Arınç'tan Gökçek'e: HADDİNİ BİLSİN!.

Arınçtan Gökçeke: HADDİNİ BİLSİN!.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "'Melih Gökçek, benimle ilgili bazı tweetler atmış bu terbiyesizce bir açıklamadır. Beni istifaya davet etmek haddi değildir." dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’e sert cevaplar verdi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "'Melih Gökçek, benimle ilgili bazı tweetler atmış bu terbiyesizce bir açıklamadır.  Beni istifaya davet etmek haddi değildir." dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç, ilk kez Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısında ele alınan konulara ilişkin basın toplantısı düzenleyerek gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

Bir gazetecinin "Cumartesi ve Pazar günü yaptığınız açıklamalar sonrasında bir tartışma başladı. Aslında bu açıklamaları hükümet sözcüsü olarak mı yaptınız yani Başbakan Davutoğlu ile istişare ederek mi yaptınız yoksa kişisel görüşleriniz miydi? Açıklamaların ardından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in istifa çağrısına ne diyorsunuz?" sorusuna Arınç, "Cumartesi günü Barış Kenti Kudüs’le ilgili bir toplantıdan sonra Pazar günü de Yeni Dünya Vakfı’nda üniversite öğrencilerine yönelik verdiğim konferanstan sonra bildiğiniz gibi konuşmalar yaptım. Bu konuşmalar kamuoyunun malumudur. Burada bir kısım basın Sayın Cumhurbaşkanımızla hükümetimiz arasında veya bendenizle Sayın Cumhurbaşkanımız arasında bir çekişme, bir ihtilaf veya karşı karşıya gelme durumu olduğunu belirten yazılar yazdılar ve dedikodular yaptılar. ’Arınç fevri çıkış yaptı, duygusal tepki verdi, ’paralel devlet tartışmalarından ayrı düşmüşlerdi, şimdi intikam alıyor’ gibi çok basit, çok sığ, terbiye dışı şeyler konuşuluyor" yanıtını verdi.

"O HALKIMIZIN KAHRAMANIDIR"

"Ülke ve millet meselelerine biz duygularımızı karıştırmayız" diyen Arınç, şunları kaydetti:

"Yeni bir siyasetçi değilim, yıllardan beri parlamento içinde ve dışında, Meclis Başkanlığı’nda ve devlet, hükümet yönetiminde bulunmuş bir insanım. Dolayısıyla tecrübelerimle gönlümden, kalbimden geçenleri birleştirerek bir şeyler söylersem elbette bunun tartışmasını kamuoyu yapabilir. Ama bunların kötü niyetli bir tartışma olduğunu söylemek için doğrusu sözlerimi ya anlamamak veya yanlış anlamak gibi bir kaygıdan kaynaklandığını söyleyebilirim. Biz Sayın Cumhurbaşkanımızla duygusal polemiklere girecek tıynette insan değiliz. Ona karşı bir nezaketsizlik yapmayı hiçbir zaman aklımızdan geçirmeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızla hukukumuzun yıllar öncesine dayandığını ve ateş çemberlerinden geçerek bugüne geldiğimizi herkesin bilmesi lazım. Rahat yataklarımızda ayaklarımızı uzatarak, evlerimizde sadece bunların lafını ederek bugünlere gelmiş değiliz. Türkiye’nin her tarafını köyleriyle, kasabalarıyla Avrupa’nın her yanını düşündüğümüz inancımızı ve ülke için gördüğümüz hayırlı işleri anlatarak geçirmiş, ceza evlerinden, DGM’lerden, siyasi yasaklı olmaktan, cuntacılıklardan bugünlere kadar süzüle süzüle, safiyetle, samimiyetle gelmiş insanlarız. Sayın Cumhurbaşkanıyla olan hukukumuzun bir kardeşlik hukuku, bir dava arkadaşlığı hukuku olduğunu herkesin bilmesi lazım. Birileri bilmeyebilir, bu yüzden vesile oldunuz, tekrar söylüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız devletin başıdır, milletimizin birliğini temsil eder, bu Anayasa’daki konumudur ama bunun dışında da bizim liderimizdir, yıllarca başbakanlığımızı yapmıştır, çile insanıdır ve örnek bir aile reisidir, milletini candan seven bir insandır, o halkımızın kahramanıdır. Bunların her zaman bilen ve gözyaşlarıyla bu sevgiyi her zaman takdir eden bir insanım. Ama şunu düşünmemiz lazım, Sayın Cumhurbaşkanımız bazı konularda düşüncelerini ifade ediyor. Eğer o düşünceler yanlış kanaate, eksik bilgiye, yanlış yönlendirme gayretinde olan insanların adeta hoşuna gidecek bir noktaya geliyorsa bize düşen haşa onu eleştirmek değil, onu yanlış bulduğumuzu söylemek değil, onu bilgilendirmektir. Olayın eksik kalan yönlerini anlatmaktır. Benim iki gün üst üste yaptığım konuşmaları tek tek analiz ederseniz en ufak bir saygısızlık göremezsiniz, muhatap almak, polemik göremezsiniz. Ben hükümetin bir üyesiyim, hükümetimi belli konularda elbette savunurum. Yanlış anlaşılmalara yol açabilecek, eksik bilgileri tamamlamak da benim görevim olur. Dolayısıyla o gün yaptığım konuşmaların ben samimi olarak karşılandığını ve bundan artık diyalog yollarının ve kanallarının daha çok açılması gerektiğinden hareket ederek bugün geldiğimiz noktayı faydalı, yararlı bir nokta olarak görüyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızla ilişkilerimiz sadece Anayasal çerçevede Cumhurbaşkanını ve hükümet ilişkilerini belli bir noktada götürmek değil aynı zamanda Türkiye için çağ atlatacak noktada. En büyük gelişmelerde imzası bulunan, toplumsal kardeşliğimizi pekiştiren, ülkenin maddi kalkınmasında en önemli hizmetleri yapmış bir insanın vatandaşlarımızın, yurttaşlarımızın, fakirlerin, yoksulların, kimsesizlerin sevgilisi haline gelmiş bir insanla aynı zamanda saygıya, sevgiye dayalı bir arkadaşlığımız da vardır."

"CAM GİBİ BİR ADAMIM, ÖNÜM ARKAM BELLİ"

"Ben cam gibi bir adamım, önüm arkam bellidir" diyen Arınç, şöyle devam etti:
"Kimsenin adamı değilim, kimsenin çantasını taşımadım. Ben siyasi hayatımın sonunda Allah kısmet ederse 2 ay sonra başım dik, alnım açık olarak gezeceğim. Hiçbir akçeli işte benim ismim geçmez, hiçbir dürüst olmayan işte benim ismim geçmez. Ben hayatımı sevgisini, aşkını, gençliğini, çocukluğunu, evlatlarını bu dava için harcamış, tüketmiş bir insanım. Her sözümün arkasından kimse 'acaba neden bunu söyledi' diye herhangi bir şey aramasın. Başkaları için arayabilirsiniz ama ben bu hesapları yaparak bugünlere gelmiş bir insan değilim. 8 Haziran'da sokağa çıktığım zaman 'bu adam dürüst bir adamdı, vicdanlı bir adamdı, namuslu bir adamdı, doğru söylerdi, doğru söylediği için de dokuz köyden kovulmuştu. Helal olsun' diyeceklerini biliyorum. Başkaları için teminat veremem. Ama benim için böyle denmesi milyarlara, trilyonlara sahip olmaktan çok daha değerlidir."

"SAYIN AHMET DAVUTOĞLU BU KONUDA TAMAMEN MASUM"
"Arkadaşım soruyor, Sayın Başbakanla bunun öncesinde görüştünüz mü?" diyen Arınç, "Bütün şerefimle temin ediyorum. Cumartesi ve Pazar günleri yaptığım konuşmada konuşacağımı değil ki içindeki içeriğini konuşmuş olayım. Sayın Başbakanımızla sanıyorum Perşembe ve Cuma akşamları Genel Merkez'de bir araya geldik. Bunun bir tek sebebi var. Bir, Bursa ile ilgili seçim çalışmaları konusunda bilgime müracaat etti. Ben de Bursa'yı kendilerine ifade ettim. İkincisinde partimize gelmesi arzu edilen veya talep üzerine kendisiyle konuşmam gereken bir kişiyle görüşmem olmuştu. Onun sonuçlarını Sayın Başbakanımıza arz etmek için gittim. Bunun dışında 'Sayın Cumhurbaşkanımız böyle konuşuyor, ben böyle bir cevap vereceğim' bunları söylemiş değilim. Sayın Ahmet Davutoğlu bu konuda tamamen masumdur. Ben böyle bir şeyi kendisine bildirmedim. Bu suç değil ki masumiyetten bahsetmiş olayım, hayır ama birileri bizim o görüşmelerimizi dışarıya başka türlü nakletmiş olabilirler. İçeriğini size söyledim" şeklinde konuştu.

Arınç, şunları kaydetti:
"Efendim o gün konuşurken hükümet sözcüsü sıfatıyla mı konuştunuz, bilmem ne sıfatıyla mı konuştunuz. Ayıptır, günahtır canım. Benim adım Bülent Arınç, Başbakan Yardımcısıyım ve Hükümet Sözcüsüyüm. Her mikrofon uzatılışında bunu aynen açıklamak zorunda mıyım? 'Bak bu benim kişisel düşüncemdir ha, altını büyük bir şekilde çizelim. Bak şimdi tam hükümet sözcülüğüne sıra geldi, o sıfatla konuşuyorum.' Ben uzatılan mikrofondan 40 senedir kaçmamış bir adamım. Başkaları sağda solda saklanırlar ben hamd olsun ki cevap vermem gereken bir yerde siz de basın mensuplarınız, hiçbirinizi kırmamışımdır. Dolayısıyla o güne kadar bu konularda görüşmemiştim ama sorulduğu zaman da düşüncelerimi ifade ettim. Bunların hangi anlama geldiğini herkes çok iyi anladı. Bunu ayrıca tahsil etmeye gerek duymuyorum."

MELİH GÖKÇEK'E SERT CEVAP
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in kendisine yönelik istifa çağrısına da cevap veren Arınç, "Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek benimle ilgili tweetler atmış. Sonunda da 'biz seni istemiyoruz artık istifa et veya gereğini Başbakan veya Cumhurbaşkanı yapsın' demiş. Öncelikle şunu söyleyeyim, bu terbiyesizce bir açıklamadır. Evet, içeride bazı arkadaşlarıma buna nasıl cevap vermem gerektiği üzerinde sorduğumda 'muhatap almayın, Gökçek kim, siz kimsiniz' diyenler oldu. Ama hiçbir şey söylemeden de buna karşılık vermeden de bugünü geçmemek lazım. Öncelikle şunu söyleyeyim. Şu anda Hükümet Sözcüsüyüm ve Başbakan Yardımcısıyım. Benim görevden alınmamı isteyecek kadar haysiyetli bir insan değildir. Ben görevimin başındayım. Bu görevden bugüne kadar da zamkla yapışmış koltukta oturan bir insan değildim, bunu kendisi çok iyi bilir. Onun istediği noktaya ben siyasi hayatımda çok defa gelmişimdir, her şeyi de feda etmişimdir. Ama benim bir sevdam var, o sevda koltuk sevdası değil, mevkii-makam sevdası değil, çıkar-para ilişkisi değil, adam kandırma değil. Birilerinin yaptığı gibi. Ben burada bir dava için varım. Bu dava için ömrümü feda ettim. Ülkeme, milletime hizmet etmek için bu görevleri üstlendim" dedi.

"Allah kısmet ederse seçimlerden sonra bu görevde olmayacağım, şerefimle yaşayacağım" diye konuşan Arınç, şunları söyledi:

"Sadece emekli maaşıyla geçinen ama kalbi huzur içinde olan bir insan olarak Ankara'nın sokaklarında dolaşacağım. Bundan herkes emin olsun. Beni istifaya davet etmek, beni görevden almak için birilerine çağrıda bulunmak senin hakkın değil, haddin değil. Gökçek'e okkalı cevaplar vermeyi aklıma getirdim ama iki sebepten bunu yapamayacağım. Birincisi benim Gökçek'e değil ama onun değerli eşi Nevin Hanımefendi'ye çok büyük bir saygım var. Ben eşimle birlikte Nevin Hanım'ı çok beğenir ve severiz. Hayırsever bir kadındır, dindar bir hanımefendidir. Ankara'daki öksüzlerin, yetimlerin başını okşayan bir insandır. Belki de eşinin başarılarında en çok katkısı olan bir hanımefendidir. Bugün burada Gökçek hakkında bir şey konuşursam herhalde Nevin Hanımefendi'yi üzmüş olacağım."

"OĞLUNUN MİLLETVEKİLİ ADAYLIĞINI GARANTİLEMEK İSTİYOR"
İkincisi, yeni bir tartışma konusu ortaya atarak seçimlerden önce kafaları, zihinleri karıştırmak istemediğini dile getiren Arınç, "O yüzden Gökçek'le ilgili yüz konuyu 8 Haziran'dan itibaren ömrüm vefa ederse konuşmak isterim. Ama o gün gelinceye kadar hükümetimi yıpratacak, AK Parti'yi yıpratacak bir sözüm, bir işin içinde olmam. Şunu sadece söyleyeyim; ben bu Cumartesi ve Pazar konuşmalarından sonra benim aleyhimde yazı yazacak, benim aleyhimde konuşacak herkesi biliyorum. Bunları çetelesi elimizde var. Hatta arzu ederseniz size gizli bir mektupla veririm, 7 Haziran'dan sonra açmanız kaydıyla. Biz kimin nerede havlayacağını, kimin neler yazacağını, kimin bizi itibarsız hale getirmek için hangi işlerin içinde olacağını çok iyi biliriz. Bir gözü açık adamız, siyaseti de biliriz. Medyanın içinden de siyasetin içinden de AK Parti'nin içinden de dışından da kimlerin cumartesi ve pazar konuşmalarını bir şekilde itibarsız kılmak ve bizi mahkum etmek için el ele nasıl çalışacağını çok iyi biliriz. Ateş çemberinden geliyoruz ve her şeye davamız adına katlanıyoruz, güzel insanlar adına katlanıyoruz. O yüzden Gökçek bakın 'sayın' demiyorum, bu yazdıklarıyla bir tek şeyi amaçlıyor; bir, bir yerlere yaranmak istiyor. İkincisi oğlunun milletvekili adaylığını garantilemek istiyor. Daha fazlasını bana söyletmesin. İçinde yazdığı konular, paralelci, damadı, eşi, çocukları, benim aileme girmek haysiyetsizliğini göstermesin. Bunlar bel altı işlerdir, özel hayata bir saygının olması gerekir vesaire" açıklamasında bulundu.

"O GAZETECİLİK YAPIYOR, BUNUN YAPTIĞI İSE TETİKÇİLİK"
Arınç şöyle devam etti:
"Ahmet Hakan denen kişi, benimle ilgili ailemle ilgili olarak bir yazıyı yazmış. Onu kendisine delil olarak kabul ediyor. Ben Ahmet Bey'in Sayın Gökçek'ten çok daha öncesinden beri tanıyorum. Kanal 7'den beri de kader arkadaşlığımız vardır. Son geldiği noktayı da çok eleştirmiş bir insanım, karşı karşıya gelmemeye çok gayret eden bir insanım. Ama biliyorum ki Sayın Hakan, Gökçek'ten çok daha haysiyetlidir, çok daha namusludur. O gazetecilik yapıyor, bunun yaptığı ise tetikçiliktir. Benim cemaat denen olguya karşı sevgimi ve sempatimi 78 milyon insan bilir. Ama şunu da çok iyi bilir ki eğer bu paralel yapı 17 ve 25 Aralık sahtekarlıkları ortaya çıktığı günden itibaren ben hükümetimin yanındayım, ben Sayın Cumhurbaşkanımın yanındayım. Sadece ben değil eşimle ve ailemle biz, paralel devlet yapılanmasının bir milli güvenlik meselesi olduğunu bilip bununla mücadele eden insanlarız. Ben buyum, her şeyimle ortadayım. Amerika'ya giden benim, olimpiyatlara koşan benim, bu hizmetlerin ne kadar iyi olduğunu anlatan benim. Ben bunları gizlemedim ki. Ama Gökçek bunlardan daha fazlasını yapmıştır."

"ANKARA'YI PARSEL PARSEL SATTI"
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in "belediye başkanlığı adaylığında ve seçimlerde oy isterken paralel yapının kucağında oturduğunu" söyleyen Arınç, "Ve bu yapıya Ankara'yı parsel parsel satmıştır. Yurt yerleri vermiştir, zengin iş adamlarına okullar yaptırmıştır, imar planlarında değişiklikler yaptırmıştır, şunları yaptırmıştır, bunları yaptırmıştır. 30 Mart seçimlerine kadar da ağzından bu paralel yapıyla ilgili bir tek kötü cümle çıkmamıştır. Vaktaki çok zor seçimi kazandıktan sonra birilerine yaranmak için mücadele ediyor görünmektedir. Kanunen vermiş olduğu yerlerin hepsini iptal etme kaygısındadır, mahkemelerde boğuşmaktadır. Biz o zaman hiçbir zaman Ankara'yı veya devletin imkanlarını bu yapı için onların eline, kucağına bırakmadık. Ben 2009 ve 2014 seçimlerinde Sayın Gökçek'in adaylığına itiraz ettim. Partinin MYK toplantısında, o zamanın Sayın Başbakanıyla da arkadaşlarımla da 'artık yeter, Ankara'ya yakışmıyor, bundan sonra yapabileceği bir şey yok, Ankara'da yeni bir büyükşehir belediye başkanına ihtiyacımız var' dedim. Benim siyasette bildiğim bir tek üslup vardır, bu benim düşüncemdir. Partim farklı bir karar verirse ben o kararı benimser ve çalışırım. Benim sözlerim mutlak doğru değildir. Nitekim 2009-2014'te de partim onun adaylığı üzerine karar verince eleştirilerimi bıraktım, onun seçilmesi için de çalıştım, bir AK Partiliye yakışan da bu olmuştu. Dolayısıyla o günden kalan bir hıncını şimdi bir şekilde çıkarmaya çalışıyor. 8 Haziran'a kadar müsaade; bir, bunu kişisel olarak yaptığını düşünüyorum. 8'inden sonra hesabını sorarım. Ama birileri arkadan kuklacılık yaparak bunu kullanmak istemişse benim kulaklarım iyi duyar, onları teşhir ederim. Onlar da şimdiden korkmaya başlasınlar. Bana bunu saldırtan kişi veya kişileri 8'inden sonra Allah'ın izniyle ortaya çıkarırım. Ama yüzde 99 kendi inisiyatifiyle birilerine yaranmak duygusuyla yaptığını düşünüyorum. Tekrar eşinden ve onu sevenlerden özür diliyorum. Bana böylesine hakaret eden bir şahsa herhalde bunları söylemem gerekirdi" ifadelerini kullandı. 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir