir tepki olmadan adeta düğün dernek havasında yıkım devam ediyor.

Gerisi Devletimizin ana- baba şefkati ile o insanlara sıcak yuva kurmalarına yardımcı olması ile sona erecektir.

İnsanların canı yansa da suskun kalıyor ama şunu da sormadan edemiyorlar: Samsun'un bağrına sokulan hançer misali dikilen Sheraton oteli misali bu sahilde mi böyle heba edilecek. Oraya susanlar bu sahili de mi harab edecekler?.

Elçiye zeval olmaz...

Ancak son kez diyoruz ki; Bu arazilere ne yapılacak?.

Güzel bir sahil düzenlemesi mi? (Antalya, İzmir, Bodrum, Mersin gibi)

Belki ileri de sahil yolu, Turistik Oteller,

Belki de Gökdelenler veya Karadeniz'in belalısı HES...

O bölgeye yakın yerlerde arazileri belli çevrelerin birer birer topladığı iddiaları göz önüne alınınca...

Fazla söz söylemeye gerek yok sanırım.

İnşallah bu defa herkesi Başkan Yılmaz yanıltacaktır.

Başkan Yılmaz ne dedi: "Samsun Halkının toplu kullanım alanını savunmak ve korumak zorundayım. Görevim bu..."

Mutlu ve (sağ)- lıcakla kalın... 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol ŞEKER Arşivi